Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Ziya Yılmaz, Sosyal-İş Sendikası Genel Başkanı Özcan Kesgeç ve Oleyis Sendikası Genel Başkanı Enver Öktem imzasıyla yayımlanan açıklamada, "İş Güvencesi Yasası çıkmış gibi yapılmıştır" denildi.
"Meclis sermayenin isteklerini gerçekleştirme çabası içine girdi. Milyonlarca işçinin umutlu bekleyişi, hayal kırıklığı ve endişeye dönüştü" denilen açıklamada, sendika başkanları, konfederasyon başkanlarına da tepki gösterdi:
"Meclisi sıkıntıdan kurtardık" söylemi, çıkmış gibi yapılan yasa üzerinden siyasal partilerin umut tacirliği yapmasına destek vermek anlamına gelmektedir. Bu anlamda, seçim kararı ve AB yasaları nedeniyle ele geçirilen fırsatın iyi değerlendirildiğini söylemek mümkün değildir."
İş yasasındaki değişiklikler gerçekleşmediğinde...
Açıklamada şu noktalara dikkat çekildi:
* Avrupa Birliği (AB) uyum yasaları çerçevesinde yer alan İş Güvencesi yasa tasarısıyla ilgili gelişmeler düşündürücü. Parlamento ve siyasal partiler, işçi ve emekçi kesimine şirin görünebilmek için bir taraftan tasarıyı desteklediklerini ve yasayı çıkaracaklarını vurgulayan konuşmalar yaparken diğer taraftan iş güvencesi yasasını ertelediler.
* Yasa çıkmış gibi yapıldı. Başbakan Bülent Ecevit, iş yasası değişiklikleri yapıldıktan sonra iş güvencesi yasasının eş zamanlı olarak yürürlüğe gireceğini açıkladı, yeni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı sayın Arseven de, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) yaptığı konuşmada bu noktayı çok net bir biçimde ortaya koydu. İş yasasındaki değişiklikler gerçekleşmediğinde, iş güvencesi yasasının yürürlüğünü erteleme çabaları yoğunluk kazanacak.
Esnekleştirme, kuralsız çalışma, kazanılmış haklar...
* Sermaye, iş güvencesinin iş yasası değişiklikleriyle birlikte ele alınmasını istedi. Hazırlanan iş yasası değişiklikleriyle birlikte iş güvencesinin hiçbir anlamı kalmıyor. Çünkü iş yasasında yapılması planlanan değişiklikler; çalışma yaşamını tümüyle esnekleştirmeye, kuralsız çalışmayı hakim kılmaya, taşeronlaşmanın asıl işin kendisi haline getirilmesine ve hepsinden önemlisi işçilerin başta kıdem tazminatı olmak üzere kazanılmış haklarını ortadan kaldırmaya yönelik.
* Sermaye, yürürlüğün geciktirilmesini istedi. Böylece 1475 sayılı yasada kendi çıkarları doğrultusunda değişiklik yapılması için gerekli ortamı oluşturmayı planlıyor.
Konfederasyon başkanlarının tutumu
* Bütün bu gerçekler apaçık ortada iken, Konfederasyon Başkanlarının açıklamaları üzücü ve düşündürücü. "Meclisi sıkıntıdan kurtardık" sözleri, çıkmış gibi yapılan yasa üzerinden siyasal partilerin umut tacirliği yapmasına destek vermek anlamına geliyor. Bu anlamda, seçim kararı ve AB yasaları nedeniyle ele geçirilen fırsatın iyi değerlendirildiğini söylemek mümkün değil.
* Yürürlüğün 15 Mart'a atılması, milyonlarca işçinin son yıllardaki en önemli talebi olan iş güvencesi meclisten geçmesine rağmen işyerlerinde hayal kırıklığı yaşanmasına; umutlu bekleyişlerin yerini gelecek endişesine bırakmasına neden oluyor.
İşçi sınıfının yanıtı sandıkta
* İş yasasındaki değişiklikleri 12 Eylül yasalarının değiştirilmesi olarak sunmak, bu değişiklikleri "demokratik ve çağdaş" değişiklikler olarak göstermek mümkün değil, çünkü, 1475 sayılı yasanın kökeni 1967'de çıkarılmış olan 931 sayılı İş Yasasıdır ve 12 Eylül'le uzaktan yakına ilişkisi yoktur.
* Parlamentodaki siyasi partiler, işçi sınıfının kağıt üzerinde kalan hiçbir düzenlemeyle kandırılamayacağını seçimlerde açık bir biçimde görecek. İşçilerin boş sözlere, boş yasalara karnı tok. Somut bir düzenleme getirmeyenler cevabını sandıkta alacaktır.(BB/NK)