Fatma Şenden Zırhlı, "Sosyal Güvenlik ve Kadın" adıyla kitaplaşan yüksek lisans tezinden ve iş kanunundan örnekler verdiği atölye çalışmasında geçtiğimiz yıl yürürlüğü giren iş kanunu böyle özetliyor.
Kısa süreli sözleşme, esnek çalışma, aynı işletmenin işçilerinin yer değiştirmesi gibi sendikaların tepki gösterdiği bir çok maddeyi içeren iş kanunun yanı sıra atölyede, kadınların ev içinde ve çalışma yaşamında haklarının nasıl düzenleneceği konusunda yeni fikirler üzerinde duruldu.
Türkiye Sınıf Araştırmaları Merkezi'nin (TÜSAM) düzenlediği "Sınıf Çalışmaları Atölyeleri'nin dördüncüsünde "Kadınların Sosyal Güvenliği" tartışıldı.
Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji bölümü doktora öğrencisi Zırhlı'nın sunumunun ardından atölyeye katılan kadınların ağırlıkta olduğu 12 kişi, kadınların ev içi çalışması, sosyal hayata katılımı gibi konularda görüşlerini paylaştı.
Zırhlı, yedek emek gücü olarak görülen, ev içindeki üretimi yok sayılan, her zaman ilk işten çıkarılan olan kadının sosyal güvenlik açısından da durumunun "parlak" olmadığını savunuyor ve sosyal güvenliğe kadınlar açısından bakmanın zorunlu olduğunu vurguluyor.
İş kanunu kazanılan hakları geri alıyor
Zırhlı, Türkiye'yi de etkisine alan neo-liberal politikaların sosyal güvenliğe etkisinin en fazla kadınların çalışma yaşamına etki ettiğini söylüyor:
* İş kanunu 'eşit işe eşit ücret' maddesini, emek hareketinin yüz yıllık kazanımını "yeni bir hak" gibi yasaya soktu. Ancak yasadaki kısmi süreli çalışma, izinlerin ve işyeri tanımının değişmesi, gece çalışma gibi düzenlemelere baktığımızda tüm çalışanların bu durumda bile yeterli olmayan haklarının da geri alındığını görüyoruz.
* Sosyal güvenlik kavramını 'Her bireyin yaşamını insan onuruna yaraşır bir şekilde sürdürebilmesi ve kişiliğini sürdürebilmesi için gerekli güvencelere sahip olması' olarak tanımlayabiliriz.
* İnsan hakları evrensel beyannamesinde de yer alan sosyal güvenlik hakkı günümüzde, özelleştirme, ekonomik yaşamda kuralsızlaştırma, sendikasızlaştırma, sosyal yardımların kısıtlanması ve kaldırılmasıyla vahşi kapitalizm çağına geri dönüşü temsil ediyor.
* Yeni iş yasasına bakarsak, örneğin doğum izinleri uzatılıyor ancak kadın bu sürede çalışmak isterse işe başlayabiliyor. Yoğun işsizlik ve sosyal güvenlik hakların kısıldığı bir dönemde bu kadını istemese de iznini kısa tutup çalışmaya itiyor.
* Cinsiyete yönelik ayrımcılığın önlenmesi ya da cinsel tacizde işçinin sözleşmeyi feshi gibi olumlu yanların ise, kadınların bu maddeleri uygulayabilmesi için başta sendikacıların yapacakları çalışmalar önemli.
Zırhlı'nın Minerva Yayınları'ndan çıkan "Sosyal Güvenlik ve Kadın" başlıklı çalışması, bu alanda Türkiye'de yapılan sınırlı sayıdaki çalışmalardan biri. Kitap, ev işleri, duygusal emek, ev eksenli üretim ve kayıt dışı çalışma da göz önüne alındığında konunun hangi yönlere genişleyebileceği konusunda fikir veriyor. Kitapta, dünyadaki çalışan kadınların sosyal güvenliği üzerine liberaller ve Marksistler başta olmak üzere ücretli emek ve sosyal güvenlik üzerine teorik çalışmaların ve uygulamaları değiniliyor. (ÖG/BB)