1990'daki ekonomik krizden sonra mesleğini bırakan Avcı, 12 Eylül döneminden kalan sendika yasaları ile taşeronlaşma, işçileri sigortasız, düşük ücretlerle çok çalıştırma ve sendikalı işçilerin sendikanın kararlarında söz sahibi olamamasının sendikal mücadelenin temel sorunlarını oluşturduğunu savunuyor.
"Okumuş adamlar, neden olaylara karışsınlar?"
"Sendika yönetiminden ayrılıp işyerinde çalışan bir sendika göremiyorsunuz" diyen Avcı'ya göre; sendika mücadelesinin yanında, işçilerin siyasal alanda da taleplerini dile getirmesi gerekiyor:
* 67'li yılarda Türkiye İşçi Partisi'ne (TİP) sempatim vardı. Mehmet Ali Aybar'ın geniş bir kesime seslenmesi beni etkiliyordu. Köyden gelmem nedeniyle kendimi hem ırgat hem işçi yerine koyuyordum. Gençlik hareketleri de bizi etkiliyordu; "Bunlar okuyan insanlar, neden olaylara karışsınlar, tepkilerinin bir nedeni olmalı" diye düşünüyordum.
* Çalıştığım Ülker fabrikasındaki Birleşik Gıda İşçileri Sendikası'na (Birleşik Gıda-İş) üyeydik ancak, sendika başkanı, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ajanı olduğu gerekçesiyle Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'ndan (DİSK) ihraç edildi. O dönemde işten çıkarlıma korkusuyla çok zor şartlarda çalışıyorduk. Öyle ki, bir kadın işçi öğlen paydosunda camdan baktı diye işten atılabiliyordu.
* 15 Haziran'da çevredeki fabrikalardan sokağa çıkmış işçiler, bizim fabrikaya da gelip, bizi dışarı çağırdılar. Oradaki kitle psikolojisi öyle bir haldeydi ki, fabrikanın çoğu işçisi bu şekilde yürüyüşe katıldı. İşyerindeki çalışma koşullarımızın zorluğunu; sendikamızın yevmiyeleri, işçilerle olan yakınlığına göre belirlemesi gibi sorunlarımızı dile getirmek istiyorduk. 15-16 Haziran olaylarından sonraki süreçte fabrikamızda sendikalaşmaya karar verdik ve yine DİSK'e bağlı olarak kendi sendikamızı kurduk.
"İşyerinde çalışan sendikacı yok"
* Bugüne geldiğimizde; 12 Eylül döneminden kalan sendika yasalarının, sendika barajının varlığı, taşeronlaşma, işçileri sigortasız, düşük ücretlerle çok çalıştırma ve bu ortamdaki sendikalara bağlı işçilerin, sendikanın kararlarında söz sahibi olamaması temel sorunlar olarak görülüyor. Sendika yönetiminden ayrılıp işyerinde çalışan bir sendikacı göremiyorsunuz.
* İş Yasası'ndaki düzenlemelerin de çalışma biçimlerini değiştirdiği sömürüyü arttırdığı ve yaydığı bir ortamda, başta sigortasız insanları sendikalaştırmak gerekiyor, konfeksiyonlarda atölyelerde çalışan insanların örgütlenmesi sonra bu örgütlü işyerlerinde sadece çalışma yaşamına yönelik değil, siyasal taleplere yönelik de tartışmaların yapılması gerekiyor.
* Sendikaların yukarıdan bir örgütlenme anlayışıyla değil, işçilerin taleplerin dile getirmesine yönelik bir düzenlemeyle çalışması önemli. Ancak yoksulluğa ve emek sermaye çelişkisine karşı toplumun bilinçlendirilmesi sadece sendikalara bağlanamaz. Daha geniş bir bakış açısıyla siyasal taleplerin dile getirilebileceği siyasi örgütlenmeler, işçileri sendikaya yönlendirecek unsurdur. (BB/NK)