Haberin İngilizcesi için tıklayın
"İşçi sınıfımız sendikalarını kendisi kurmuştur, temsilcilerini kendisi seçmiştir. Onlara güveni sonsuzdur. Onları hem denetliyecek, hem de yardımcı olacaktır. UZEL işçilerinin ve işçi sınıfımızın birlik ve beraberliğini hiçbir kuvvet bozamıyacaktır. Bu böyle biline..."[1]
Hasan Yıldırı Maden-İş Dergisi'nin 83. sayısında Uzel Ünite Temsilcisi imzasıyla yayımlanan yazısında böyle diyor.
Hasan Yıldırım, 1946 doğumlu.
İstanbul Edirnekapı'daki Uzel Fabrikası'nda işçi.
1 Mayıs 1977'de hayatını kaybettiğinde 31 yaşındaydı.
Otopsi raporuna göre ölüm nedeni ateşli silah, mermi yarasına bağlı; mide, karaciğer ve kalp hasarı sonucu iç kanama.
Ulaşmak
Hasan Yıldırım'ın ailesine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ayvalık İlçe Başkanlığı üzerinden ulaşmaya çalıştım. Kurumsal hesaplarından Hasan Yıldırım'la ilgili 1 Mayıs paylaşımlarını görmüştüm. Kendileri beni Hasan Yıldırım'ın kızı Ayşe Yıldırım'a yönlendirseler de, Ayşe Hanım babasını kaybettiğinde henüz 1 yaşında olduğu için onunla konuşamadım.
Otomobil-İş Sendikası Genel Başkanı Celal Özdoğan vasıtasıyla Hasan Yıldırım'ın Uzel Fabrikası'ndan arkadaşı, Otomobil-İş Topkapı Eski Şube Başkanı Rıza Durak'a ulaştım ve Hasan Yıldırım'ı ondan dinledim.
Arkadaşı Rıza Durak anlatıyor
Biz sabah 7 sularında Unkapanı Köprüsü'nün önünü kesmiştik. Görevliydik, DİSK'in kırmızı önlükleri vardı üstümüzde. Maden-İş Sendikası yazıyordu sırtımızda. Birer sopa da verdiler o gün herkese. Dışarıdan gelecek tehditlere karşı. El ele tutuştuğumuz insan zinciri kopmuştu çünkü, birbirimizi koruyamıyorduk o kalabalıkta.
Bu güvensizliğin nedenini de anlatmak gerekiyor. Türkiye'deki siyasi fraksiyonlar o dönem adeta hücum ettiler DİSK'e, en azından ben böyle okuyorum durumu. Bu koşullarda gittik 1 Mayıs 1977'ye. Bunun nedeni de Maden-İş Sendikası'nın, o fraksiyonlara göre Türkiye Komünist Partisi (TKP) ile olan ilişkisinin diğer sol siyasetlere göre farklı olmasıydı. TKP ile tek taraflı iş yapıldığını düşünüyorlardı ve bu yüzden kızgınlardı. Bu gerginlik 1 Mayıs'ta açığa çıktı. Halkın Yolu, Halkın Kurtuluşu ve Halkın Birliği ekipleri bize çok zarar verdi ne yazık ki. Bunların tarihe not düşülmesi gerekiyor.
Yanımızda vuruldu
O güne dönecek olursak biz akşam saat 7'de hâlâ Tarlabaşı'nı geçememiştik. 12 saat boyunca beklemiştik yani. Babam bu zaman diliminde üç kez yanıma geldi, "Rıza arkadaşlarını uyar, yukarısı tehlikeli" dedi. "Sular İdaresi'nin önünde silahlı insanlar gördüm, çok dikkat edin" diye de ekledi. Arkadaşları uyardım hemen. Ve biz daha meydana varmadan, Kemal Türkler'in konuşması esnasında bir el ateş edildi. Ateş edilince yanıma o zamanki Maden-İş Sendikası Topkapı Şube Başkanı Murat Tokmak ve Uzel'de temsilci Mehmet Ali Kılıç geldi. Ne yapacağımızı konuşurken birkaç el ateş sesi daha geldi ve bizi böylece resmen dağıttılar.
Kurşun göğsüne gelmişti
Hasan'a meydana yürürken Tarlabaşı yolu üzerindeki binaları anlatmıştık. Eski binaları, tarihlerini. O yol üzerinde bir lokanta vardı, Hasan'ı oraya soktuk yaralı olarak. Kurşun göğsüne gelmişti. Teskin etmeye çalıştık ama yarası çok ağırdı. Polis o esnada "Kırmızı yeleklileri çıkarın alandan" diye bağırıyordu. Biz de mecbur kendimizi koruma altına aldık.
Hasan'la çok vakit geçirmiştik. Üniversiteye devam ediyordu o. Fabrikada da kalite kontrol işi yapıyordu. Sınavlara giriyordu bir yandan. İstanbul Üniversitesi'ndeydi ama bölümünü hatırlamıyorum. Balıkesirliydi aslen. Çok iyi bir insandı ama ölüm genç yaşında geldi ona çattı.
Cenazesine gidemedik
Diğer iki Uzel işçisi Kahraman Alsancak ve Ziya Baki yanımızda değildi ama onlar da Maden-İş'te örgütlüydü.
Nejat Alpat bizim fabrikanın personel müdürüydü o zaman. Beni çağırdılar pazartesi günü. "Rıza sen iş kıyafetlerini giyme, Nejat Bey bekliyor" dediler. Saat sabah 8'di. "Sana para, araba ve bir de şoför vereceğiz, üç kaybımız var ve bu arkadaşlarımızın cenazeleri Vatan'daki morgda, gidin alın" dediler. Parayı sendika karşılar ama araç lazım olabilir dedim ve yola koyulduk. Koyulduk dediysem şoför ve ben. Tek başıma gitmek zorunda kaldım.
Gittiğimizde de zaten kalabalıktan yaklaşamadık bile morga. 15-20 bin kişi bekliyordu o gün morgun önünde. Bağırıyorlar, slogan atıyorlardı. Aileler, arkadaşlar, sendikalılar... Herkes birilerini bekliyordu. Vatan Caddesi aşağıya kadar doluydu.
Sendika temcilcileri ancak bir-iki gün sonra alabildiler cenazeyi.
Hasan'ın cenazesine gidemedik ama. Bırakmadılar bizi.
Ailesine maaş bağlansa da Hasan'ın ailesi istemedi bu parayı. Kırgınlardı. Üzgünlerdi. Hasan'ın cenazesine gidememek hâlâ içimde bir yaradır.
Bu metin Etkiniz AB Programı kapsamında Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir. Bu yayının içeriğinden yalnızca "İPS İletişim Vakfı" sorumludur ve hiçbir şekilde Avrupa Birliği'nin görüşlerini yansıtmamaktadır. |
TIKLAYIN - bianet'ten 1 Mayıs 77 Kayıplarının Yakınlarına Çağrı: Bizi Arayın
|
1 Mayıs 1977 Kayıplarını Yakınları Anlatıyor/Tuğçe Yılmaz
Sinema Emekçisi Rasim Elmas 41 Yaşında Taksim'de Öldü
İnşaat İşçisi Bayram Eyi 50 Yaşında Taksim'de
Öğretmen Bayram Çıtak 37 Yaşında Taksim'de Öldü
Liseli Jale Yeşilnil 17 Yaşında Taksim’de Öldü
Öğretmen Kenan Çatak 31 Yaşında Taksim'de Öldü
Öğretmen Ahmet Gözükara 33 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Hikmet Özkürkçü 39 yaşında Taksim’de öldü
Öğrenci-işçi Niyazi Darı 24 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Nazan Ünaldı 19 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Ömer Narman 31 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Ali Sidal 18 yaşında Taksim’de öldü
Hemşire Kıymet Kocamış 25 yaşında Taksim’de öldü
Tezgâhtar Kadir Balcı 35 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Hacer İpek Saman 24 yaşında Taksim'de öldü
İşçi Kahraman Alsancak 29 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hüseyin Kırkın 23 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Ercüment Gürkut 26 yaşında Taksim’de öldü
Polis Nazmi Arı 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mahmut Atilla Özbelen 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hasan Yıldırım 31 Yaşında Taksim’de Öldü
Seyyar Satıcı Hamdi Toka 35 yaşında Taksim’de öldü
Bekçi Mehmet Ali Genç 60 Yaşında Taksim’de Öldü
İşçi Ziya Baki 30 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mürtezim Oltulu 42 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Mustafa Elmas 33 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Sibel Açıkalın 18 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Diran Nigiz 34 yaşında Taksim’de öldü
1 Mayıs 1977 & Cezasızlık
Fehmi Işıklar: 1 Mayıs'77 12 Eylül için bir hazırlıktı
Kani Beko: “Katilleri bulamazsanız, şaibeyi ortadan kaldıramazsınız”
Süleyman Çelebi: "1 Mayıs 1977 Katliamı yapanların yanına kâr kaldı”
Emel Ataktürk: Haysiyet meselesi olarak hatırlamak ve cezasızlıkla mücadele
Nejla Kurul: Gerçekler neden ve kimlerce gizleniyor?
Tuğçe Yılmaz: 43 yıl önceki katliamın izini sürmek
Arzu Çerkezoğlu: Unutmamak, unutturmamak yaşamsal bir mücadele alanı
Tuğçe Yılmaz: Yargılanamayan 1 Mayıs 1977’nin mahkeme yılları