Bilgi Üniversitesi'nin kültürel etkinlikleri kapsamında “Liberal Ütopya Çağında Şiddet” başlığı altında konuşma yapan Slavoj Žižek, espirileri ve konuşma boyunca verdiği renkli örnekle dinleyenlerle "tam" olarak iletişim kurmayı başardı.
Felsefe, politika, psikanaliz konularında kabul edilmiş kavramlarla sürekli oynayan ve okurlarının sürekli ufkunu açan Slovak asıllı akademisyen Slavoj Žižek, Santralİstanbul'da 5 Kasım Pazartesi günü yaptığı konuşmada dinleyenlerle "sembolik şiddeti" en aza indirerek iletişim kurma yoluna gitti. Akademik panel ve konferansların en büyük sorunlarından biri olan akademisyenle dinleyici arasındaki bilgi birikimi farkından ileri gelen sembolik şiddet, Zizek'in kendi konumuyla sürekli dalga geçmesiyle en aza indirgendi.
Konulmuş yasakların günümüz liberal çağındada, liberalizme karşı işleyen şeyler olmadığını tam tersine liberalizmin bu yasaklar üzerinden yürüdüğüne konuşması boyunca bir kaç kere değinen Zizek, yasak bölgelere girmemek için oluşturduğumuz gündelik “alışkanlıklara” yabancılaşma sağladı.
“Liberal ütopyadaki özgürlük jargonu bir yanılsama"
Liberal ütopyanın, insan doğasının egoist olması kabulü üstünden kendini kuran, karamsar bir ütopya olduğunu belirten Žižek liberalizmin aslında bir ütopya olmadığını sadece insanlara “kötünün iyisini” kabul ettirme yöntemi olduğunu söyledi.
Liberalizmde sürekli bir özgürlükler alanından bahsedildiğini fakat bu özgürlükler alanının bir balondan ibaret olduğunu, çünkü o özgürlüklerin ancak pratiğe dökülmediği sürece varlıklarının mümkün olduğunu söyledi. Çin'de bir işçinin yıl içinde 40 gün izin yapma hakkı olduğunu fakat 40 günün hepsini kullanmanın dolaylı ve saklı mekanizmalarla engellendiğini, bunun işverenin de işçinin de bildiği gizli bir antlaşma gibi olduğunu söyledi.
Liberal ütopyanın Bakhtin'in bahsettiği “karnaval” fikrine dayandığını ve bunun bir yanılsama olduğunu belirten Zizek, işçinin patron, kölenin sahip olabildiği ve rollerin değişebildiği karnaval fikrinin liberalizmdeki “mobilizasyon ve herşeyin aslında mümkün olması” yanılsamasına katkıda bulunduğuna dikkat çekti.
Liberal ütopyanın dayandığı diğer bir kavramın da hediye ekonomisi (gift economy) olduğunu belirten Zizek, liberalizmin bu kavramın da içini boşalttığı ve bütün gizeminin içinden çekip aldığını belirtti.
"Normalde biri size hediye verdiği zaman, bu bir iletişim mekanizmasıdır, ve siz de bir süre sonra ona başka bir hediye vererek, ona teşekkürlerinizi sunarsınız. Cömertliğin bir göstergesi olan hediye kavramı, serbest piyasa ekonomisiyle birlikte sadece 'al-ver' sürecine dönüşüyor. Bu da serbest piyasa ekonomisi içindeki insanların birbiriyle tam olarak iletişim ve bağ kurmasını engelliyor. Çünkü hediye kavramı cömertlik ve verme isteğinden çıkıp, çok daha mobilize, hızlı ve düşünmeden yaptığımız bir eyleme dönüşüyor."
"Ötekine sataşmak kötü değil"
Son zamanlarda bütün ayrımcılık sorunlarının temel nedeni olarak görülen “hoşgörü eksikliğinin” yaklaşımının aslında ayrımcılığın aşılamamasının en baş nedenlerinden biri olduğunu belirten Zizek, hoşgörünün ayrımcılığı normalleştirdiğini söyledi.
Sanki “öteki” hakkında yapılacak ve denilecek başka hiç bir şey yok , o yüzden “elimizde tek kalan ona tolerans göstermek” anlayışının ayrımcılğa bir çözüm olamayacağını belirten Zizek, ayrıca oluşabilecek diğer iletişi kanallarına dikkat çekti.
“Öteki” hakkında yapılan acımasız espirilerin, ya da ötekine sataşmanın aslında kötü olmadığını, bunun iletişim kurmak için bir yol olduğunu belirten Zizek, kendi askerlik deneyiminden örnek verdi. Askerliği süresince çok yakın arkadaş olduğu bir adamla iletişiminin, aslında bir küfretme süreciyle başladığını, ve küfretmenin de bir iletişim yolu olabileceğini savundu. Etnik, cinsel ve ırk ayrımların ciddileşmesiyle, karşı tarafa sataşmanın ve onun hakkında espiri yapma sürecinin de duraksadığını belirtti.
Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü'nde yarın (6 Kasım Salı) “Kapitalizmden Çıkış Yolu Var mı?” başlığı altında bir konuşacak Zizek, yarın da onu dinleyenlerle kurduğu iletişimi aynı şekilde sürdürür umarız... (NY/NZ)