Fotoğraf:AA
Ankara'da 24 Şubat'ta IŞİD'in elinde bulunan 7 yaşındaki Ezidi çocuğun kurtarılması sonrası Ezidi çocuk ve kadınların durumu tekrar gündeme geldi.
IŞİD'in hücre evinden kurtarılan ve devlet korumasına alınan yedi yaşındaki kız çocuğunun sözde 'ganimet' olarak Irak'tan kaçırarak Türkiye'ye getirildiği ve derin internette satışa çıkarıldığı bilgisine ulaşılmıştı.
TIKLAYIN - "EZİDİ KADINLAR ANLATIYOR" YAZI DİZİSİ
TIKLAYIN - IŞİD'in kaçırdığı çocuk Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'ne teslim edildi
Ezidi Kültür Vakfı kurucu başkanı, sosyolog Dr. Azad Barış, her şeyden önce Ezidilerin hâlâ Ezidi olarak görülmediğini, "Iraklı" olarak "kodlandığını" belirtiyor.
"Bu bakış açısının bir sonucu olarak da Ezidilerin Türkiye'de sağlık, eğitim gibi kamusal hizmetleri görmediğini ifade etmek isterim. Bu durum halen de onlara dair sağlıklı bilgi üretiminin önünde bir engel olarak duruyor."
Barış, Ağustos 2014'te IŞİD'in saldırısına uğrayan Ezidiler ve kaçırılarak esir alınan kadın ve çocuklar üzerine bianet'in sorularını yanıtladı.
TIKLAYIN - Êzidîler İle İlgili Diyaloglar: "Sincar Dağı – Bilinmeyen Bir Halkın Öyküsü"
"Net bir sayı yok"
IŞİD'in kaçırdığı Ezidi çocuklarla ilgili elimizde somut bir bilgi var mı?
Üzerinden altı yıl gibi koca bir zaman geçmiş olmasına rağmen ne yazık ki bugüne kadar tam olarak kaç çocuğun kaçırıldığını, öldürüldüğünü veya kaybettirildiğini hâlâ bilmiyoruz. İlk günden itibaren 7500 ile 9000 arasında insanımızın, kadın ve çocuğun alıkonulduğu, ganimet olarak esir alındığı konuşuluyor. Alıkonulan Ezidi kadın ve çocukları kurtarmak için kurulan Erbil'deki büro dahil olmak üzere hiç kimsenin elinde bu anlamda net bir sayı bulunmuyor. Ben de 9000 civarında kadın ve çocuğun kaçırıldığını, kadınların köle pazarlarında "cariye" olarak satıldığını ve çocukların ise din değiştirmek üzere İslami indoktrine tabi tutulduğunu biliyorum. Ayrıca Şengal'de hâlâ toplu mezarlar ortaya çıktığını da göz önünde bulundurmak lazım.
Maalesef yakın bir zamanda gerçekleşmiş olmasına rağmen, Ezidilerin maruz kaldığı büyük jenosit girişiminin insani maliyeti henüz ortaya çıkarılabilmiş değildir. Bu durum başlı başına Ezidilerin tarihsel olarak bir döngü halini alan katliam, kaçırılma, zorla kaybettirme ve ganimet fiillerinin bir parçası yahut devamı olarak görmek mümkündür.
Kaç çocuk var ellerinde, 2014'ten bu yana kaç tanesi kurtarıldı?
İlk sorunuza verdiğim cevapta anlaşıldığı üzere Ezidilere yönelik son fermanın, bilgisi, klasifikasyonu henüz yapılabilmiş değil. Dolayısıyla da buna yönelik kesin bir rakam telaffuz etmek mümkün değil. Bugüne kadar İslam Devleti'nin elinden kurtarılan kadın ve çocukların toplam sayısı 4000'e yaklaştı. İçlerinde 1200'e yakın çocuk mevcut. Alıkonulan kadınların tecavüz ve zorla evlendirme sonucu 300'e yakın çocuğun hazin hikayesi söz konusu. Bu çocukların büyük bir kısmı adanmış Ezidi din insanları tarafından çocuk evlerinde yetiştiriliyor. Bu sayıların yaklaşık sayılar olduğunu, olayın mahiyetini tam olarak yansıtan sayılar olmadığını özellikle belirtmek gerekir.
"Kadın ve çocuk sayısı tahmin ettiğimizden daha fazla"
Türkiye'de bu sayı kaç?
2014'ten sonra Türkiye'ye hem göç etmek zorunda kalmış, hem de bir şekilde 'ganimet' olarak getirilmiş Ezidilerin varlığı sıkça gündeme geliyor. Burada Türkiye'deki durumun da genel durumdan bağımsız olmadığını belirtmek isterim. Bu bağlamda da Türkiye'deki sayı hakkında kesin bir şey söylememiz mümkün olmadığı gibi, tahmin yürütmek de oldukça zor. Ama şunu da bildiğimizi açıkça söylemekte yarar var: Özellikle sürecin başından itibaren Türkiye'nin IŞİD için bir lojistik merkez ve geçiş güzergahı olduğu gerçeğini hesaba katarsak ve ne yazık ki IŞİD'in kendisini güvende hissettiği ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini göz önüne alırsak, hem kadın hem de çocuk sayısının tahmin ettiğimizden daha fazla olabileceği gerçeği güçlü bir ihtimal.
"Katliamla yüzleşilmesi zaruri"
2014 ve sonrasında çokça gündemde olan Ezidi kadın ve çocuklar artık böyle münferit kurtarılma olaylarıyla yeniden konuşuluyor. Siz neler söylemek istersiniz?
Sorunuzda da anlaşıldığı üzere Ezidiler 2014'ten sonra yakın tarihin en kanlı katliamlarından biriyle karşı karşıya kaldılar, bütün dünyanın gözleri önünde. O günden bugüne yedi yıl gibi bir zaman geçmiş olmasına rağmen Ezidilerin yaraları sarılmadığı gibi, savaş ganimeti olarak kaçırılan kadın ve çocukların durumu ilk günkü gibi vahametini koruyor. Bu durum Ezidiler için 2014'ten sonra meydana gelen katliamın süreğen bir hal alarak devam ettiğini, dünya için de o günkü utancın her geçen gün daha da büyüdüğünü gösteriyor ne yazık ki. O nedenle hem bölge devletlerine hem de bütün dünyaya Ezidilere yapılanların hesabının sorulması ve esaslı bir yüzleşme çağrısı yapıyorum. Bütün insanlık için, vicdan ve merhamet sahibi olan herkes için bir utanç lekesi olan bu katliamla yüzleşilmesi bugün için zaruri bir hal aldı. Tarihteki bütün katliam deneyimlerinden anladığımız şey, bu yüzleşmenin sağlanmaması durumunun benzer katliamlara zemin hazırladığı gerçeğidir. Onun için de Ezidiler meselesi bugün Kürt meselesini de aşan bir mesele olarak insanlığın önünde duruyor.
"Ezidiler ilk günkü gibi korunaksız"
Sivil toplum ve devlet ne kadar yeterli olabiliyor bu çocukların akıbetini sormada?
Ne yazık ki ne bölge devletleri ne de dünya devletleri Şengal katliamı konusunda yeterince sorumluk almadığı gibi, onur onarıcı herhangi bir girişimde de bulunamadılar. Bu utanılısı durum hem Irak merkezi hükümeti hem de Güney Kürdistan hükümeti için de geçerli. O nedenle Ezidiler sahipsiz bir şekilde katliamın ilk günkü gibi korunaksız bir halde ortalıkta duruyorlar. Bunun yanı sıra Türkiye kamuoyu ve sivil toplum da yeterince sahip çıkmadı ve hatta yer yer sınıfta kaldı. Devlet ise resmi düzeyde Ezidileri görmezden geldiği gibi, daha sonraki evrelerde ise Ezidi ana yurdunu onlarca kez bombaladı. Hatta şunun altını özellikle çizmek isterim. IŞİD'in 2014'ten sonra yarım bıraktığı katliamı tamamlayan, Şengal'in insansızlaştırılması ve Ezidisizleştirilmesi çalışmasının da sürdürüldüğünü eklemek isterim. Şengal özelinde Ezidiler nezdinde devam eden bu politikalar salt günümüzle ilgili aktüel sorunlar değil, aynı zamanda kökü tarihin içinde yer alan dini ve etnik düşmanlıkların da bir devamı ve sonucu. Ezidiler tarih boyunca neye maruz kalmışlarsa, bugün modern dünyanın gözü önünde de benzer şeylere maruz kalıyorlar.
"Hukuki süreç olumlu işliyor"
Ankara'da 24 Şubat'ta bir IŞİD'li gözaltına alınmış ve 7 yaşındaki bir kız çocuğu da kurtarılmıştı. Kurtarılan çocuklara ne oluyor?
Her şeyden önce bir kız çocuğumuzun kurtarılmış olması sevindirici bir olay ve biz yetkili makamlar nezdinde çocuğumuzla görüşmek, ona sahip çıkmak ve gerektiğinde de vasiliğini üstlenmek üzere avukatları devreye koyduk. Şu ana kadar hukuki süreç oldukça olumlu yönde seyrediyor. Bu sürecin kendisini çok önemli bulduğumuzu ve bunun daha da geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Her ne kadar münferit olaylar şeklinde kamuoyuna böyle olaylar yansısa da bizler bu durumun çok temel bir sorun olduğunu biliyoruz. Bütün çabamız da bunun önüne geçebilecek etkili adımların hayata geçirilmesine katkı sunmaktır.
"Soykırım davasına dönüştürmek istiyoruz"
İŞİD'li teröristin yargılanması için hem davanın takipçisi olacağız hem de davanın ilerdeki aşamasına müdahil olma konusunda adım atacağız. Biz bu davayı bütün olgusal verileri ile bir soykırım davasına dönüştürmek üzere devletin hukuki mercileri ile birlikte hareket etmek istiyoruz. Bizim beklentimiz dünyanın (Örneğin Almanya) birçok yerinde insanlığa karşı işlenmiş suçlardan dolayı yargılamaları başlanan IŞİD davalarına benzer bir davanın burada da vuku bulmasıdır. Yani bu davayla soykırımın sorgulanması ve sorumluların yargı önünde adalete, insanlığa hesap vermesini sağlamak. Bölge devletlerinin önemli aktörlerinden biri olan Türkiye'nin bu soykırım karşısında tarafsız veya nötr kalması kabul edilir bir şey değil. Türkiye bir an evvel mevcut yanlış tavrından dönmeli ve halkımıza karşı işlenen bu suçu soykırım olarak kabul etmelidir. IŞİD'lilerin gerçekleştirdiği bu katliamın ısrarla soykırım olarak kabul edilmemesinin o suça ortak olmak dışında bir anlam ifade etmediğini belirtmek isterim.
"Ailesinin hayatta olup olmadığı bilgisi yok"
Türkiye devleti sosyal hizmetlere teslim etti çocuğu ama bu çocukların ailelerine ulaşılıyor mu?
Evet çocuk şu anda sosyal hizmetlere ait bir çocuk yuvasında kalıyor ve durumu oldukça iyi. Ailesinin hayatta olup olmadığı hakkında ne biz ne de resmi makamlar şu ana kadar bilgi sahibi. Kadın ve çocukları kurtarma ağının dünyadaki birçok ofislerine bilgi ilettik ama bugüne kadar pozitif herhangi bir geri dönüş olmadı. Çocukların aileleri ile herhangi bir temasın kurulmaması, ailelerin akıbetine dair de düşünmemizi sağlıyor. Bu durumda çocukların ailelerinin de kaybettirildikleri ya da öldürüldükleri gibi bir seçeneğin kuvvetle muhtemel olduğunu belirtebiliriz. Birçok örnekte bildiğimiz, anladığımız kadarıyla, birçok çocuğun annesi ya katledilmiş ya da cariye olarak tutulmuş oldukları için, çocuklar için maalesef artık bir aile mefhumundan bahsetmek mümkün değil. Modern çağın ortasında, insanlığın alnındaki bu lekeyi temizlemek zor olsa da, çocuklar için daha güzel bir dünya inşa etmek en büyük motivasyonumuz.
"Çocukların kişilikleri travma üzerinden şekilleniyor"
Daha önce IŞİD'ten kurtulan çocukların psikolojileri nasıl?
Çocukların tahmin edemeyeceğiniz kadar ruhsal bir dağılma ve kökensel bir sarsılma yaşadıklarını daha önceki birçok örnekte deneyimlediğimi belirtebilirim. Çocukların kişiliklerinin bir bütün olarak bir travma üzerinden şekillendiğini, bunun da tedavisinin çok zor olduğunu özellikle belirtmek isterim. Birçok çocuğun anadilsizleştirilmesinden kaynaklı olarak büyük psikolojik sorunlar yaşadığını bildiğimiz gibi, istismar başta olmak üzere şiddetin birçok veçhesine maruz kaldıklarını biliyoruz.
Her şeye rağmen çocuklar onlar ama bunu onlara yapanların zalimliğini düşününce öfkeleniyorum. Bu insanları düşününce medeniyetin ne denli bir çöküş yaşadığını, dinlerin ilahlardan ne kadar uzaklaştığını, merhametin bittiğini ve vicdanlarını kuruduğunu görüyorum.
(AÖ)