Henüz havalanmış, üzerimizden göğün ortasını yararak geçip arşa yükselen bir uçağın ardında bıraktığı "buluttan" izlere bakmak, "keşke şimdi o uçakta ben de olsaydım ve uzaklara gitseydim" diye iç geçirmek güzeldir...
Uçaktan korkanlar hep akıllarının bir köşesinde "düşebileceği" ya da "korkunç birşey olabileceği" ihtimalini de saklı tutar... Ama o, uzmanların ya da uçak sever ya da uçaktan korkmaz eşin dostun söylediği kadarıyla çok uzak bir ihtimaldir... Ama bazen olur işte, o yolculuk çıkılan son yolculuk olur...
Öyle "elim" bir kazada yakınını kaybedenler, bu kazaya tanıklık edenler ve herkes için teselli kazadan sonra insanlık onuruna uygun tecelli edecek kamusal, kurumsal süreçlerdir... Giden gitmiştir de, gidenin arkasından neler olacaktır?
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım nihayet, geçen yıl bugünlerde bir Atlasjet uçağının İstanbul'dan kalkıp Isparta dolaylarında yere çakılmasıyla ilgili bir açıklama yaptı:
"Uçuş ekibinin alçalma planı usullerini doğru uygulamaması, coğrafi konum ve arazi yapısının doğru değerlendirilmemesi nedeniyle kaza gerçekleşti. Kaza pilotaj hatasından” dedi.
Bakan, ayrıca kazanın ana nedeni "pilotaj hatası olsa da destekleyen farklı unsurların" da raporda yer aldığını ancak "raporu incelemediği için" bu konuya açıklık getirmeyeceğini söyledi.
SHGM neden hala susuyor?
Dün gibi hatırlıyorum 30 Kasım 2007'de Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) Isparta'da bir Atlasjet uçağının düştüğünü, ölü sayısının 57 olduğunu açıklamıştı. Zaten bu SHGM'den bu konuda duyduğumuz ilk ve son açıklama oldu.
2 Aralık'ta Ulaştırma Bakanlığı'ndan dört kişilik ekip Isparta'da düşen uçağın enkazında çalışma başlattığı sıralarda, ABD'de kazayla ilgili ilk dava, annesi Engin Arık'ı kazada kaybeden Yavuz Arık adına açılmıştı.
13 Aralık'ta uçak kazalarının nedenleri üzerine çalışan hukuk firması Ribbeck Law yetkilileri Monyelyon Ribbeck, Elenora Bande, kaza uzmanı Max Vermij ve avukat Monica Kelly, Isparta'daki incelemelerinin ardından facianın pilot hatasından çok mekanik arızalar nedeniyle meydana gelmiş olabileceğini söylemişlerdi.
Kara kutular var mı yok mu?
Tam o günlerde Uğur Dündar SHGM'yle görüşmüş, uçağın World Focus şirketinden kiralandığı ve uçağın çözümlenen bir kara kutusuna göre kazaya pilotaj hatasının yol açtığı yolunda bir haber yapmıştı.
Yine aynı günlerde Radikal gazetesinde uçağın kara kutularının arızalı olduğu yolunda bir haber yayımlanmıştı, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Sivil Havacılık'ın sitesinde "Çalışmalar yapılır, olgunlaşır, ondan sonra kamuoyu ile paylaşılır" demekle yetinmişti.
Bakan bugün de aynı "geçiştiren" tutumundan vazgeçmiş değil, hala soruları yanıtlamış, bir yıl boyunca çeşitli kaynaklardan çıkan haberleri yalanlamış, doğrulamış, herhangi bir biçimde değerlendirmiş değil.
Geçen yıl ocakta Yenişafak'ta düşen uçakta kabin görevlisi Mümine Bulut'un yazdığı düşünülen bir not bulunduğuna dair bir haber çıkmıştı. Habere göre not şöyleydi: "İST T2X bacağı için 40 dakika gecikme yaşandı. Yolcular 'bugün uçtuğumuz TC-AKM uçağı daha önceden arıza çıkardığı için tekrar bu uçakla uçmak istemiyoruz' dediler."
Isparta Cumhuriyet Başsavcısı Erol Tosun notun soruşturmaya etki edecek yönü bulunmadığına karar verdi.
bianet o günlerde sabırla SHGM'ye ulaşmaya çalıştı, bir açıklama bekledi. Kurumun ne "basınla ilişkiler"i, ne de başka bir bölümü telefonlara yanıt verdi. SHGM "kara kutu" hakkındaki haberlerin yarattığı kafa karışıklığını aydınlatma zahmetinde bulunmadı.
Kazayla ilgili olarak SHGM'den yalnızca Uğur Dündar bilgi alabiliyordu, o da en son olarak SHGM'nin kendisine "Uçağın kara kutusunun ve pilotların kendi aralarında konuşmalarını kaydeden teybin arızalı olduğu" bilgisini ilettiğini haberleştirmişti.
Biz o zaman, "Uçakla ilgili bilgilere neden yalnızca Uğur Dündar ulaşabiliyor?" diye de sormuş, yanıt alamamıştık.
Yanıt bekleyen sorular
O zaman yanıt bekleyen sorular hala yanıt bekliyor:
* Uçağın kara kutularına ve incelenecek başka donanımlarına ne oldu?
* Savcılık soruşturması, SHGM'nin incelemeleri hangi aşamada?
* SHGM ne zaman açıklama yapacak?
Binali Yıldırım'ın geç gelen eksik açıklaması bu soruların hiçbirine yanıt vermiyor. Kara kutular ortada yoktu da birden mi çıkıverdi? Bozuktu da tamir mi edildi? Binali Yıldırım SHGM adına da konuştu ve herşey bitti mi? Raporda "pilotaj hatasını destekleyen farklı unsurlar" diye ifade edilen şeyler neler? Bakan neden raporu incelemeden açıklama yapıyor?
Rapor, Ulaştırma Bakanlığınca kazayla ilgili soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılığına gönderildi. Kazada hayatını kaybedenlerin yakınları "açtıkları davalarda bu raporu kullanabilecekler"miş... Bu ne demek? Davalarda kullanılmaktan başka bir işe yaramayacak mı bu rapor?
Bu çok geç kalınmış ve eksik bir açıklama... Binali Yıldırım'ın Ulaştırma Bakanlığı'nın ve Sivil Havacılık Merkezi'nin neden tam bir yıldır sesiz kaldığını, neden o aylar boyunca bu uçakla ilgili resmi birimler yerine Uğur Dündar'ın programından doğruluğundan emin olamayacağımız bazı bilgiler verildiğini açıklaması, binlerce ve binlerce kere özür dilemesi gerekiyor..
Bakan Yıldırım'dan bütün bu gecikme, karışıklıklar, ilgisizlik için hızlı bir özür ve sonra da hakiki ve içten bir açıklama bekliyoruz...
Elim kazada ölenlerin aziz hatırası, yakınlarının ve hepimizin derin acısı için....
Bir de, SHGM'den uçucu ekibin o günkü mesailerinin limit dahilinde olup olmadığını açıklamasını istiyoruz ve Türkiye'de uçucu ekiplerin çalışma ve dinlenme sürelerini belirleyen SHT 6A-50'nin ne zaman bilimsel kriterlere ve uluslararası standartlara göre düzenleneceğini merak ediyoruz... (NZ/EK)