Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV) geçtiğimiz günlerde yayınladığı İşkence Atlası, kapsamı ve içeriği açısından sadece bu ülkede değil tüm dünyada öncü bir çalışma.
Uzman hekim ve akademisyenlerin, vakfın 1990'dan bu yana yürüttüğü rehabilitasyon ve tedavi çalışmaları sırasında karşılaştığı vakalardan yararlanarak oluşturduğu kitap işkencenin belgelenmesi için kaynak olacak.
Geriye gidiş
Kitabın yazarlarından klinik psikolog Dr. Türkcan Baykal, Türkiye'de işkencenin biçimi, uygulama yerleri ve ağırlıkla uygulandığı nüfusun zaman içinde değiştiğini, fakat son birkaç yılda yeniden geriye dönüş olduğunu söyledi.
"Vakfın ilk açıldığı dönemlerde görünür işkence izlerinin olduğu vakalar çok sık önümüze gelirdi. Şimdi de, yeniden iz bırakmayan, sofistike işkence yöntemlerinin yerini pervasızca uygulanan bir şiddete bıraktığını görüyoruz."
Burada Polis Vazife Salahiyet Kanunu (PVSK) değişikliğinden sonra yükselen polis şiddetini hatırlatıyor Baykal.
"Kırıklarla, yırtılmalarla bile sıkça karşılaştık geçen yıl."
Cezasızlık sürüyor
Baykal'a göre aradan geçen zaman içinde Türkiye'de işkence mekanizması hep yerinde durdu. En önemli sorunsa işkencenin cezasız kalması.
"Bence işkenceyle mücadele konusunda ilerleme olup olmadığını anlamak için kaç kişinin işkence yapmakla yargılandığına bakmamız lazım. Türkiye'de bu anlamda bir değişim yok. İşkenceciler ellerini kollarını sallayarak hayatlarına devam etti."
Öte yandan aradan geçen zamanda adli raporlama konusunda, işkenceyle mücadelenin belgelenmesi konusunda ilerleme sağlandı. Fakat bu, henüz işkencenin cezalandırılmasına ve sonuç olarak da önlenmesine yetmedi.
Kaynak çalışma
Atlas, işkencenin etkin soruşturulması için 2001'de bir Birleşmiş Milletler (BM) el kitabı olarak çıkan İstanbul Protokolü'nün bir devamı da kabul edilebilir.
Baykal, Protokol'de işkencenin adli belgelemesinde fotoğraflamanın önemli bir araç olarak kabul edildiğini hatırlattı.
Bu anlamda farklı işkence yöntemlerinin yol açtığı tıbbi bulguları içeren Atlas, uygulamada hekimlere, adli tıp uzmanlarına ve hukukçulara yol gösterici olacak. Yani protokolün gündelik hayata uygulanmasına yardımcı olacak.
Dünyada ilk
Çalışmanın, dünyanın farklı ülkelerinde kaynak işlevi görebilmesinin bir sebebi de Türkiye'deki işkence yöntemlerinin çeşitliliği. Baykal, Türkiye deneyiminin hem işkence hem de işkenceyle mücadele açısından önemli olduğunu vurguladı.
Dolayısıyla Atlas önümüzdeki günlerde geliştirilerek tekrar yayınlanacak.
İşkencenin ruhsal boyutu
Atlas esas olarak işkencenin fiziksel bulguları üzerine. Baykal, kitapta da altı çizilen bir noktayı, işkencenin daima bir de ruhsal boyutu olduğunu vurguladı.
"İşkence iddialarının araştırılmasına yönelik tüm çabalar ruhsal değerlendirme boyutunu da içermek zorunda. Fiziksel kanıt yokluğu, işkencenin yaşanmadığını göstermez."
Atlas'ın kapak fotoğrafı da bu nokta göz önünde tutularak seçilmiş. İçinde işkence görmüş insanların ürkütücü, üzücü hatta bunu gerçekleştirenlere karşı göreni öfkelendiren fotoğrafları var ama kapakta gözleri kapalı bir insan figürü yer alıyor.
Baykal, kapak fotoğrafının işkence mağdurunun endişesini, korkusunu, acısını aktarmayı amaçladığını anlatıyor.
Ortak çaba
236 sayfalık İşkence Atlası'nın editörlüğü Dr. Önder Özkalıpçı ve Dr. Ümit Şahin yaptı. Baykal'ın yanındaki yazarlarsa Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Prof. Dr. Okan Akhan, Prof. Dr. Fikri Öztop ve Prof. Dr. Veli Lök.
Çizimlerse Dr. Korkut Canpolat ve Dr. Halis Dokgöz'e ait.
Hazırlıkları uzun zamandır süren çalışmanın yayınlandığını, vakfın koyduğu ambargoyu delerek ilk duyuran Sabah gazetesi "Utanç Atlası" başlığını atmıştı.
Baykal, bunun eksik olduğunu söylüyor:
"Bu, 'utanç atlası' olmanın yanında aynı zamanda bir 'gurur atlası' aslında. Çünkü bunca işkenceye rağmen bu ülkede işkenceye karşı mücadele eden yüzlerce bilim insanı ve aktivist var. Bu atlas da onların çabalarının sonucu. Utanç işkenceyi yapanların ama gurur da onlarla mücadele edenlerin."(EÜ)