Urfa Eyyübiye’de Suriyelilere yönelik ırkçı saldırıların artması sonrası Suriyeliler, kamusal alana dâhil olmayıp kendisini korumaya çalışıyor.
Peki, adı Suriyeliler ve ırkçı saldırılarla gündeme gelen Urfalılar yaşananlardan nasıl etkileniyor?
Urfa’nın Bahçelievler, Topçu Meydanı, Balıklı Göl, Eyyubiye gibi merkez noktalarında konuştuğumuz yerel halk arasında iki görüş öne çıkıyor.
Bazı Urfalılar, kesinlikle, Suriyelilerle yaşamak istemediklerini, onların biran önce kendi ülkesine dönmesi gerektiğini iddia ediyor:
“Bizim burada yaşam şartlarımız zaten çok zor. Neden onlarla beraber yaşayalım?” diye soran bu kesim, eğer Suriyeliler kendi ülkelerine gidemeyecekse, Urfa’ya uzak bir noktada kurulan toplama merkezine gönderilmelerinden yana.
"Kalacaklarsa bizim kültürümüze uysunlar"
Bu görüşün tam tersi olarak, “Suriyeliler buraya geldi. Artık buradan gitmezler, gitmesinler” diyen bir kesim de var. Bu kesimin de bir şartı var:
“Eğer kalacaklarsa, kalmaya devam edeceklerse, bize uymaları. Burada ev sahibi olan biziz, onlar bizim kültürümüze alışmalı, anlamaya çalışmalı”
"Ticaret yaparken şimdi kötü mü?"
Ağabeyi ile birlikte bir beyaz eşya mahallesinde çalışan Ayşe T. Suriyeliler geldikten sonra emeğinin ucuzladığı görüşünde:
“Ben günde 8 saat çalışıyorum 120 tl alıyorsam Suriyeli 10 saat çalışıyor 90 lira alıyor. Neden? Çünkü o buna mecbur. İlk geldiklerinde herkes onları kabullendi. Ticaretlerini yaptılar. Şimdi de tam olarak ne olduğu bilinmeyen bir olaydan sonra da Urfalılar, ‘Onlar gitsin’ diyor. Neden çıksın? Neden gitsin” diye soruyor.
"Yan yana yaşamak zorundayız"
Urfa’da her yerde Arapça yazılar görüldüğünü bir tane Kürtçe ya da Lazca yazı görülmediğini söyleyen T.:
“Neden her yerde Arapça yazı var? Başka dilleri göremiyoruz, Arapça yazıları görüyoruz. Kürtler yok mu bu ülkede? Evet, bütün Suriyeliler aynı değildir. Biz hepimiz kardeşiz, yan yana yaşamak zorundayız. Dünyayı bir arada paylaşıyoruz. Bu hayvanlar için de geçerli. Şiddetin her türlüsüne karşıyım.”
"Bize tanınmayan hak onlara da tanınmasın"
Adalet duygusu ile hareket ettiğini söyleyen Ayşe T. Suriyelilere yönelik ayrıcalıkları onaylamadığı gibi Urfalıların da Suriyelilere karşı birlik olmasını onaylamadığını belirtiyor:
“Bir şey yanlışsa yanlıştır. Suriyeli yapınca suç, Urfalı yapınca hoşgörü varsa, olmaz. Ama bugün bana tanınmayan hak Suriyelilere tanınıyorsa ben buna da karşıyım.”
Suriyeliler gitmezse yürüyüş yapılacak iddiası
Uzun yıllardır Urfa’da esnaflık yapan Mahmut Bozkurt, Suriyelilerin Suriye’de yaşadıkları gibi Urfa’da yaşamak istediklerini iddia ediyor:
“Ben bundan rahatsız oluyorum. Benim gibi çok insan var. Suriyeliler gitsin diye yürüyüş yapacağız. Eğer gitmezlerse yapacağız.
“Harcadıkları parayı barışa versinler"
İş insanı İbrahim Yılmaz da bu bölgede zaten “Kürt- Türk” meselesi olduğunu ve benzer olarak Arap Sorununun da ortaya çıkabileceğini iddia ediyor:
“Emin olun yarın öbür gün böyle bir sorun ortaya çıkacak. Biz zaten bu topraklarda başka sorunlarla uğraşıyoruz. Doğu’da onlarca insan köylerinden göç etmek zorunda kaldı. Neden onlara destek olmuyoruz? Biz Kürt – Türk sonunu çözmeden neden yeni bir sorunu daha başlatıyoruz. Bu coğrafya zaten çok acı çekiyor. Yarın daha büyük acılar olmadan sorunlar çözülmeli. Bunlar iyi günler. Yarın çok daha kötü olacak. Harcadıkları parayı barışa sağlasalar, emin olun daha iyi durumda olurduk.”
“Toplumsal buhran yaşanmadan sorun çözülmeli”
İş insanı Mehmet Ayşeoğlu da, Suriyelilerin Türkiye'de soruna dönüştüğünü iddia edenlerden. Sorun çözülmezse özellikle Urfa’da toplumsal bir buhran yaşanacağını söyleyen Ayşeoğlu’na göre çözüm yerli halk ve Suriyeliler arasındaki koşulların eşitlenmesi:
“Ekonomik olarak çok zor koşullarda yaşıyoruz. Sonuçta benim iş yerim var onlarca insan çalıştırıyorum. Çalıştıklarım arasında Suriyeliler de var. Bizim sektörde ayda on şirket iflas ilan ediyor. Durum böyleyken Suriyelilere ayrıcalıklar veriliyor. Halk bunu kabul edemiyor. Çalışmadan her ay devlet onlara maaş veriyor. Halk bunu istemiyor. Bana sorarsanız çözüm, her iki halkın koşullarının eşitlenmesi” (EMK)