Haberlerde işsiz ve amaçsız gençlerin milliyetçi ya da herhangi başka bir ideolojiye kapılarak bu tür suçlara itildiği konusunda yayınlar yapıldı.
Gazeteci Ragıp Duran ve ekonomist Gaye Yılmaz, Dink'in ölümünün ardından medyada yer alan yorum ve tespitleri bianet'e değerlendirdi.
Duran: Medya işin tayin edici yanı olan siyasi boyutu açmalı
Ragıp Duran: "Olayı sadece sosyoekonomik koşullarla açıklamaya çalışmak cinayeti apolitize eder. Zaten İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah da 'cinayetin siyasi ya da örgütsel bağlantısı yok, zanlı milliyetçi duygularla hareket etmiş' derken aynı amaca hizmet etmeye çalıştı.
Sosyoekonomik koşullar gerekçeler başat olsa bile o zaman şu soruyu sormak gerek: Bu koşullar neden her seferinde solcuları, demokratları, hedef alıyor? Salı akşamı televizyon kanalları olayı olduğu gibi vermeye çalışırken gerçeğe daha yakın bir manzara sundu.
Çarşamba sabahki gazetelerin çoğunda ise hala milliyetçi-devletçi refleksler ön plana çıkıyor. Oysa ki medya işin tayin edici yanı olan siyasi boyutu açmalı, deşmeli idi. Ayrıca da soruşturmanın derinleştirilmesi için bilgi-haber temelinde katkıda bulunmalı."
Yılmaz: Yoksullukla cinayet arasından doğrudan ilişki kurulamaz
Gaye Yılmaz: "Aslında söylenen olgu, yani yoksulluk ve işsizlik Türkiye'nin bir gerçekliği; yeni bir şey değil. Yoksulluk ve bu cinayet arasında doğrudan bir ilişki kurulamayacağını düşünüyorum.
Milliyetçi dalga sadece Türkiye'de değil, erken kapitalistleşen ülkelerde ve büyük Avrupa ülkelerinde de ciddi biçimde artıyor. Ama Türkiye'deki gibi yargısız infazlar, linç girişimlerine oralarda rastlanmıyor.
Sermayenin dünya ölçeğinde yayılması, küreselleşme denen olgu, milliyetçi eğilimleri besliyor. Ancak, Türkiye'de meydana gelen olaylar karşısında alınan bu pozisyonlarda farklı bir kaygının söz konusu olduğunu düşünüyorum.
Bu artık neredeyse bir medya kampanyası haline geldi. Bunun, olayın gerçek kökenini gizleme kaygısı ile böyle yapıldığını düşünüyorum. Böylece ana hedef, asıl tehlike görünmez hale getiriliyor.
Yoksulluk gibi, suç odaklarını toplumun gözünde suçlu değil de mağdur hale getiren soyut bir suçlu bulunacak ve gerçek suçlular, aşırı milliyetçi saldırganlıkların tümü aklanmış olacak.
Gerçek suçluların katliamı gerçekleştirenler değil, onları azmettiren, çoğu zaman devletin içinde yuvalanmış milliyetçi grup ve yapılar, olduğunu düşünüyorum. Zaten işlenen cinayetlerin faillerinin yıllarca bulunamaması, bulunanların da 'yanlışlıkla' salıverilmesi veya örgütlü suç değil diyerek çok hafif cezalara çarptırılması da bu grupların devlet içersindeki konumunun ne denli güçlü olduğunu ortaya koyuyor.
Hrant Dink'in cinayetinin hemen ardından da benzer savunmalar yapıldığını ve 'organize değil bireysel suç' teşhisinin hemen konuverdiğini hep birlikte gördük.
Gazeteler ne dedi
Bugün, cinayeti yoksulluğa ve ülkenin sosyoekonomik koşullarına bağlayan ve Hrant Dink'i milli bir figür haline getirmeye çalışan kimi gazete manşetleri şöyle:
Sabah
Türkiye İşsiz güçsüz gençler ülkesi
Gazeteci Hrant Dink'i öldürdüğünü itiraf eden 17 yaşındaki bir gencin eylemiyle sarsılan Türkiye, OECD'den uyarı aldı. OECD, dün yayınlanan "Üye Ülkelerde Kadınlar ve Erkekler" raporunda Türkiye'ye "15-19 yaş arası işsiz güçsüz ve okumayan nüfusunuz rekor kırdı" uyarısında bulundu.
Yeni Şafak
O vatanını sevdi vatanı onu sevdi
Evet gözümz var toprağında bu vatanın. Ama koparıp götürmek için değil en dibine gömülmek için diyordu. Ve dün eşi Rakel Dink'in dediği gibi 'sevdiklerinden ayrılmak pahasına ülkesinden ayrılmayarak' o ölesiye sevdiği toprağına büyük bir sevgi seliyle uğurladı.
Zaman
Herkesten ayrıldın, ülkenden ayrılmadın
Dink için Agos Gazetesi'nin önünde yapılan törende eşi Rakel, duygulu bir konuşma yaptı. "Bugün acılı ve onurlu bir eş olarak buradayım" diyen Rakel Dink, çocukları Ararat, Delal ce Sera'nın yardımıyla ayakta durdu.
Tercüman
Ülkeyi bölüp parçalamak isteyenler Dink'in cenazesini bile âlet ettiler. Törene katılan bazı gruplar "Hepimiz Ermeni'yiz", "Hepimiz Kürt'üz" pankartları açarak hainliklerini bir kez daha gösterdiler.(NZ/KÖ)