Çocuk Hakları Bilgi Ağı (CRIN), İran’da 16 yaşındaki bir kız çocuğunun “toplum ahlakını rencide ettiği” için ölüm cezasına çarptırıldığını ve asıldığını açıkladı.
Örgüt, çocuğun evli bir adamla cinsel ilişkiye girmekten suçlu bulunduğunu söyledi. İnfaz 15 Ağustos’ta gerçekleştirildi.
İran’da yürürlükte olan şeriat hukuku zina, hırsızlık ve tecavüz suçlarına da ölüm cezası öngörüyor.
Fakat Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin (ÇHS) 37. maddesi 18 yaşından küçüklere ölüm cezası verilemeyeceğini güvence altına alıyor. Maddenin birinci fıkrası şöyle:
"Taraf Devletler aşağıdaki hususları sağlarlar: Hiçbir çocuk, işkence veya diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ve cezaya tâbi tutulmayacaktır. Onsekiz yaşından küçük olanlara, işledikleri suçlar nedeniyle idam cezası verilemiyeceği gibi salıverilme koşulu bulunmayan ömür boyu hapis cezası da verilmeyecektir."
Mahkemede "esas suçluları cezalandırın" demişti
İnsan hakları aktivistleri, öldürülen kızın ruh sağlığının yerinde olmadığını belirtti. Arkadaşları, başkent Tahran’ın 250 kilometre uzağındaki Neka şehrinde yaşayan çocuğun küçük yaşta annesini kaybettiğini; babasının da uyuşturucu bağımlısı olduğunu; çocuğun son iki senede defalarca zina suçlamasıyla gözaltına alındığını ve kırbaç cezasına çarptırıldığını söyledi.
Son yargılama sırasında mahkemede sinirlenen ve hakime “tecavüze uğradığını ve esas cezalandırılması gerekenlerin ona işkence eden insanlar olduğunu” söyleyen kız çocuğu yargıç tarafından ölüm cezasına çarptırıldı. Mahkeme, babasının onun 16 yaşında olduğunu gösteren doğum sertifikasına rağmen kız çocuğunun 22 yaşında olduğuna karar verdi.
BM'den tepki
İnfazı kınayan Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) Britanya direktörü Kate Allen “Bu çocuğun asılması en şok edici insan hakları ihlallerinden biri” dedi.
BM İnsan Hakları Yüksek komiseri Louise Arbor da geçtiğimiz ay Tahran’a yaptığı ziyaret sırasında İranlı yetkililerden reşit olmayanlara yönelik ölüm cezalarıyla ilgili moratoryum ilan edilmesi talebini ilettiğini söyledi.
Arbor, ölüm cezasına tamamen karşı olduğunu fakat bunu uygulayan ülkelerin en azından uluslararası hukukun dışına çıkmaması gerektiğini belirtti. (EÜ/NZ)