Spartaküs Kültür ve Sanat Derneği’nin bu yıl ilki düzenlediği Uluslararası Savaş Karşıtı Film Festivali dün (7 Aralık Pazar) İstanbul Taksim’daki Galata Postane’de düzenlenen etkinlike sona erdi.
Festivalde 19 ülkeden 30 farklı kısa film izleyici ile buluştu. 5-6-7 Aralık tarihlerinde İstanbul, Ankara, İzmir, Samsun, Urfa, Gazimağusa, Winnenden’da (Almanya) gösterimlere ilgi yoğundu.
Ayrıca, festivalin en güzel ve anlamlı yalarından biri, seçkiye giren filmler sadece sanatsal kriterlere seçilmedi. Özellikle, militarist, şovenist, anti-semitist, siyonist, emperyalizm yanlısı filmler ile kadın, LGBTİ düşmanlığı içeren filmler değerlendirme dışı bırakıldı.
"Savaşın etkilerini konuşmamız şart"
7 Aralık Pazar günü Postane Mekan’ da gerçekleştirilen ödül törenin açılış konuşmasını Festival Direktörü Volkan Gümüş yaptı.
Gümüş, Ukrayna Savaşı’ndan sonra Türkiye’ye getirilen çocuklara yönelik cinsel istismarları hatırlattı, savaşın yıkıcı ve yakıcı yönlerine değindi. Suriye’de Alevilere saldırıların yıllardır sürdüğünü söyleyen Gümüş, “Festival fikrini düşünmeye başladığımızda, 12 gün savaşları sürüyordu. İsrail’in İran’a saldırıları… Bu saldırılar sürerken savaşın etkilerini konuşmamız şarttı. Savaş Karşıtı Film Festivali'nin bu anlamda biricik olduğunu söylemek gerekiyor “ dedi.
Ödüller

Festival jürisinin değerlendirmeleri sonucunda birincilik ödülünün sahibi Suriye’den ‘Not Burried Yet’ (Daha Gömülmeden) filmi ile yönetmen Alkaseem Ahmad oldu.
Film, Suriye’de emperyalist savaşın ve işgalin sürdüğü gerçek zamanlı bir savaş atmosferinde; savaşın getirdiği sosyal ve fiziksel yıkım ile yoksulluk ve çaresizliği gerçek savaş yıkıntıları içinden sunuyor.
Üçüncülük ödülünü kazanan Bıraktığın Yerden (Heartbeat) filminde Volkan Güney Eker, Cumartesi Annelerinin Galatasaray meydanında on yıllardır süren direnişinde çocukluktan yetişkinliğe adımlarını atan Besna Tosun’un öyküsüne odaklanıyor.
İkincilik ödülünün sahibi olan İran yapımı ‘Colonel’s Song’ (Albayın Şarkısı) filmi, gerçek bir tarihsel kesitten aldığı ilhamla savaşın, direnmenin ve insanca duyguların iç içe geçtiği bir hikaye sunuyor.
Yönetmen Sajad Moshtagh atmosfer kurgusu, renkleri ve yakın plan çekimleri ile dikkat çekiyor.
"Hikayeyi anlatmak en temel sorumluluk"

Filmin yönetmeni Sajad Moshtagh, filmi ve üretim sürecini bianet’e anlattı.
Moshtagh, film yapımının yaşadıkları coğrafyadan bağımsız düşünülemeyeceğini söylüyor.
“Bu coğrafyada yaşadığımız için elbette olup bitenden ayrı değiliz. Yaptığımız şey, sokakta, hayatta gördüklerimizin bir yansıması. Bir film yaptığımızda, onun gerçekten yaşanmışlığını taşımasını istiyoruz” diyor. Yönetmen, hikâyeyi doğru aktarmanın sinemanın en temel sorumluluğu olduğunu vurguluyor.
İran’daki siyasi koşulların sanat üretimine etkisine dair soruları da yanıtlayan Moshtagh, bu durumun yaratıcı süreçleri zaman zaman sınırladığını söylüyor:
“Senaryo yazarken ister istemez ‘Bunu yapabilir miyim? Sorun çıkar mı?’ diye düşünüyorsun. Bazı fikirler sadece bu koşullar yüzünden gerçekleşemiyor. Bu da insanın zihnini meşgul ediyor.”
“Albayın Şarkısı”, yüz yıl önce Beluçistan’da yaşamış bir albayın gerçek hikâyesinden esinleniyor. Savaşın ortasında doğan bir aşkın anlatıldığı film, askeri yaşamı klişelerin dışına çıkararak farklı bir bakış açısıyla ele alıyor. Moshtagh, “Gerçek bir adamın hikâyesi vardı. O hikâyeyi yeniden kurarak bugüne taşıdık” diyor.
“Ortadoğu’da büyüdük, haberler hep savaştı”

Orta Doğu’da büyüdüklerini hatırlatan yönetmen, sürekli savaş ve çatışma haberleriyle yaşadıklarını söylüyor:
“Her gün kötü haberlerle karşılaşarak büyüdük. Tek umudum bir gün bu haberlerin yerini daha iyi gelişmelerin alması.”
Moshtagh, Batılıların bölgeye bakışını da eleştiriyor. Batı sinemasının Ortadoğu’yu çoğu zaman egzotik veya turistik bir görüntüye indirgediğini belirten yönetmen, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Batılılar buraya müzeye gelir gibi bakıyor. Her şeyi bir ‘kültürel obje’ gibi görüyorlar. Oysa biz bu hayatı yaşıyoruz; ne kadar zor olursa olsun yaşam devam ediyor. Biz içeriden baktığımız için hikâyeyi daha gerçekçi anlatabiliriz.”
“Zorluk var ama hikâyeyi anlatmak esas”
İran’da sanatçıların baskı hissedip hissetmediğine dair sorulara Moshtagh, şu yanıtı veriyor:
“Elbette zorluklar var ama biz önce fikrimizi ortaya koymaya çalışıyoruz. Sanat üretiminde her zaman engeller olur. Önemli olan hikâyeyi doğru kurmak ve onu hayata geçirmek.”
Destekçiler ve Jüri

Festivali destekleyen kurumlar; Birgün Gazetesi, Tiyatro Ankara, Divriği Kültür Derneği, Şanlıurfa Barosu, Gazimağusa Belediyesi, Atakum Belediyesi Hasan Ali Yücel Gençlik Bilim ve Sanat Merkezi, Winnenden Alevi Kültür Merkezi olmuştur.
Spartaküs Kültür ve Sanat Derneği, savaş karşıtlığını besleyen bir gelenek olarak festivali önümüzdeki yıllarda da gerçekleştirmeye devam edecek. Festivalde gönüllü olmak isteyen herkes festival iletişim hesapları üzerinden ulaşılabilecek.
Uluslararası Savaş Karşıtı Film Festivali Ön Jürisi: Dr. Bülent Ayyıldız (Akademisyen, Yazar), Alperen Soysaldı (Yayıncı, Editör, Çevirmen), Seda Yelbuga (Tiyatro Yönetmeni)
Uluslararası Savaş Karşıtı Film Festivali Jürisi: Dr. Carlos Ortega Sanchez (Akademisyen), Ecre Begüm Bayrak (Kısa Film Yönetmeni), Gözde Bedeloğlu (Gazeteci, Yazar), Melike Demirağ (Oyuncu), Musa Özuğurlu (Gazeteci).
(EMK)







