"İşkence yasağını Sözleşmeler düzeyinde ele aldığımızda ikiye ayırmak lazım" diyen Prof. Dr. Gemalmaz, şu sınıflandırmayı yapıyor:
* Genel insan hakları sözleşmeleri ki "işkence ve kötü muamele yasağını öngören normlar"ı içerir. Örneğin, Birleşmiş Milletler (BM) Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi. Bölgesel düzlemden örnek verecek olursak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bu anlamdaki sözleşmelerdir. Yine bölgesel düzlemde Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi örnek verilebilir.
* İkinci gruptakilere özel insan hakları sözleşmeleri diyoruz. Spesifik olarak örneğin, Birleşmiş Milletler (BM) İşkenceye Karşı Sözleşme, Avrupa Konseyi'nin ürettiği Avrupa İşkencenin Önlenmesi Sözleşmesi, yine Amerikalılar arası yani Amerikan Devletleri Örgütü'nün İşkencenin Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, bu konuda akla getirilmesi gereken örneklerdir.
Mutlak yasak, içtihatlar ve organ ziyaretleri
Prof. Dr. M. Semih Gemalmaz, genel insan hakları sözleşmelerinde işkence yasağına ilişkin normlarda şu ayrıntının önemine işaret ediyor:
* Bu sözleşmelerde işkence altında alınmış ifadelerin geçersiz sayılmasına dair açık bir ibare geçmez. Ama onlarda işkence ve kötü muameleyi mutlak yasak olarak belirleyen bir norm vardır.
* Dolayısıyla bu sözleşmelerle kullanılan organların verdikleri kararlarda, - örneğin BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile kurulan İnsan Hakları Komitesi veya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile kurulan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi ile kurulan Amerikan İnsan Hakları Komisyonu ve Mahkemesi, - işkence ile ilgili normu yorumlarken, işkence altında alınan ifadenin hukuki değeri olmadığı içtihatlarla ortaya konulmuştur.
* İkinci grup özel insan hakları sözleşmelerinde, örneğin Avrupa İşkencenin Önlenmesi Sözleşmesi'nde maksat yasak koymak değil, özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin işkence ve kötü muamele görmesini bertaraf etmek üzere ilgili taraf devletlere ziyarette bulunulmasıdır. Sözleşme organı, örneğin İşkencenin Önlenmesi Komitesi ziyarette bulunur. (YS/)