Bu sözler İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Hüsnü Öndül 'e ait. Öndül, "Türkiye'de işkencenin önlenebilmesi için siyasi iradeyi ortaya koyabildiğimiz gün, işkence sona erecektir" görüşünde.
"Nasıl oluyorsa bu münferit?"
Adalet Bakanı Aysel Çelikel'in "Türkiye'de işkence var ama, sistematik ve yaygın bir uygulama değil. Bunlar münferit olaylardır" şeklindeki açıklamasını ise Öndül, "bir gelişme" olarak değerlendiriyor, ancak, bu tür "kararsız" açıklamaların işkencecileri cesaretlendirdiğini de belirtiyor.
"'Türkiye'de işkence yoktur' günlerinden 'bunlar münferit olaylardır' dönemine geldik" diyen Öndül, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Eskiden, 'işkence yok, bunlar Türkiye'yi çekemeyenlerin, Türkiye'ye zarar vermek isteyenlerin uydurmaları' diyorlardı, şimdi, 'var, fakat münferit' günlerine geldik. Nasıl oluyorsa bu münferit?"
Sistematik ve yaygın
İnsan Hakları Derneği'ne (İHD) başvuran işkence mağdurlarının rakamları Öndül'ün sorusunun yanıtı gibi:
İHD raporlarına göre, derneğe 3.5 yılda başvuran işkence mağdurlarının sayısı 2461. Bu kişileri 954'ü 1999, 594'ü 2000, 892'si 2001 yılında başvurmuş. 2002 yılının ilk altı ayında başvuran işkence mağdurlarının sayısı ise 381.
Öndül, Türkiye'de işkencenin sistematik ve yaygın bir uygulama olduğunu savunuyor:
"Bu insanlar, tek bir karakolda işkence görmedi. Onlar Ankara'da, İstanbul'da, Adana'da, İzmir'de, Diyarbakır'da, Bingöl'de ve her yerdeydiler. Mekanlar farklı, fakat uygulanan işkence yöntemleri aynıydı..."
"Kararsızlık cesaret verir"
"İşkencenin önlenmesi" gündeme geldiğinde Öndül, işkence davalarının bir türlü sonuçlanamadığına dikkat çekiyor, "İşkence sanıklarını yargılayanlar devletin mahkemeleri. Davalar bir türlü bitmiyor, cezalar erteleniyor. İşkence zanlısı polis memurları, Manisa davasının sanıkları da dahil olmak üzere hala görevlerinin başlarında..." diyor.
Öndül, "İşkencenin sürmesi bilgisizlikten değil, önlemek için yeterli, kesin bir irade olmamasından" derken, Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) yasasının 16. maddesine dikkat çekiyor:
"DGM yasasının 16. maddesi, zanlının gözaltına alındıktan sonraki ilk 48 saat içinde avukatıyla görüşmesine izin vermiyor. Niye? Herkes biliyor ki, esas olarak ve daha yoğun bir biçimde, politik nedenlerle gözaltına alınanlara işkence uygulanıyor. Bu kişiler, ilk 48 saat boyunca avukatlarıyla görüştürülmüyorlar. 48 saatin sonundaki uygulama da, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'ndakinden (CMUK), yani, adli gözaltılardan farklı. Bu kişiler 48 saat sonra avukatlarıyla görüşebiliyor, ancak onların yanında ifade veremiyorlar. Halbuki, adli suçlarda kişi avukatının yanında ifade verir..."
Bu tür uygulamalarla siyasilerin açıklamalarının "kararsızlık" ifade ettiğini belirten Öndül, vurguluyor:
"Bu açıklamalarla işkence önlenemez, çünkü kararsızlık ifade eden her açıklama, işkencecilere cesaret verir. İşkencenin önlenmesi için ihtiyaç duyulan, kesin iradedir..." (BB)