Shimon Peres İşçi Partisi başkanlığına yeniden seçilemezken, Sharon partisinden istifa ederek, devlet başkanı Katsav'dan meclisi feshetmesini ve erken seçime gidilecek sürecin önünü açmasını istedi. Şok dalga dalga yayılıyor ve seçimlerin kesin ajandası belli olduğunda İsrail'de yüksek tansiyonlu günler yaşanmasına neden olacak.
İsrail siyasetinin iki önemli partisi Likud'un ve İşçi Partisi'nin ani değişimler yaşadığı şu günlerde, Filistin'le barış görüşmeleri ve yerleşimlerden çekilmelere ilişkin 'yol haritası' da -tam da Sharon'un gönlünden geçirdiği gibi- yolda kaldı.
Önceki gün, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, erken seçim sürecinin mart sonuna kadar olan döneminde, Batı Şeria'dan çekilmeye ilişkin planları aksatmasına dair kaygılarını dile getirdi.
İsrailli yazar Uri Avnery, Amir Peretz'in İşçi Partisi'nin başına gelişini, Avrupalı Eşkenazi elitinin eline geçmiş İşçi Partisi ve ülke politikası açısından politik bir deprem olarak nitelendiriyor.
El Cezire'ye verdiği röportajda Avnery, Amir Peretz'i seçenlerin, köylerde, kasabalarda yaşayan Kuzey Afrikalı göçmenler olduğunu, yani Paris'teki ayaklanmaları gerçekleştirenler olduğunu söylüyor. Bunu söylerken de İsrail'deki sosyal adaletsizliğin, işsizliğin, gelir dağılımındaki eşitsizliğin vahametine parmak basıyor.
Haaretz gazetesinin dünkü sayısında Akiva Eldar, Peretz'in acilen 'güvenlik', 'terör' gibi kavramları sözcük dağarcığına eklemesi gerektiğini çünkü bunların 'yoksulluk', 'asgari ücret' ve hatta 'barış' kavramlarından çok daha fazla prim yapan kavramlar olduğunun altını çiziyor. Eldar, militarist dilin ve çözümsüzlüğe oynamanın Sharon'un sözlüğünde ve seçmenin gözünde ne denli önemli olduğuna dikkati çekerken, bir defa daha anlıyoruz, sosyal adalet söyleminin -ne kadar gerçek olsa da- ne denli 'yavan' kaldığını.
Milliyetçi söylemlerin duygusallığına yaklaşamayacak bu dil, belki de bu yüzden kolayca yenilgiye uğratılabilmiştir geçmişte. Oysa ekonomik koşulların düzelmesi ve yaşam kalitesinin artırılması, Filistinliler için de birinci sırada şu aralar.
Son yapılan kamuoyu araştırma sonuçları, Filistinlilerin önceliğinin işgalin kaldırılması değil, ekonomik şartların iyileştirilmesi olduğunu ortaya çıkardı.
Gerek Graham Usher gerek Uri Avnery ve Akvia Eldar, İsrail muhalefetinin başına gelen yeni isim hakkında 'bekleyip görelim' diyen temkinli bir yaklaşımda bulunuyorlar. Ve tabii haklılar da. Bir yanda elit, asker kökenli, eli kanlı sayısız politikacı modeli (Menahem Begin, Şimon Peres ve Ariel Sharon hemen akla gelen birkaçı), bir yanda ise Kuzey Afrika kökenli, Histadrut* ve Barış Şimdi hareketinden, İsrail'in ilk insan hakları örgütü Btselem'in kurucu üyeliği geçmişinden gelen yeni politikacı modeli.
İlk modelin yayılmacı, militarist ve hatta ırkçı -ne ironiktir ki, ırkçılığın tarihsel zirvesinin nesnesi olmuş Yahudilerin bugün İsrail'de yaşayanlar arasındaki Ortodoks, çözümsüzlük taraftarı, yerleşimlerden çekilmek istemeyen, mümkünse tek Arap görmeden yaşamak isteyenleri oluşturan kanadı, ırkçılığa varan bir tavrı hızla içselleştirmiştir- sonuçları sürekli bir çözümsüzlük ve Filistinlilerle 'konuşacak kişi bulamama' mitini yeniden üreterek, bir türlü lider beğenmeyen bir tavır içindeyken politik gücünü koruyabilmişti.
Yeni İşçi Partisi lideri ise, barış konusunda çok daha kararlı ve istikrarlı bir geçmiş sergilerken, kendi partisi içinde de yerleşimlerin azaltılmasına, çekilmenin tamamlanmasına, Duvar'ın yıkılmasına ilişkin karşı seslerle mücadele etmek zorunda kalacak.
Graham Usher, El Ahram gazetesindeki yazısında, seçim sonuçlarının nasıl Filistin'e göbekten bağlı olduğunu açıklıyor. Seçime kadar olan dönemde, Filistin'in yek vücut olup şiddet karşıtı bir tavır takınması halinde, Peretz'in elinin güçleneceğini ve Sharon gibi şiddetten politika üretenlerin zayıflayacağını söylüyor Usher. Aksi takdirde İsrail'de aynı tas aynı hamam, Sharon ve ismi çiçeği burnunda, fikri kabak tadı vermiş, zikri birkaç neslin içini kaldırmış, sağın merkezinde, ya da merkezin sağında, 'bir çekilir bin ağlarız, sonra da 'yol haritasını kaybediveririz' diyen bir zihniyetin elinde rehin kalacak ülke.
Filistin ve İsrail'in göbek bağı, iki devlet modeli tam olarak gerçekleşse bile, hiçbir zaman kesilemeyecek. Bu zoraki birlikteliğin önemli bir sahnesi, Peretz'in seçim sonunda Filistin'le barış görüşmelerinin "Mesih"i olup olamayacağını kanıtlamadan önceki dönemde oynanacak. Bakalım Peretz bu eşiği atlayabilecek mi? Bakalım barış vaadi hem İsrail'i hem de Filistin'i birlikte ikna edebilecek mi? (TS/TK)
* Histadrut, Arapları emek örgütlenmesinin dışında bırakıp, emeğin sadece Yahudiler arasında örgütlenmesini sağlamak için Siyonist hareketin kurduğu sendika. Noel Ignatiev, Histadrut'un bugüne kadar üyelerinin büyük çoğunluğunun Yahudilerden oluştuğunu ve bunun sonucu olarak da Siyonist emek hareketinin, emek hareketinin bir bütün olarak örgütlenmesini engellediğini söylüyor. (bkz. Ignatiev, Toward a Single State Solution )