6 Şubat depreminde yıkılan İsias Oteli'ne ilişkin 3'ü tutuklu 11 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşması Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Kuzey Kıbrıs'tan sporcu, öğretmen ve tur rehberinin de aralarında bulunduğu 72 kişinin hayatını kaybettiği otele ilişkin duruşma nedeniyle adliyede geniş güvenlik önlemi alındı.
Adliyenin zemin katındaki çok amaçlı konferans salonunda yapılan duruşmaya, sanıklar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi aracılığıyla bağlandı.
Davayı, KKTC Başbakanı Ünal Üstel, KKTC Başbakan Yardımcısı ve Turizm, Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, KKTC İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, KKTC Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, iktidar ve ana muhalefet parti milletvekilleri de takip etti.
İsias Oteli davasında tutuklu 5 sanıktan 2'si tahliye edildi
Duruşma, mahkeme başkanını, iki yaralıyla ilgili hazırlanan iddianamenin dün (25 Nisan) dosyaya girdiğini ve birleştirme kararı verildiğini aktarmasıyla başladı. Mahkeme başkanı, tutuklu sanık Ahmet Bozkurt'a birleşen dosya yönünden savunma yapması için söz hakkı verdi.
Bozkurt, aleyhindeki suçlamaları kabul etmediğini ifade etti ve "Suçlamaları reddediyorum, inşaatımla, beton kalitemle ilgili yanlış hesaplamalar yapılmıştır, kabul etmiyorum. Projede olan mühendislerim, görevlilerim işlerini çok doğru yapmışlar, hiçbir eksiğim yoktur. Doğru tespit edilen örneklerden de anlaşılmaktadır. İddianamede yanlış tespitler var" dedi.
İsias'ta ara karar | Sanıkların tutukluluk halinin devamına...
Mahkeme başkanı, Bozkurt'a Gazi Üniversitesinden gelen bilirkişi raporunda iki yönden de asli kusurlu olarak ifade edildiğini söyledi. Bozkurt, kusursuz olduğunu, hiçbir eksiğinin bulunmadığını, her türlü malzemeyi fazlasıyla kullandığını savundu.
Tutuklu sanık Erdem Yıldız, bilirkişi raporunun çelişkilerle dolu olduğunu, sahte evrak üzerinden suçlandığını öne sürdü.
Kendisinin mimar olduğunu, mimarın fenni mesul olamayacağını ifade eden Yıldız, ruhsatta sahtecilik yapıldığını, kendisinin bir ilgisinin olmadığını savundu.
Tutuklu sanık Mehmet Fatih Bozkurt da önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirttti. Tutuksuz sanık Halil B, önceki savunmaları tekrar ettiğini, aleyhindeki hususları kabul etmediğini söyledi.
İlk duruşmaya katılmayıp bu duruşma dinlenen müştekiler, sanıklardan şikayetçi olduklarını belirtti.
Tanık olarak dinlenen otelin yanındaki otoparkı işleten M.K, otelle anlaşmasının olduğunu, kolon kesme ve kat çıkma gibi konuları bilmediğini söyledi.
Bilirkişi raporundaki uzmanlar dinlendi
Daha sonra müşteki avukatları, dosyaya sundukları bilirkişi raporlarında imzası bulunan üç uzmanın dinlenmesini talep etti.
Sanık avukatları, eşitlik ilkesi gereği uzmanların dinlenmemesini, taleplerin reddedilmesini istedi.
Mahkeme başkanı, duruşmada hazır bulunan uzmanların dinlenmelerine oy birliğiyle karar verildiğini söyledi.
Daha sonra Kıbrıs ve Türkiye'deki çeşitli kurumlarda faaliyet gösteren üç uzman dinlendi.
"İnşaat yapılırken dere çakılı kullanılmış"
Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yonca Hürol, binanın ilk projesinde deprem yönetmenliğine uyulmadığını, binanın perde duvarında kusur bulunduğuna işaret etti.
Hürol, şöyle devam etti:
"Araştırmamızda daha fazla perde duvar kullanılması gerekiyordu, yapılmamıştır. Bina projesinde taşıyıcı sistem bir taraftan ağırdır diğer taraf da hafiftir. Böyle bir hata yapılmıştır, bu bilinmiyordu. İnşaat yapılırken dere çakılı kullanılmıştır. Binanın otele dönüştürülmesi sırasında her kata boruların geçmesi için delik yapılmış ve 6'sı kirişlere denk geliyor. Binanın döşemelerine fazla duvar yükü bindirilmiş. Binanın yıkılmasını olağan görüyorum ve projelere uyulmadığını düşünüyorum."
"20. saniyede 59 kolon çökmüş"
DAÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhan Şensoy ise belirli analizlere göre araştırma yaptıklarını belirtti ve "Depremin 20. saniyesinde binanın 59 kolonu çökmüş. Depremde kolonlar ani şekilde göçmüştür. Çalışmamızda binanın ön tarafa yıkıldığı ve döndüğü anlaşıldı” dedi.
"Deprem yönetmeliğinin yarısı uygulanmamış"
Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu da binada 1998 deprem yönetmenliğinin neredeyse yarısının uygulanmadığını aktardı.
2003’te binanın otele dönüştürüldüğünde deprem yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına rağmen binada değişiklik yapılmadığını vurgulayan Sucuoğlu, “İlk projeye uygun yapılsaydı bu şekilde bir problem ortaya çıkmayacaktı. Meydana gelen deprem çok şiddetliydi ondan yıkıldı dersek bu doğru değildir. İlk yapılan proje uygulanmadı” dedi.
Bir sonraki duruşma 12 Haziran'da
Uzmanların beyanlarının ardından Savcı mütalaasını sundu. Savcı, sanıkların tutukluluk hallerinin ve adli kontrol şartlarının devamını istedi.
Daha sonra ailelere söz verilerek, eklemek istedikleri bir şey olup, olmadığı soruldu.
Ailelerin beyanlarının ardından sanık avukatları söz aldı.
Sanık avukatları müvekkillerinin suçsuz olduğu iddiasını defalarca ortaya koyarak sanıkların tahliyesini talep etti.
Mahkeme karar için duruşmaya ara verdi. Aranın ardından Mahkeme, tutukluların tutukluluklarının devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 12 Haziran’a bırakıldı.
Duruşma öncesi açıklama
Duruşma öncesi Kuzey Kıbrıs'tan gelen kayıp aileleri açıklama yaptı. Ortak açıklamayı kızı Selin’i kaybeden Ruşen Yücesoylu Karakaya yaptı.
Karakaya, davada yeni bir sürece girdiklerini söyledi ve şöyle devam etti: "445 gündür en değerlilerimiz yanımızda değil. Onlara sarılmak, koklamak isterken her gün mezar taşlarını seviyoruz. Her gün, her dakika, her an meleklere adalet sözümüzü anımsıyoruz. Ne olursa olsun bu dava adaletle sonuçlanana kadar hep birlikte olmaya devam edeceğiz.
Karakaya, dava sonuçlanana ve sorumlu herkes yargılanana ve ceza alana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerini söyledi.
Başbakan Üstel: Devlet olarak takipçisi olacağız
Ardından konuşan KKTC Başbakanı Ünal Üstel ise şunları söyledi: “Bu depremde biz de çocuklarımızı kaybettik. Yavrularımızı kaybettik. O günden bugüne kadar adalet arayışımız devam ediyor. Biz, Türkiye Cumhuriyeti’nin adaletine güveniyoruz. Bugün ikinci duruşma için Kuzey Kıbrıs Türki Cumhuriyeti olarak bütün kesimlerimizle buradayız. Hükümet ve bakan arkadaşlarımızla buradayız. Bu çocuklar artık bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin davasıdır. Onların acıları, hepimizin acılarıdır. Biz çocuklarımızı unutmadık, unutturmayacağız. Adalet sonuçlanana kadar biz bu işin devlet olarak takipçisi olacağız. Gazi Üniversitesi tarafından hazırlanan rapora bizim hukukçu arkadaşlarımız inceledi ve gördü ki tam neticelendirilmemiş rapor ortada. Özel avukatlarımızla raporları inceledik. Yeni bir rapor talep edeceğiz. Bu rapor ışığında adaletin tecelli etmesini bekleyeceğiz."
Ne olmuştu?
Depremin yaşandığı 6 Şubat’ta İsias Otel’de 39’u turnuva için Kuzey Kıbrıs’tan gelen voleybolcu, öğretmen, antrenör; 47’si ise Türkiye Turist Rehberleri Birliği organizasyonuyla eğitim gezisinde olanlar konaklıyordu. 86 kişinin konakladığı otelde 1’i personel olmak üzere toplam 72 kişi hayatını kaybetti.
Otel ile ilgili Karadeniz Teknik Üniversitesi bilirkişi raporu hazırladı. Rapora göre betonun kalitesi bariz bir şekilde düşüktü, demir kalınlığı da standardın çok altındaydı.
Zemin etüdü yapılmamıştı ve binanın yapımında yasak olmasına rağmen dere kumu kullanıldı. Binanın zemin raporu, statik hesap ve statik projesinin de bulunmuyordu.
9 kat olarak inşa edilen yapıya 2016’da ruhsat alınmadan bir kat daha eklenmişti. Bina ilk olarak 1991’de apartman olarak tasarlanmıştı ancak ruhsat çıkartılarak otele çevrildi.
Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesinde hazırladı yapı sahiplerinden A.B., M.F.B. ve E.B., Fenni Mesul ve Statik Proje Müellifi E.Y., Statik Proje Müellifi H.B. tutuklandı.
B.A., H.A., M.G., S.Z., Ş.Ö. ve U.B. adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.
İddianamede şüphelilerin “bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 85/2, 22/3 maddeleri uyarınca alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle 22 yıl 5 aya kadar cezalandırılmaları talep ediliyor.
(RT)