Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ile Gerçek Gündem haber sitesi Genel Yayın Yönetmeni Barış Yarkadaş'ın yargılandığı davada, şikayetçi Nur Birgen ilk kez duruşmaya geldi.
Yarkadaş ve Fincancı, Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde "yayın yoluyla hakaret" iddiasıyla 2'şer yıl 8'er ay hapis istemiyle yargılanıyor. Birgen, dün (14 Nisan) ilk kez bir duruşmasına katıldığı davada "işkence" sorularıyla karşılaştı.
"Birgen basın özgürlüğünü sınırlıyor"
Birgen, Fincancı'nın Gerçek Gündem sitesine verdiği röportajda, kendisinin Adli Tıp İhtisas Kurulu Başkanlığı'na getirilmiş olmasıyla ilgili "küçük düşürücü" ifadelerde bulunduğunu ileri sürdü. Birgen, "Benim hakkımda; bu yere getirilmeyi hak etmediğimi, işkenceyi gizlediğim halde ödüllendirildiğimi söyledi" dedi.
Fincancı'nın röportajını yayınlayan Yarkadaş, "Bugün de böyle bir söyleşi yapsam aynen yayınlarım. Bu sebeple gazeteciye dava açılması basın özgürlüğünü sınırlıyor" dedi.
"Dava sebebi kişisel husumet mi?"
bianet'e konuşan Avukat Meriç Eyüpoğlu, "Birgen'in 'kişisel bir husumetle hareket edip etmediğini anlamak için' hakkında bu tür iddiaları dile getiren başkalarına da dava açıp açmadığını sorduk" dedi.
Eyüpoğlu, Birgen'e, "Türk Tabipleri Birliği (TTB), İstanbul Barosu, Adli Tıp Uzmanları Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İstanbul Tabip Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve daha birçok kuruluş, hem raporlarıyla hem de basın açıklamalarıyla aynı konularda beyanatta bulundular. Bu beyanlar, BirGün, Taraf ve Gerçek Gündem gazetelerinde yayınlandı. Onlar hakkında da dava açtınız mı?" diye sordu.
Birgen'in avukatı ise bu soruya, "Müvekkilimin onlar hakkında dava açmamış olması bu davayı ortadan kaldırmaz" cevabını vermekle yetindi.
Eyüpoğlu bu cevapla sadece Fincancı hakkında dava açılmış olduğunun kanıtlandığını ve iddialarının doğrulandığını söyledi.
Uluslarası kuruluşlar hakkında rapor düzenledi
Eyüpoğlu ayrıca, Birgen'in 1997-2011 arasında daire başkanlığı yaptığını, bu kadar uzun süre bu görevde kalan bir başkası olmadığını ve bilimsel kariyer sahibi olmamasına rağmen nasıl bu görevi yürüttüğünü sordu.
Birgen hakkında TTB ve uluslararası kuruluşlarca hazırlanan ve "işkence karşısında kötü hekim tutumu" içeriğindeki raporların da olduğunu ifade eden Eyüpoğlu, ayrıca 2000, 2003 ve 2005 tarihli Birleşmiş Milletler (BM), Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Komitesi raporlarının da bulunduğunu açıkladı.
"İşkence görmüştüm, sağlam raporu verdiniz"
Avukat Efkan Bolaç da 1995'te stajyer avukatken iki gün işkence gördükten sonra ayakta duramayacak haldeyken Birgen'in kendisine "sağlam" raporu verdiğini açıkladı. bolaç, "1994-1997 arasındaki raporlarınızı inceledim, tamamı sağlam raporuydu. Ancak daha sonra cezaevine götürülenlerin burada 10 veya daha fazla gün "iş göremez" raporu aldığını tespit ettim" diye konuştu.
"Güler Zere'yi tanıyor musunuz?"
Avukat Behiç Aşçı da Birgen'e aylarca tedavisi aksatılıp tahliye için bekletildikten sonra afla serbest bırakılan Güler Zere ile Abdullah Akçay'ı "tanıyıp tanımadığını" sordu.
Aşçı, "Güler Zere cezaevinde kanser hastası olmasına rağmen Birgen, sağlam raporu verdi. Güler daha sonra yaşamını yitirdi. Nur Birgen'e bunu hatırlatmak istedim" dedi.
Avukat Eşber Yağmurdereli ise Birgen'in kendisi hakkında verilen Adli Tıp raporlarını hiçe saydığını, gözleri görmediği halde cezaevinde kalabileceğine dair rapor düzenlediğini hatırlattı. Birgen söz almak isteyince Yağmurdereli, "O'nun vereceği cevaba tahammül edemem, sesini duymak istemiyorum" diyerek, salondan ayrıldı. (AS)