İsrail’de kadın hakları, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun aşırı sağ ve ultra-Ortodoks partilere dayanan koalisyonu döneminde tarihsel bir gerileme yaşıyor. Yargıdan eğitime, siyasetten gündelik yaşama kadar uzanan düzenlemeler, kadınların onlarca yıl boyunca elde ettiği kamusal ve hukuki kazanımları hızla aşındırıyor.
CNN muhabiri Tal Shalev’in Kudüs’ten aktardığına göre, hükümetin yargı reformu girişimleri ve dini kurumları güçlendiren yasa tasarıları, kadınların kamusal alandaki varlığını ve hukuki güvencelerini doğrudan hedef alıyor. Özellikle sivil yaşamda dini otoritenin genişletilmesi, kadınların eşit yurttaşlık haklarını tehdit eden başlıca başlıklar arasında yer alıyor.
Gazze savaşından önce sessiz protestolar düzenleyen ve Margaret Atwood’un Damızlık Kızın Öyküsü romanından ilham alan “Kırmızı Kadınlar” grubunun uyarıları ise bugün birçok kesim tarafından gerçekleşmiş bir öngörü olarak değerlendiriliyor. Netanyahu’nun koalisyon ortakları olan aşırı dinci partiler, kültürel etkinliklerde ve eğitim alanında cinsiyet ayrımını derinleştiren, gündelik yaşamda dini kuralları belirleyici hale getiren düzenlemeleri Meclis gündemine taşımaya devam ediyor.
Uluslararası endekslerde sert düşüş
Gazete Oksijen’in haberine göre, kadın haklarındaki gerileme, uluslararası sıralamalara da açık biçimde yansıdı. Georgetown Üniversitesi tarafından hazırlanan 2025–2026 Kadın, Barış ve Güvenlik Endeksi’nde İsrail, 181 ülke arasında 84’üncü sıraya geriledi. Mevcut hükümet öncesinde 27’nci sırada bulunan İsrail, bu düşüşle birlikte Arnavutluk, Rusya ve Suudi Arabistan’ın gerisine düştü.
Tel Aviv Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Daphna Hacker, bu tabloyu “eşi görülmemiş” olarak nitelendirdi. Hacker, “On yıllar boyunca toplumsal cinsiyet eşitliği alanında öncü olarak görülen bir ülke, bugün dünyanın alt yarısına geriledi” dedi. Kadınların kritik karar alma mekanizmalarından “neredeyse tamamen dışlandığını” vurguladı.
Siyasette kadınlar siliniyor
Siyasal temsildeki tablo da bu gerilemeyi pekiştiriyor. Otuz üç bakandan yalnızca altısı kadın. Hiçbir büyük siyasi partinin liderliğini bir kadın üstlenmiyor. Mevcut hükümet, otuzdan fazla bakanlıkta tek bir kadın genel müdür ataması yapmadı. Koalisyondaki iki partinin aday listelerinde ise hiç kadın yer almıyor.
Hahamlık mahkemelerine geniş yetkiler
Kadın hakları açısından en tartışmalı başlıklardan biri, hahamlık mahkemelerinin yetkilerinin genişletilmesini öngören yasa tasarısı. Tasarı yasalaşırsa, tamamı erkek yargıçlardan oluşan dini mahkemeler; mali anlaşmazlıklar, ticari davalar ve çocuk velayeti gibi alanlarda da karar merciine dönüşecek.
Kadın örgütleri, bu düzenlemenin özellikle boşanma süreçlerinde kadınları daha da dezavantajlı bir konuma iteceği görüşünde. Kadın protesto grubu Bonot Alternativa, tasarının “kadınların kaderini ayrımcı bir dini yargıya teslim ettiğini” belirtti. Grup üyeleri bu ay Tel Aviv’de bir hahamlık mahkemesi önünde zincirlenmiş ve ağızları kapatılmış ‘gelinler’ olarak protesto düzenledi.
Hükümet yanlıları ise düzenlemeyi savunuyor. Meclis Yargı Komisyonu Başkanı Simcha Rothman, bunun Yüksek Mahkeme’nin 2006 yılında hahamlık mahkemelerinden aldığı yetkilerin geri verilmesi anlamına geldiğini savunarak, “Çalınanı geri alıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Bu mahkemeler kadın karşıtı”
Sahadaki deneyimler ise eleştirileri güçlendiriyor. Dört yıldır hahamlık mahkemelerinde velayet ve mal paylaşımı mücadelesi veren iki çocuk annesi Moriah, yaşadıklarını “kadın karşıtı bir sistem” olarak tanımladı. Moriah, “Hiçbir talebim kabul edilmedi. Karşı tarafın en absürt istekleri bile onaylandı” dedi.
Artan şiddet endişeyi büyütüyor
Kadın haklarındaki gerileme, artan şiddet vakalarıyla birlikte anılıyor. Bu yıl İsrail’de 44 kadın öldürüldü; bu rakam son on yılın en yüksek düzeyi olarak kayda geçti. Kadın örgütleri, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir’in silah ruhsatlarını kolaylaştırmasının ardından bireysel silahlanmanın yüzde 40 artmasının, bu tabloyu daha da ağırlaştırdığına dikkat çekiyor.
Muhalefetten Merav Cohen ise mevcut tabloyu sert sözlerle eleştirdi. Cohen, “Bu, İsrail tarihinin kadınlar açısından en kötü hükümeti. En iyi ihtimalle kayıtsızlar, en kötü ihtimalle zararı normalleştiriyorlar” dedi. Netanyahu’nun koalisyon dengelerinin, İsrailli kadınları “onlarca yıl geriye sürüklediğini” vurguladı.
(EMK)




