Netaş işçisi Mustafa Benlioğlu , 1980 yılı 13 Mart'ında İstanbul Kadıköy'deki Otosan Fabrikası önünde vuruldu. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları'na (DİSK) bağlı Maden - İş'in bildirilerini dağıtıyordu. Aynı işyerinde örgütlenme faaliyeti sürdüren bağımsız Tüm Maden-İş Sendikası'nın taraftarı bir grubun "silahlı gövde gösterisi" sırasında "kaza" ile vurularak öldü.
Emine Benlioğlu , Mustafasını kaybettikten sonra, fabrika önlerindeki grevlere, cezaevlerine yaptığı börekleri götürürken politikleşti. Artık o Netaş işçilerinin annesiydi. Sonra da Ümraniye'deki işçilerin... Bir yıl sonra okuma yazma kurslarına gitti, oğlu için şiirler yazdı, oğlunu vuranların yargılandığı mahkemeye müdahil oldu, yazılı ifadeler verdi, oğlu hakkında yazılan haberleri, ölüm ilanlarını okudu...
Resmiyle konuşuyor
Oğlunun verdiği mücadeleyi her zaman desteklediğini anlatan Emine Benlioğlu, "Ben hep oğlumun yanında oldum. 335 işçiyi işten atmışlardı. Oğlum da onların haklarını savunmak için gitti. Sabah sekizi çeyrek geçe evden yolcu ettim, dokuza çeyrek kala ölüm haberi geldi" diyor. Bir yıl sonra okuyup yazabilmek için çabalarken şiir defterine şunları yazmış:
"Sevgili yavrum, şu anda resminle konuşuyorum. Sana içimi dökmek, şiirler yazmak, seninle dertleşmek için o kadar zor ki yazmak. Ama onu da öğreneceğim, o zaman daha çok yazacağım yavrum, sen rahat uyu"
Emine Benlioğlu , şimdilerde biraz buruk. İlk yıllar oğlunun öldürüldüğü her 13 Mart'ta işçilerin evine ziyarete geldiğini ama sonra oğlunun da kendisinin de unutulduğunu söylüyor. Sendikacılığın kaderini de kendi kaderine benzetiyor:
"Eskiden sendikalarda birlik, beraberlik, kardeşlik vardı. Şimdi öyle sendika yok. Sendika başkanları hani 'Devletin malı deniz, yemeyen domuz' derler ya, işte öyle sendikanın, aidatların parasıyla lüks içinde yaşıyor" diyor.
Yıllar unutturuyor
Netaş işçilerinin ilk yıllar kendisine sahip çıktığını, Maden - İş üyesi işçilerin bir saatlik çalışma ücretlerinin toplanarak Mustafa Benlioğlu'nun kızına bir ev aldıklarını anlatıyor. İlk yıllar sokakta Netaş işçilerinin kendisine 'Emine Ana' diye seslendiklerini mutlulukla hatırlayan Emine Benlioğlu, her 13 Mart'ta oğlunun işçi arkadaşlarıyla birlikte Mustafa'nın sevdiği yemekleri yediklerini anlatıyor. DİSK Başkanı Kemal Türkler'in de öldürülene kadar yanlarında olduğunu söylüyor.
"O zamanlar 'Mustafalar ölmez' diyorlardı. Evde işçi kalabalığından iğne atsan yere düşmüyordu. Herkes unutuyor. Analar hariç..." diyor Emine Benlioğlu. Geçenlerde sendikaya gittiğini, kimsenin tanımadığını anlatıyor hüzünle. "Yüzümü elime aldım gittim. 'Netaş'tan kimse kalmadı' dediler. Püşman oldum" diyor.
Oğlunun katilinin 15 yıl yatıp çıktığını söyleyen Emine Benlioğlu, "Ben hiçbir zaman idam edilsin demedim. İdama karşı kampanyalar da ilk imzaları ben attım, ama ömür boyu orda kalmalıydı" diyor.
Efkarla bir Maltepe yakıyor, eski anneler günlerini hatırlayarak ve anlatıyor o günleri:
"Her anneler gününde bana karanfil alırdı. Parası olmazsa kırlardan papatya toplardı, ama sabah ben uyandığımda kahvaltımı mutlaka hazırlamış olurdu."