* Fotoğraflar: bianet Arşiv, Eğitim Sen Ankara 5 No'lu Üniversiteler Şubesi.
11 Ocak 2016'da "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildiriyi imzalayan 2000'i aşkın akademisyenin yüzlercesi ihraç edildi.
İhraç edilen akademisyenlerin göreve iadeleri ile ilgili şu ana dek dört ayrı idare mahkemesinde görülen 108 davada Olağanüstü Hâl (OHAL) Komisyonu kararına yapılan itirazlar reddedildi.
Ankara 21. İdare Mahkemesi ise 25 akademisyenin itirazını yerinde bularak göreve iadelerine kararı verdi.
Henüz kararını açıklamayan mahkemeler olsa da 10 ve 13 Mart tarihlerinde akademisyenler Zerrin Kurtoğlu, Funda Şenol Cantek, Tezcan Durna, Nail Dertli, Nermin Biter ve Can Irmak Özinanır'ın davalarında ihlal kararı çıktı.
Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden 7 Şubat 2017'de 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen Prof. Dr. Zerrin Kurtoğlu, 10 Mart'ta Ankara 21. İdare Mahkemesi kararı ile görevine iade edildi.
bianet'te konuşan Zerrin Kurtoğlu, hukuki kararların tamamen tesadüf eseri verildiğini ve yine bir tesadüf sonucu davası 21. İdare Mahkemesi'nde görülen Barış Akademisyenleri'nin görevlerine iade edildiğini söyledi.
Yılmadık, sinmedik
Kurtoğlu, karara ilişkin açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Yılmadık, sinmedik. Dayanışarak büyüdük, çoğaldık ve güçlendik. Özneler olarak direnmeye ve hak temelli düşünmeye, araştırmaya devam ettik TİHV Akademi'de. Şimdi de içeride mücadeleye devam edeceğiz, çünkü üniversitelerin durumu herkesin malumu.
"Göreve iade edilmeleri yönünde karar çıkan; ancak Dinçer (Demirkent) gibi görevlerine iade edilmeyen arkadaşlarımızla başımıza aynı gelebilir elbette. Mevcut rektörlerin neredeyse tamamı, iktidarı nasıl memnun edeyim derdinde. Ama 30 gün süreleri var ve bu 30 gün içinde bizi görevimize başlatmak zorundalar. Başlatmazlarsa ben de elbette diğer arkadaşlarımla aynı yolu izleyeceğim.
"Emekli olduğum için göreve başlayamayacağımı düşünüyordum ben; ancak bu zorunlu bir emeklilik olduğu için dönebiliyormuşum. Çünkü diğer türlü şunu düşünüyordum: Nereye iade edildim ben şimdi?
Hakikat
"Tüm bu kararlara rağmen hukuksuzluklar devam ediyor tabii, çünkü kararlar hukuksal olarak değil siyaseten veriliyor. Biz bu hukuksuzluğa alışmayı reddeden insanlarız sadece. 21. Mahkeme özelinde ise şöyle düşünüyorum: Bu mahkemede hâlâ hukuka değer veren hukukçulardan oluşan bir hakimler kurulu var. Çünkü her davaya iade kararı verdiler ve hep matbu bir metinle yaptılar bunu. Dolayısıyla siyasal iklim değişirse, diğer mahkemeler de bir an önce hukuka geri dönmek isteyebilirler.
"Ancak bütün kurumlar öyle bir çöküş yaşıyorlar ki, bu sindirilmişlikten vazgeçmeleri için bayağı bir zaman ve cesaret gerekecek. Son olarak şunu söylemek istiyorum, iktidarın gölgesi hakikatin üstüne düştüğünde hakikat yok olur. Biz hakikati dile getirdiğimiz için ihraç edilmiştik. Bizi hep irtibat ve iltisakla suçladılar. O zaman söyledik, şimdi yine söylüyoruz irtibatlı ve iltisaklı olduğumuz yalnızca hakikat ve insan haklarıdır."
Kararları uygulamaları gerekiyor
İhraç edilen akademisyenler hakkında mahkemeler göreve iade kararı verse de bazı üniversitelerin yönetimleri bu kararları uygulamaya ayak diredi. Ankara Üniversitesi (AÜ) yönetimi, bunlardan biri.
AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden yine 7 Şubat'ta ihraç edilen Dinçer Demirkent'in göreve iadesine ilişkin Ankara 21. İdare Mahkemesi'nin kararı, 30 günlük yasal süre geçmesine karşın AÜ Rektörlüğü'nce uygulanmadı.
Demirkent'in 2 Şubat 2023'te göreve iade için yaptığı başvuruya yanıt da verilmedi.
Demirkent, 9 Mart'ta üniversite yönetimi hakkında suç duyurusunda bulundu, dün (13 Mart) ise üniversite yönetimi, Demirkent'e göreve dönebileceğini iletti.
Kararı bianet'e yorumlayan Demirkent "Üniversitelerimizde yönetimlerde bulunan karar alıcıların hukuka uygun davranması, mahkeme kararlarını uygulaması gerekiyor. Ve artık açık bir gerçek olan, altı yıldır bizlere çektirdikleri eziyete bir son vermek için de bu kararları uygulamaları gerekiyor," dedi.
Sevinç
"'Bu Suça Ortak Olmayacağız' başlıklı bildiriyi imzaladıkları için ihraç edilen hocalarımızın görevlerine dönmeye başlamalarının sevincini yaşıyoruz. Geç kalmış adaletin adalet olmayacağını bilmemize, hâlâ mahkemelerden ret kararlarının geldiğini görmemize rağmen bu sevinci yaşıyoruz. "Anayasa Mahkemesi'nin 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' bildirisini 'düşünce ve ifade özgürlüğü' kapsamında değerlendiren kararı ve imzacı akademisyenler hakkında açılan ceza davalarında verilen 'beraat kararları' ortadayken, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun 'kurum kanaati' gibi hukuken hiçbir geçerliliği olmayan gerekçelerle verdiği ret kararlarının ardında siyasi iktidara sadakat ve itaat olduğunu çok iyi biliyoruz. "Bugün de üniversite yönetimlerinin yargı kararlarını uygulamakta işi nasıl ağırdan aldıklarına tanıklık ediyoruz. Halbuki, Anayasa Mahkemesi'nin 2022 yılında verdiği kararla 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' bildirisine imza atmanın bir disiplin cezasına dahi konu olamayacağı hükme bağlanmıştır. Buna rağmen Ankara Üniversitesi yönetimi Ankara 21. İdare Mahkemesi'nin iptal kararlarını Bölge İdare Mahkemesi'ne taşımakta ya da yargı kararlarını 'ivedilikle' uygulamamakta bir sakınca görmemiştir. Keyfi ve hukuksuz uygulamalar"Yıllardır ellerinden alınan her hak için büyük uğraşlar vermek zorunda bırakılan hocalarımız, bugün de yargı kararlarının üniversite yönetimleri tarafından uygulanması için aynı çabayı sergilemeye zorlanıyor. "Mülkiyeliler Birliği eski Genel Başkanı Dinçer Demirkent'in 30 gün içerisinde göreve başlatılmaması, ilk defa atanacakmış gibi hakkında arşiv soruşturması yapılacağının kendisine iletilmesi bunun en açık örneğidir. Evet, kendisi dün itibariyle (13.03.2023) göreve başlama yazısını tebellüğ etmiştir. Ancak bunun üniversite yönetimi hakkında suç duyurusunda bulunmasından sonra apar topar yapılması keyfi ve hukuksuz uygulamaların boyutlarını gözler önüne sermiştir. "Mülkiyeliler Birliği ve Eğitim Sen Ankara Üniversiteler Şubesi olarak çağrımız haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen tüm hocalarımızın görevlerine iade edilmeleridir. Hukuk önünde hesap soracağız"Unutulmamalıdır ki bizler, Türkiye'nin en köklü kurumlarına, fakültelerine, bilime ve akademik özgürlüğe ağır darbeler indiren, eleştirel aklı tasfiye etmeyi hedefleyen bu hukuksuzluğun son bulması için tüm gücümüzle mücadele etmeyi sürdüreceğiz. "Görevine iade edilen her bir hocamızı, büyük bir sevinç ve coşkuyla kürsülerine uğurlayacağız. "Biliyoruz, zamanı geri alamayacak ve açılan yaralarımızın izini silemeyeceğiz. Ancak, ilk gün söylediğimizi bugün de tekrarlıyor ve sözümüzün arkasında duruyoruz! Çiçekleri koparanlara baharın geldiğini, tomurcukların çiçek açtığını ve umudun filizlendiğini hep birlikte müjdeleyeceğiz! Hocalarımıza yaşatılan bu hukuksuzluğun ve onların yaşamlarını alt üst eden bu zulmün faillerinden tek tek hukuk önünde hesap soracağız." |
(TY)