Eski İngiltere İç İstihbarat Servisi (MI5) Başkanı Eliza Manningham-Buller, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) 11 Eylül saldırılarının 10. yıldönümüyle ilgili, BBC Radyosu için hazırlanan bir konferanslar dizisinde konuştu.
Konuşmasında "terörizm ve güvenlik" konularına değinen Manningham-Buller, "işkence uygulamalarının dünyayı daha güvenli bir hale getirmediğini" söyledi.
Eski istihbaratçı, ABD'de, bağlanmış haldeki tutukluların yüzüne su dökülerek boğulma duygusu yaratan ve "su tahtası" olarak adlandırılan işkencenin çok büyük bir hata olduğunu ve bunun sonucunda Amerika'nın ahlaki anlamda üstünlüğünü yitirdiğini belirtti.
Manningham-Buller ayrıca "insan hayatının kurtarılmasının söz konusu olduğu durumlarda bile, işkence uygulamasının kesinlikle reddedilmesi gerektiğini" söyledi.
"Ağır ve keyfi şiddet içeriyor"
İşkence, İngiltere'de bu hafta iki ayrı olayla gündeme geldi. İngiliz askerlerinin Iraklı otel işçisi Baha Musa'ya 2003'te işkence yaptığı iddialarını soruşturan komisyonun raporu açıklandı. Musa, Basra kentinde gözaltına alındıktan iki gün sonra hayatını kaybetmişti. Musa ve onunla birlikte gözaltına alınan dokuz kişi, başlarına çuval geçirilerek acı veren pozisyonlarda tutulmuş, aşırı sıcağa rağmen aç ve susuz bırakılmıştı.
İncelemeyi yürüten komisyonun başkanı Sir William Gage yaşananları "ağır ve keyfi şiddet içeren dehşet verici bir olay" diye tanımladı. Musa'nın gözaltına alınması ile hayatını kaybetmesi arasında geçen 36 saat boyunca, beş farklı türde fiziksel şiddete maruz kaldığını söyleyen William, Savunma Bakanlığı'nı da eleştirdi.
1300 sayfalık raporda, yaşananlardan haberdar olmalarına rağmen şikâyetçi olmayan diğer askerler de "ahlaki yüreklilikten yoksun" davranmakla suçlandı. İngiltere Savunma Bakanlığı, raporda yapılan tavsiyelerin ciddiyetle ele alınacağını açıkladı. Olayın ardından "insanlık dışı muamelede bulunmak" suçundan bir yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Ayrıca, İngiltere'nin Dış İstihbarat Servisi (MI6) ile Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü'nün (CIA) Libya Lideri Muammer Kaddafi yönetimi ile işbirliği yaptığı, hatta Libya'nın aradığı zanlıları bu ülkeye iade ettiği iddiaları basına yansıdı.
Yeni saldırı tehdidi
New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg, 11 Eylül saldırılarının 10. yıldönümüne iki gün kala, "spesifik ve güvenilir bir kaynaktan gelen terör tehdidi olduğunu" açıkladı. Kamuoyundan dikkatli olmalarını isteyen Bloomberg, aldıkları duyumun henüz doğrulanmadığını fakat ciddiye alınması gerektiğini söylüyor.
New York'ta tüneller, köprüler ve toplu ulaşım noktaları gibi kilit mevkilere takviye polis gücü konuşlandırılıyor. Başkan Barack Obama, terörle mücadele birimlerinden saldırı tehdidine karşı önlem alma çabalarını iki kat artırmalarını istediğini söyledi.
ABC televizyonu da aralarından biri ABD vatandaşı olan üç kişinin terör saldırısı düzenlemek amacıyla Ağustos ayında ülkeye giriş yaptığının düşünüldüğünü bildirdi.
11 Eylül'de ne oldu?
11 Eylül 2001'de iki uçak New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'ne çarptı. Kaçırılan uçaklarla düzenlenen saldırıların başlıca hedefi İkiz Kuleler yıkıldı. 110 katlı güney binanın, 10 saniye içinde çöktüğü açıkladı.
Normal bir günde 50 bin kişinin girip çıktığı İkiz Kuleler'e yönelik saldırılar sırasında üç bine yakın insan hayatını kaybetti. Manhattan Adası'nın güneyini enkaz ve toz bulutu kapladı.
18 bin kişinin binaların yıkılmasıyla oluşan toz bulutu nedeniyle solunum yolları rahatsızlıkları yaşadığı tahmin ediliyor. ABD sağlık yetkilileri, bu tozlara maruz kalanlarda erken ölüm vakalarının mümkün olduğu uyarısı yapıyor.
Ayrıca, saldırıların ardından başta ABD olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde, özellikle insan haklarını hedef alan yasa değişiklikleri yapıldı. "Patriot Act" adlı yasa, "terörle mücadele" adı altında birçok ülkeye uyarlandı. Guantanamo Cezaevi açıldı, Irak işgal edildi.
Pazar günü (11 Eylül) Dünya Ticaret Merkezi'nin yıkıldığı noktada, ölenlerin anısına tören düzenlenecek. Törende Başkan Obama ve eski Başkan George W. Bush da hazır bulunacak. (AS)