İtirazsever kent: Diyarbakır
Diyarbakır itirazsever kent!
Kentin en büyük meydanına, yaban ellerde yaşarken meşum bir hastalığa tutulup geri dönen ve çok sevilen yazar, Mehmed Uzun için kurulan çadır dayanışmanın aydınlık yüzü. Yazarın tedavisinin sürdüğü hastane kuşkusuz ziyaret mekanı.
ÖSS Sayısal-2 puanıyla Diyarbakır birincisi ve Türkiye altıncısı zeytin gözlü Selda'nın; başarısını Mehmed Uzun'a adamasının asilliği.
Veysi Abe'nin Süryani papaz Yusuf Bey ile görüşmeye rehberlik edişindeki telaşlı adımlar. Dar sokaklar, rengarenk badanalı evlerin kamusal renklere itirazları. Kent merkezinin alacalı modernitesine inatla direnen varoşlar.
Meryem Ana Kilise'sinin içinde 'mecburiyetten' kurulmuş oyun parkı. Cemaatin çocukları dışarıda Mıgırdıç Margosyan'ın deyimiyle 'xaço' çünkü!
Sen öteki'nin öteki'si olmanın resmini çizebilir misin Abidin ?
Kentte o kadar çok yabancı var ki kırmızı suratlı İskoçlara bile rastlamak mümkün. Kent merkezinde sırtında gitarlarıyla, markalı giyimleriyle sayısı dikkate değer gençler.
Erkeklik hikayeleri!
Kenar mahallelerde ise umutsuzluk. Ne yazık ki sorumluları bunaltmıyor.
Çok hikaye var Diyarbakır'da. Ruhları yaralı, karakterleri hüzünlü hikayeler. Kıstırılmış kadınlık, yatağında uyumayı unutan çocukluk, her daim güçlü olması gereken erkeklik hikayeleri. İtirazsever kentin pür projeci sivil toplumcuları var bir de!
Sertlik ile kırılganlık arasında gidip gelenleri; Mezarında dua etmek için çocuklarını arayan anaları; Kızlarından 'masum' bir flörtte bile imam nikahı isteyen babaları.
Hikayesi çok bu kentin. Acıtan hikayeler!
Hasırlı mahallesine uğradığınızda, tanık olduklarınız kentin diğer varoşlarındaki gibidir! Dişli, sahici bir sefalet!
Kaymakam: Senin adın Asiye Bereket olsun
Sur dibinde restorasyon amaçlı yıkım yapılan harabelerden birindeki yaşlı kadının adı Asiye teyze.
Oyunu çoktan terk edenlerden! Kaşmir ve kadınsı bir hırka giymeyen, eflatun fuları olmayanlardan. Yaşadığı harabeden yayılan ağır ve insanlık onurunu inciten koku; yoksullukla birlikte ötelenmişliğin kokusu.
40 derecenin üstünde ölçülen sıcaklıkta, en az otuz kat yelek, ceket vesaire, ne bulduysa üstüne geçirmiş olmasına bakarak mı tanımlasak onu! Belli ki ilkokuldan hiç sınıf arkadaşı olmamış. Zaten adı da yokmuş, beş- altı yıl öncesine kadar!
Hasırlı Mahallesi Muhtarı acı acı gülümseyerek anlatıyor. Buradan geçen bir valinin, yaşlı kadına hitaben; "senin adın artık Asiye, Asiye Bereket", dediği günden beri, kendisine "nâvete çiye?" diye soranlara, donuk bakışlarıyla cevap veriyor; Asiye Bereket!
Asiye teyzenin sefalet tercihi
Bu ad nedeniyle senede bir yardım gönderilirmiş ona. Kimliği olsaymış, yaşlılık maaşı alırmış hiç değilse. "En son ne zaman yıkandın?" sorusuna; "5 ay" diyor, "5 aydır başımı yıkamamışım!!
Kamuyla işbirliği yapmaktansa sefaleti tercih ediyor; yüzünün sağ yanağındaki benin üstünü kara kılların kapladığı Asiye teyze.
Belediyeden gelip, yaşadığı harabeyi yıkmayı düşünmediğimize güvendiğinde bile, yardım istemiyor! Yurda, bakımevine yerleşmeyi asla istemiyor! Zihinsel engelli olduğunu söyleyenler yanılıyor, yoksulluk, kimsesizlik engelli Asiye Bereket!
Diyarbakır'ın aydınlık yüzlü çocukları kafa kafaya verip çareler arıyorlar. Kimi yoksulluğun bir kenarından kimisi kent mimarisinin yakasından tutuyor. Bazı bakkallarda satılan 'devlet yanlısı karpuza şaşırsanız da, bu kentte her şeyin tuhaf bir sevimliliği var.
Tuhaf suçlar kenti
İnsanlar kadar nesneler de kişisellikten uzak toplumsallaşmış. Bu nedenle kendi fikrini karpuza yüklüyor bakkal Sadık Emmi.
Fena halde gözardı edilmiş harika bir kenttir Diyarbakır. Bilen bilir sevenleri kadar sevmeyenleri ama en çok da korkanları vardır! Emine Bacı'nın damadının 'tam altı ay' dama düşmesinin nedeni 'polesin yüzüne cilet ' fırlatmaktır.
En tuhaf suçlar buraya aittir ve ziyadesiyle şaşırtıcı! "Senin ananı bacını..." diye giden küfrü her yerde duyarsınız. Ancak bacıdan sonra 'kız bacını' vurgulu dipnotuna her hal tek burada rastlanır. Hadise pek derin yani!
Dicle Fırat Kültür Merkezi'nde dengbejlerin sesi semaya karışır. Söyler dururlar aç mı çıplak mı dert etmeden, gül yüzlü Nurullah'ın genç gülüşüne karışır sesleri.
Sarmaşık Yoksullukla Mücadele Derneği'nde nefis demlenmiş çaya cevval bir ekibin projelerini ekler, birlikte yudumlarsınız.
Kentin kendine özgü kokusu
Heyecanlı, girişimci ve genç siyasetçi kadınlarla tanışırsınız yol boyu, kah Diyarbakır Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (DİKASUM) kah Kardelen Kadın Evi, herkes bir şeyler yapmaya çalışır ve en mühimi Kardelen Kadın Evi'ni tarif eden sokaktaki erkek yurttaşların son derece saygılı yol göstericiliğidir!
Bu kentin kendine özgü dokusu çok misafirperverdir. Çabucak yerelleşirsiniz. Otomobil camlarını silme yarışındaki çocukların, 'bozuk yok' dediğinizde, 'sonra verirsin' cevabının içinde öylesine bir zariflik saklıdır.
Bu satırların yazarı estetikten, mizahtan, iyilikten, siyasetten biraz nasibini almışsa Bağlar'da geçen çocukluğunun ve kendisini Diyarbakırlı icat etmesinin yüzü suyu hürmetinedir. "İnsan yaşadığı yere benzer" der Edip Usta.
Doğru yeminle!