Vakfın işkencenin önlenmesinde ulusal ve uluslararası düzeyde ziyarete dayalı bir denetim sistemi oluşturulmasını öngören Seçmeli Protokol'le ilgili 14 Eylül'de başlattığı kampanya kapsamındaki paneli İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı ve Uluslararası İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Merkezleri Konseyi (IRCT) Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı yönetti.
Alpkaya: Ulusal önleme mekanizması için TİHV iyi bir adres
Alpkaya, kişilerin özgürlüklerinden yoksun bırakıldıkları her türlü resmi veya özel yerlere düzenli ziyaret öngören seçmeli protokolün, alıkonulma yerlerinde meydana gelen ihlallerin gerçekleşmeden önce önlenmesini amaçladığını, Türkiye'nin 14 Eylül 2005 tarihinde protokolü imzalamış olmasına rağmen, bir sonraki adımı atmadığını ve protokolü onaylamadığını belirtti. Alpkaya, protokolün getirdiği en önemli yeniliğin ilk kez uluslararası bir sözleşmenin ulusal mekanizma öngörmesi olduğunu açıkladıktan sonra, bağımsız bir ulusal önleme mekanizması oluşumu için TİHV'nin iyi bir adres olduğunu söyledi.
Pişkinsüt: İşkence saptandı, soruşturma açılmadı
İki dönem TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığı yapan Pişkinsüt'se, komisyonda görev yaptıkları dönemde, 1998-2000 yılları arasında 12 ilde gerçekleştirdikleri ziyaretlerle Türkiye'nin son 30 yılına ilişkin tabloyu ortaya koyduklarını söyledi; deneyimlerini aktardı.
Komisyon başkanı olduğu dönemde, komisyon için "adam yeme yeri" dendiğini, yaşadığı deneyimin de bunu doğruladığını aktaran Pikinsüt, 1998-2000 yılları arasında gerçekleştirdikleri ziyaretlerde yaklaşık 4 bin 200 mahkumla görüştüklerini bildirdi.
Gelişmeleri izlemek amacıyla takip ziyaretleri gerçekleştirdiklerini, aynı işkence yöntemlerinin ve mekan tariflerinin Türkiye'nin farklı cezaevlerinde bulunan pek çok mahkum tarafından dile getirildiğini saptadıklarını bildiren Pişkinsüt, tüm bu saptamalara rağmen soruşturmaların açılmadığını, aksine hakkında halen devam eden soruşturmaların bulunduğunu belirtti.
Kuçuradi: Kurum üyelerinin düşünsel bağımsızlığı da gerek
Prof. Dr. İoanna Kuçuradi de, ulusal insan hakları kurumu konusundaki düşüncelerini ve önerilerini aktardı. İnsan haklarının korunması için ulusal kurumun insan haklarını içtenlikle isteyen ve bu amaç için gerekli bilgi ile donatılmış insanlar tarafından oluşturulması gerektiğini söyleyen Kuçuradi, kurumların bağımsızlığı sorununa da değindi.
Kuçuradi bu kurumların devletten, hükümetten bağımsızlığının önemli olduğunu, ancak bunun yetmediğini, üyelerinin düşünsel ve etik bakımdan da bağımsız olmaları gerektiğini, hatta kamuoyundan ve genel havadan bağımsız olmaları gerektiğini söyledi. Böyle bir kurumun yasayla kurulmasının kurumun devamlılığı açısından önemli olduğunu, az sayıda üyeden oluşması gerektiğini de belirtti.
Şubat 2007'de uluslararası konferans
TİHV, Seçmeli Protokol'ün tanıtımı için 24 Şubat 2007'de uluslararası bir konferans düzenleyecek.
Türkiye'nin Eylül 2005'te imzaladığı protokol, gerekli şart olan 20 ülkenin onaylamasıyla, 22 Haziran 2006'da yürürlüğe girmişti.
Tam adı "İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşmeye İhtiyari Protokol" olan metnin onaylanması ve gerekliliklerinin yerine getirilmesi için TİHV 14 Eylül'de kampanya başlatmıştı.
Protokol ne getiriyor?
Protokol, bağımsız uluslararası uzmanların taraf olan devletlerin toprakları içindeki gözaltı/tutukevi gibi alıkoyma mekanlarına düzenli olarak ziyaret etmelerine olanak tanıyor. Bu ziyaretlerin amacı, alıkoymanın koşullarını ve alıkonanların gördüğü muameleyi değerlendirmenin yanı sıra, taraf ülkelere koşulların iyileştirilmesiyle ilgili tavsiyelerde bulunmak.
Protokol, aynı zamanda, taraf ülkelere alıkoyma mekanlarına düzenli ziyaretlerin gerçekleştirilmesi ve uluslararası uzmanlarla işbirliği yapılması için ulusal bir mekanizma kurma zorunluluğunu da getiriyor.
Protokol'ün getirdiği bir başka yenilik de, işkencenin önlenmesinde yeni bir uluslararası mekanizma olan Altkomisyon'un kurulması. Protokol'e göre, bu altkomisyon ulusal mekanizmalarla birlikte çalışacak. (TK)