Sosyal paylaşım sitelerinin çoğalması, ırkçılıkla mücadelede bütünüyle yeni bir mecra yarattı. Neo-Nazi, kadınlardan nefret eden ve homofobik grupların tümünü, yeni bir nesli nefretle angaje etmek ve beyin yıkamak için sosyal medyaya geniş ulaşımdan, kolay erişimden ve sosyal medyadaki nispibelirsizlikten faydalanmaktadır.
Nefret gruplarının daha önceki oluşumları mesajlarını şahsen yaymaya mecbur kalmışken, sosyal paylaşım sitelerinin ortaya çıkışı milyonlarca potansiyel sempatizana adeta serbest erişim sağlamaktadır. İdeolojilerini yaymayı amaçlamaktadırlar ve ırkçılığın, anti-Semitizmin, homofobiliğin ve grup odaklı nefretin hedeflenen online postalar, videolar ve tartışmalar yoluyla “normal” görülmesini sağlamayı istemektedirler.
Almanya’da belli başlı nefret söylemi kanunen yasak.(1) Ancak kanuni yasaklara rağmen yasadışı olmayan nefret söylemi oldukça geniş bir alanı kapsamaktadır. Birçok sosyal paylaşım sitesi (örneğin, Facebook, Google/Youtube, wer-kennt-wen.de), nefret söylemini sitelerinde yasaklarken yasal koşullardan fazlaca uzaklaşan katı kullanıcı politikaları oluşturdu.
Ancak birçok nefret grubu nefret dolu mesajlarını açığa vurmak için kod isim ve sembolleri kullanmaya yöneldi (örneğin, Heil Hitler yerine 88, bir ırkçının 168 insanı öldürdüğü Oklahoma bombalama eylemi için alfabenin sekizinci harfi veya 168:1 gibi). Bundan dolayı, nefret söylemini tespit etmek ağ yöneticileri için çoğu kez zor. Kullanıcıların çokluğu sorunu büyütmektedir. Örneğin, Facebook’un bir milyarın üstünde kullanıcıya sahip olması her bir ve her postayı sanal olarak gözlemlemeyi imkânsız hale getirmektedir.
Ne yazık ki, Neo-Naziler politik olarak kurnazlar. Açıkça ırkçı propaganda yapmanın sadece dar bir kesime hitap edeceğini biliyorlar. Nefret söylemlerini çocuk istismarından küresel ısınmaya kadar uzanan toplumsal sorunların protestosu yoluyla aslında çoğu kez gizliyorlar.
Neo-Naziler ölüm cezalarının genişletilmesini, genellikle çocuk istismarcıları için ölüm cezasını savunarak istiyorlar. Çevre (örneğin küresel ısınma) ve etik (örneğin vejetaryenlik), “vatanı” koruma veya kurtarma kisvesi altında ırkçı ideolojiyle iç içe geçmektedir. Aynı ölçüde popüler bir Neo-Nazi mevzusu, Almanya’daki yabancıların ve özellikle Müslümanların doğrudan bir sonucu olarak sunulan “Hristiyanlığın ölümü”dür. Neo-Naziler sık sık sosyal, ekonomik ve politik güvensizlikler üzerine oynayarak Müslümanların Almanya’ya egemen olmayı planladıklarını iddia etmektedirler.
Sosyal paylaşım sitelerindeki ırkçılık hem karmaşık hem de sürekli değişiyor, dolayısıyla değişken etkin bir tepkiyi gerektiriyor. Bundan dolayı, Amadeu Antonio Vakfı 2010 yılında “no-nazi.net – for Social networks without Nazis” inisiyatifini oluşturdu. No-nazi.net; kamuoyu yoklamalarını, interaktif tartışmaları, videoları ve oyunları kullanarak demokratik ilkelerin değeri ve aşırılıkçılığın ve ırkçılığın tehlikeleri hakkında Alman gençliğini eğitmeyi amaçlayan bir sosyal paylaşım sitesidir.
13-18 yaş arasındaki gençlere önem verildi. Çünkü Onliner-Atlas tarafından 2013 yılında yapılan araştırma, bu yaş grubunun yüzde 97,5’unun her gün online olduğunu ve zamanlarının en az yüzde 70’ni sosyal paylaşım sitelerinde online olarak geçirdiklerini gösterdi.
No-nazi.net, geçen üç yıl içinde grup odaklı nefret, medya okuryazarlığı, internette güvenlik konularını (örneğin kişisel verilerin korunması) gündeme getirmeye yönelik stratejiler geliştirdi. Buna ek olarak no-nazi.net, İnternette ırkçılığı tespit etmenin ve İnternette ırkçılığa tepki göstermenin yollarını kullanıcılara öğretmeye çalışmakta ve kanunen yasak veya tehlikeli aktivitelerin nasıl bildirileceği hakkında bilgi sağlamaktadır.
Bu yaklaşımın ana fikri, İnternette ırkçılığı görmezden gelmenin sonuç getirmediğidir. Irkçı gönderilere yönelik güçlü doğrudan bir tepki, Web 2.0’da nefretin yeri olmadığına ilişkin açık bir mesaj göndermektir. Güçlü bir tepki ırkçılığa karşı çıkmak için diğer kullanıcıları güçlendirmekte ve ırkçılık mağdurlarına toplumsal destek duygusu da vermektedir (örneğin, bu tip bir eyleme muhalefetlerinde yalnız değiller).
No-nazi.net, ırkçılığa karşı çıkmanın tehlikelerine karşı duyarlı olup, kullanıcıların kendilerini gönderileriyle tehlikeye sokmamasını garanti etmek için kullanıcılarla birlikte çalışmaktadır. Son olarak, no-nazi.net ırkçılığa karşı çıkmanın ve hoşgörüyü ve demokratik değerleri desteklemenin “uygun” olduğu bir alan oluşturarak kullanıcılara ırkçılık hakkındaki deneyimlerini, düşüncelerini ve duygularını paylaşmak için güvenli bir alan sağlamaktadır. İnternetteki ırkçılık mağdurlarına yönelik uygun kaynaklara ilişkin bilgi de sağlamaktadır.
Yukarıda gösterildiği gibi, sosyal paylaşım sitelerindeki ırkçılık oldukça büyük bir problem ve kuvvetle muhtemel gelecek yıllarda daha büyük bir problem haline bile gelecek. Bundan dolayı, no-nazi.net bugünlerde çalışmasını sürdürmek için ek fon ve diğer ülkelerde benzer web siteleri açmaya yardım etmek için partner arayışında.
(1) Almanya’da nefrete teşvik, hapis cezasını gerektiren bir suç. Nefret söylemi, halkın belirli kesimlerine karşı (örneğin etnik gruplar, ırksal gruplar vs.) nefreti alenen teşvik eden, böyle bir grubu aşağılayan veya bunlara karşı şiddet veya keyfi önlemler alınması için çağrıda bulunan söylemi de kapsar. (NV)
Irkçılığa Karşı Avrupa Ağı’nın elektronik bülteninde (European Network Against Racism-ENAR) yayınlanan makale, Anna Gross’un 26.02.2014 tarihli izni ile Türkçe’ye çevrilmiştir.
Çeviren: Dr. Didem Öazalpat, Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.