Türkiye'nin eski Madrid Büyükelçiliği Müsteşarı Akın Özçer, çatışmaların sonlandırılması üzerine konuşmasında, İspanya deneyimini aktarırken, tam demokratik bir anayasanın öneminden söz ediyor ve İspanya anayasasının özelliklerini anlatıyor.
29-30 Eylül'de Diyarbakır'da düzenlenen "Türkiye'de Kürtler: Barış Süreci İçin Temel Gereksinimler" konferansında iki ayrı sunum yapan Özçer, çatışmaların sonlandırılması için tam demokratik, çoğulculuğu güvenceye alan bir anayasanın vazgeçilmez olduğunu, kesin silah bırakma karşılığı siyaset yapma olanağının tanınmasının çözüme giden yöntemlerden biri olduğunu anlattı.
"Çoğul İspanya: Anayasal Sitemi ve Ayrılıkçı Terörle Mücadele Modeli" kitabı bu yıl yayınlanan Özçer, aynı zamanda "İspanya Siyasi Tarihinde Bask Milliyetçiliği"nin de yazarı.
İspanya'nın demokrasiye geçiş şeması
Özçer, İspanya'nın 70'lerin sonunda ayrılıkçı silahlı örgüt ETA'nın doğmasına yol açtığını da belirttiği Franco rejiminden demokratikleşme sürecinde ve Bask sorununun çözümü uğraşında, şu şemayı hayata geçirdiğini söyledi:
- Tam demokratik anayasa
- Kesin silah bırakma karşılığında siyaset yapma olanağının tanınması
- Şiddet eylemlerine karşı polisiye önlemler
- Şiddet eylemlerine karşı toplumsal baskı
- Özerklik sistemi
Özçer: Türkiye'de özerklik zor
Özçer, özerklik sisteminin Türkiye'de uygulanmasının zor olduğunu, Fransa modelinin uygun olabileceğini düşünüyor.
Miley: Türkiye'yle İspanya'nın farkı var
Konferansın bir başka konuşmacısı İspanya Siyasi ve Anayasal Çalışmalar Merkezi'nden Thomas Jeffrey Miley de Türkiye'yle İspanya'nın geçiş sürecine dair farkını anlatırken, 1960'ların sonunda Franco rejimine muhalefetin yaygın olduğundan, özellikle dille ilgili çoğulculuk taleplerinin geçiş sürecinin gündemine girmesinde söz etti.
İspanya anayasasında çoğulculuk
Özçer 1978 tarihli İspanya anayasasının temel özelliklerini şöyle özetliyor: Geniş toplumsal mutabakat, demokrasi, özerklikler.
Geniş toplumsal mutabakatın Franco rejiminin dışladığı siyasi partileri siyasal yaşama dahil edilmesiyle mümkün olduğunu anımsatan Özçer ve anayasanın "tam çoğulcu olmasa da çoğulculuğu tanıdığını" söyleyen Miley, bazı maddelerden örnekler verdi.
Çoğulluk: Anayasanın girişi "Bütün İspanyolların ve İspanya halklarının" insan haklarını, kültürlerini, geleneklerini, dillerini ve kültürlerini korumayı amaç ediniyor.
İnsan hakları standartları: 10. madde anayasanın tanıdığı haklar ve özgürlüklerin İnsan Hakları Bildirgesi'nin ve uluslararası sözleşmelerin ışığında yorumlanacağını söylüyor.
Ayrımcılık yasağının kapsamı geniş: 14. maddede, ayrımcılık yapılmamasının kapsamında cinsel yönelim ve sosyal köken de yer alıyor.
İşkence yasağı ve ölüm cezası: Anayasa 15. maddesinde daha 1978'de işkenceyi yasaklıyor ve ölüm cezasını kaldırıyor.
"Ayrılıkçı" ve "bölücü" ifadeler serbest
Özçer, anayasanın "ayrılıkçı" ve "bölücü" ifadeler de dahil olmak üzere ifade özgürlüğüne yasak getirmediğini söylüyor. Bunları savunan dernekler veya partilere de yasak getirmiyor. Bu nedenle siyasi parti kapatılamıyor.
Farklı diller kültürel miras
3. madde Kastilya dilinin (İspanyolca olarak bildiğimiz dil bu) devletin resmi İspanyol dili olduğunu, bütün İspanyolların bunu bilme görevi ve hakkı olduğunu söylüyor. Ama aynı zamanda diğer dillerin de özerk topluluklar nezdinde resmi dil olabileceğini belirtiyor. Aynı zamanda İspanya'nın farklı dillerini bir zenginlik olarak niteleyip bunu kültürel miras sayıyor, bu zenginliğin saygı görmesini ve korunmasını öngörüyor.
Ulus ayrışmaz, özerklik hakkı tanınıyor
2. madde anayasanın İspanyol ulusunun ayrışmazlığına, ülkenin bölünmezliğine dayandığını, milliyetlerin kendilerini yönetme hakkının tanındığını ve garantiye alındığını söylüyor.
İspanya'da bugün 17 özerk topluluk ve iki de özerk kent var.
Miley: Federalizm Türkiye'ye uygun olmayabilir
Miley, izleyicilerden gelen bir soru üzerine Türkiye'de federalizm modeli konusunda kötümser olduğunu, çünkü Türkiye'nin çevresinin fazla istikrarsız olduğunu söyledi. Ayrıca federalizmin milliyetçi anlaşmazlıkları çözme kapasitesine sahip olsa da, her zaman eşitlik, özgürlük anlamına gelmediğini belirtti; ABD'nin muhafazakar eyaletleri olduğunun altını çizdi.
"ETA'nın etkisi azaldı; Bask toplumundan muhalefet var"
Miley zaman içinde ETA'nın paramiliter gücünün ve etkisinin giderek azaldığını, Bask sorununda barışçıl çözüm eğilimlerinin arttığını, ancak anlaşmazlığın hâlâ çözülmemiş olduğunu, ETA'nın bugün parlamentodaki siyasi kutuplaşmanın yarattığı boş alandan yararlanmaya çalıştığını söyledi.
1977'de hapisteki ETA üyelerinin genel afla serbest bırakıldığını, ancak örgütün 1978'deki yeni anayasayla gelen özgürlüklere rağmen şiddet eylemlerini artırdığını anımsatan Miley, bağımsızlık hedefinden uzaklaşmak istemeyen ETA'nın 1980'lerin başında bir darbe girişimini kışkırttığını da ekledi.
Örgütün 40 yılda yaklaşık 800 kişiyi öldürdüğünü, sivillere, gazetecilere ve siyasetçilere saldırdığını söyleyen Miley, ekonomik olarak aşırı gelişmiş olan Bask bölgesinde yaşayan toplumun içinde de artık örgüte muhalefet olduğunu belirtti. (TK)