Albay Bundia'nin Arjantinli meslektaşı General Guilermo Suarez Mason ise bir hikaye kahramanı değil; gerçek ama, hayatı kurgusal bir kahramanınkinden daha trajik bir sonla noktalandı. Bir dönemin Juan Peron'a karşı askeri darbenin mimari, darbe sonrasının politik sürgünü, 1976 askeri darbesinin ordu komutanı, kalp krizinden öldü. General için ne bir devlet töreni yapıldı ne de gömüldüğü yer açıklandı. Mason'un ölümü Arjantin gazetelerinde ilk sayfadan haber verildi; ama bu durum, General'in icraatlarının ehemmiyetinden çok, öldüğü zamanla ve sessiz sedasız gömülme biçimiyle ilgiliydi
Çocuk kaçırma ve işkence suçlusu
General Suarez 81 yaşındaydı. Bir süredir tıpkı askeri cuntanın başı General Jorge Videla gibi göz hapsindeydi. Avukatı "eğer ölmeseydi, itiraflarda bulunacaktı" dese de, Arjantin Yüksek Mahkemesi'nin diktatörlük yıllarında insanlığa karşı suç isleyenlerin dokunulmazlığının kaldırılması ve yeniden yargılanabilmesi kararını aldığı gün, böylesi bir açıklamanın yalnızca "ölüye vicdani" saygı uyandırmak için yapıldığından kimsenin şüphesi yok.
Kaldı ki, bizzat 24 kişinin işkenceden geçirilmesi ve 50 kadar çocuğun ailelerinden çalınmasından sorumlu olan Mason'u kimse affetmedi. Plazo De Mayo Anneleri ve Linea Fundaderos de Abuelo üyeleri, Mason'un yalnızca yargılanmadan ölmesine üzüldüler; ama avukatının açıklaması, bir kuşağın yok edilmesinden sorumlu olan birinin çaresizlik içinde af dileyecek duruma düştüğünün ifadesi olarak yorumlandı.
Mason'un ölümü Arjantin gazetelerinin olduğu kadar, politik solla sağın ayrılığa düşüşünün de göstergesi oldu.
Merkez soldaki Pagina 12, insan hakları örgütlerinin görüşlerine yer verirken, bir donemin askeri kahramanının ölüsüne bile kimsenin sahip çıkmadığını vurguladı.
La Nación gibi sağ gazeteler ise, insan hakları örgütlerinin intikam peşinde olduğunu, hükümetin de onlara kulak kabartarak toplumsal şizofreni yarattığını vurguladılar.
Mauricio Macri ve diktatörlük yıllarının polis şeflerinden Aldo Rossi gibi sağ eğilimliler, Mason'un ölümünün aslında toplumsal bir uzlaşma ihtiyacının gösterdiğini belirttiler.
Plazo De Mayo Anneleri'nin 91 yaşındaki basın sözcüsü Juanita Pergament ise, "Yüksek Mahkeme'nin gecen haftalarda aldığı kararın olumlu olduğunu, ama artık çocuklarının ölüsünün peşindeki insanlar değil, insan hakları için mücadele eden örgüt olduklarını" vurguluyor.
Juanita'ya göre, "Suarez ne yazık ki cezaevi görmeden öldü".
Anti Peronist halk kahramanı
"Cezaevi görmeden ölen" General Mason. 1955'te Juan Peron'a karşı düzenlenen ve tarihe Buenos Aires katliamı olarak geçen olayların içinde yer aldı (savaş uçaklarının başkanlık konutunu ve Plazo De Mayo Meydanı'nı bombalaması sonucunda 384 kişi hayatını kaybetmişti). Anti-peronist ve anti-komünist Mason, askeri diktatörlüğün düşüşünden sonra 1966'ya kadar Uruguay'da politik sürgün olarak kaldı.
1973'teyse 1.Ordu komutanı oldu. Askeri darbe kararını ilk imzalayanlardan (cuntanın ele başları Videla, Benignoni ve Massera'dan sonra) biri olan Mason, 1979 yılında petrol şirketi YPF'nin direktörü olduğu yıllarda, illegal operasyonlara para aktarmak, bir İtalyan'ın işkenceyle öldürülmesi suçlamasıyla, 1983'te, diktatörlüğün yıkılışının ardından yargılanmaya başladı.
Suçları sabit görülen ve diktatörlük yıllarındaki suçluları koruyan Ley De Obedencia ve Punto Final'den yararlanamayan Mason, ev hapsine alınmadan önce bir ay da İtalya'da tutuklu kalmıştı.
Bir donem Argentino Juniors Futbol Kulübü'nün başkanı da olan Mason, Carlos Menem'in cumhurbaşkanlığı yıllarında ABD'ye kaçmış, 1990 yılında 24 kişinin işkencede yok edilmesi ve çocuk kaçırma suçundan Arjantin'de yargılanmıştı.
Yargılanma sürecinde sağın politik uzlaşma sembolü olan Mason, sol içinse gerçek adaletin tesis edilme ihtimalinin göstergesiydi.
Ne sağın ne de solun temennileri yerine geldi. "İlahi adalet"in kurbanı Mason konusunda herkesin üzerinde anlaştığı noktaysa, eski askeri kahramanın nereye ne zaman gömüldüğünün bilinememesi ve ardından hüzünle karışık bir kutlama havasıyla uğurlanmasının trajikliğiydi. (NK/TK)