Işık, "Neden oluyor"sorusuna yanıt aranmasını gerektiğini söylüyor:
"Benim şahsi kanaatim, kadınların kültür ve gelenekle belirlenen sınırlar içerisinde yaşamalarını emrediyor toplum. Bu sınırları aştığı takdirde ya da aştığı zannedildiği takdirde, kadınlar cezalandırılıyorlar."
Kadının itaati şiddetle sağlanıyor
Işık, "Sınırı aşmak nedir" diye soruyor ve şu yanıtları veriyor>:
"Çeşitli araştırmalarda, cinsel ilişki kurmak, bekaretini kaybetmiş olmak, ahlakî olarak küçülmek, erkeklerle haşır neşir vaziyette bulunmak falan olarak tarif edilmiş.
"On yıl kadar önce Urfa'da 14 yaşında bir kız öldürülmüştü. Radyoda, şarkı istediği için. Radyoda şarkı istemek namus sınırlarını aşmış gibi anlaşılabiliyor."
Nazik Işık, Töre/Namus Araştırma Komisyonu'nda "Kadının itaatini temin eden şiddettir. Şiddetin kendisi değilse bile korkusudur, heyulasıdır, hayaletidir. Onlar da şiddettir" diyor,
Işık, "Tecavüz, kaçırılma, ensest olaylarında da cezalandırılan kadınlardır" diyor.
Ölen de öldüren de kurbandır
Işık, komisyonun, kadınların sınırı aşmasıyla ilgili problem üzerinde düşünmesinde yarar olduğunu söylüyor:
"Kadınların kurban olduğunu bu düzende de düşünmemek lazım namus cinayetleri içerisinde düşünmemek lazım. Çoğu zaman öldüren de kurbandır."
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin tavsiye kararı da bir devletin ne yapması gerektiğini gayet ayrıntılı bir şekilde anlattığına da işaret eden Nazik Işık, bu konuda da şunu söylüyor:
"Kararların ortak özelliklerinde gördüğümüz şey, şiddeti sadece fiziksel ya da ölümle sonuçlanan olaylar olarak tarif etmemiş olmasıdır. Kadına yönelik belgelerin tümü cinsiyetçi bir özellik taşır. Kastettiği cinsiyetçiliğin kadına yönelik olmasıdır. Kadına vurulan her tokat zaten cinsiyetçidir."
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinden devlet sorumludur
Işık, kararların, 'Aile içinde ya da aile dışında olması şarttır' gibi herhangi bir ayırım yapmaz. Şiddetin devam etmemesinden, şiddetin önlenmesinden devlet bizatihi sorumludur" dediğine vurgu yapıyor:
"Silahlı çatışma, savaş hallerinde kadına yönelik şiddeti özel olarak inceler. Seks ticareti gibi, kadın ticareti gibi örgütlü suçlar kadınların örgütlü suçlara konu edildiği ya da uyuşturucu ticaretinde kadınların kullanılması gibi örgütlü suçları da özel olarak ele alır."
Işık, "Kadına yönelik şiddet varsa, çocuğa yönelik de vardır, sakata yönelik olarak da vardır" diyor konuşmasında ve şiddetle ilgili olarak insan haklarına vurgu yapıyor:
"Şiddet yaşlıya yönelik olarak da vardır. Zayıf olana, görece zayıf olduğu düşünülen herkese, gücü gücüne yetene bir toplum haline bir toplum hızla gelmiş demektir. Kadına yönelik şiddet, diğer şiddet türlerinden de bağımsız olarak düşünülmemeli. Demokrasi, insan hakları açısından da ele alınmalıdır."
Şiddete uğramanın eğitimle ilgisi yok
Işık, kadınla ilgili şiddetin, bölgesel ve dinsel, sınıfsal olmadığına işaret ediyor:
"Yaşa, eğitim durumuna, medeni hale göre farklılıklar gösterebilir ama, ortadan kalkmaz. Yani, yüksek öğrenimli kadınların daha çok özel şiddete uğradıklarını biliyoruz."
DPT'in Sekizinci Planının, basılmama gerekçesini de "4-6 yaş grubundaki çocuklara cinsel eğitimin verilmesine yönelik bir tavsiye kararı" olduğunu söylüyor ve "Bu karar nedeniyle, bütün bir raporun basılması engellendi" diyor.
Şiddet öğrenilen bir davranış
"Kadınların dövülebileceğini, zayıflara şiddet uygulanabileceğini bir şekilde öğrenmişiz. Şiddet, aslolarak öğrenilmiş davranıştır, Hatta namus saiki adı altında yapılan şiddetin de öğrenilmiş davranış içerisinde değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum."
Işık, şiddetin tüm türleriyle ilgili olarak Medyanın rolünün çok önemli olduğunu söylüyor:
"Medyanın denetim ve değiştirme işlevi olduğunu da unutmamakta yarar var. Doğru kullanılan, doğru aktarımlarda bulunan bir medyanın, duyuran, öğreten, iyiyi öğreten ve ortaya çıkacak önlemler setini duyuran medya önemlidir."
Işık, askerde gençlere verilen, üreme sağlığı bilgilerinin ve şiddet bilgilerinin çok gerekli, çok yararlı olduğunu söylüyor:
"Hangi yaşta olursa olsun, insanları yakalamak, aydınlatmak önemli bir şey ama, bunun, daha ailede başlaması gerektiğini, okulda devam ettirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ağaç yaşken eğilir atasözünü unutmamakta yarar var."
Yetişkin kadın nüfus 30 milyon
Işık, komisyona verdiği bilgilerde kazanımlara işaret ediyor ve kadın danışma merkezlerine de önem verdiğini söylüyor:
Türkiye'nin 30 milyon yetişkin kadın nüfusu olduğunu söyleyen Işık, sığınma evlerine de dikkat çekiyor:
"Belediye kanununda 50 000 + nüfuslu yerlerde olması öngörülüyor. Bunların yeterli personel yetiştirilmeden, açılmalarının nasıl bir yararı olacağını ben öngöremiyorum. Yoksa, oralarda kadınları koruma altına alıp modern hapishaneler üretip, sokağa bile çıkmayan kadınlar mı üretiriz bilemiyorum."
Işık, konuşmasında polis eğitimlerinin de önemine değiniyor:
"Polislerin aşağı yukarı üç formalık falan hizmet içi eğitim kitabı yayınlanır her sene. Ben, 2000-2003 yılları arasındaki incelemiştim, kadına yönelik şiddetle ilgili bir tane eğitim yoktu o yıllarda."
Polis de sıradan vatandaş tipolojisi çiziyor
"Karakollarda broşürler yoktur, polis imajıyla ilgili araştırmalara bakarsak, polis sıradan vatandaşa çok benzeyen bir tipoloji çizer. Eline bilgi vermiyorsak, o insanların kendi geleneksel yollarla edinmiş oldukları davranışlar dışında harikalar yaratmalarını bekleyemeyiz."
Işık, kadına yönelik şiddet de, Diyanet İşleri Başkanlığının da önemine inanıyor:
"Diyanet İşleri Başkanlığıyla biz son bir buçuk, iki yıldır önemli ilişkiler kurduk. Bizim için çok önemli üç nokta vardı:
"Bir tanesi töre ve namus cinayetlerine ilişkin. Bu din adamları devletin resmî din adamları olmayabilir ama, bir şeklide din adına konuşabildiği düşünülen kişilerden görüş soruyor insanlar.
"İmam nikahı meselesi ve çok eşlilik bununla bağlı olarak üzerinde durduğumuz ikinci konuydu. Kızların eğitime gönderilmesi ve okuldan alıkonulmamasıyla ilgili de bir talebimiz vardı."
Şiddete ceza uygulayan siyası partiler
Işık'ın üzerinde durduğu bir başka konuda şiddetin siyasi boyutu:
"Siyaset bence önemli bir boyutu. Şiddet uygulayan üyeye ceza öngören bir siyasî partiyle 1990'lı yılların başında karşılaştım: Sosyalist Birlik Partisiydi. Özgür Parti de kısa bir süre öncesinde kadar kuma ve çok eşli evliliği, bu şekilde evliliği olan erkeklerin yönetici olmalarına engel gören bir tüzük maddesine sahipti ama, bunların uygulandığına hiç rastlamadım.
Işık, "Devlet kadına yönelik şiddet sorumludur, kendisi uygulasın uygulamasın başkalarının uyguladığı şiddeti önlemekle de yükümlüdür" diyor ve bütünlüklü, iyi koordine edilen bir mücadele programı, bir ülke eylem programı gerektiğini söylüyor.
Işık,"Toplumsal cinsiyet rollerinin kadın-erkek eşitliğinin bütün sistemlerde doğallaştırılması, ana akıma yerleştirilmesi diye çevriliyor; ama, her şeyin içinde eşitliğin sağlanmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum" diyor ve eşitlik komisyonunun daimî bir komisyon olarak meclis çatısı altında kurulmasını öneriyor:
"Kadın-erkek eşitliği içinde ne kadar hızlı yol alabilirsek, bunu ne kadar hızlı gerçekleştirebilirsek kadına yönelik şiddetle mücadelede de aynı hızla yol almış olacağız diye inanıyorum."(AD)