Politik huzursuzluk belirtilerinin çok nadir görüldüğü İran’da hükümet karşıtı protestolarda şimdiye kadar en az 20 kişi hayatını kaybetti. Protestolar da dinecek gibi görünmüyor.
Perşembe gününden beri on binlerce protestocu, 2009 başkanlık seçimlerinin istikrarsızlığından sonra en büyük muhalif dışavurumu gerçekleştiriyor. Protestoların ölçeği ve vahşeti Tahran’daki dini liderleri Salı günü ülkenin son on yılın bu en ciddi iç krizine bir cevap verme zahmetinde bulunmaya zorladı.
İran’ın güçlü bir güvenlik gücü var; ama liderler henüz 2009’daki gösterilerde çok sayıda protestocuyu katlederek direnişi yerle bir eden Devrim Muhafızları’nı ve Besic milis teşkilatını göreve çağırmadı.
Halk neden protesto ediyor?
28 Aralık’ta protestoların ateşi Meşhed kentinde alevlendi. Protestolar ülkenin durağanlaşmış ekonomisi ve temel gıdaların fiyatlarının aniden yükselmesi; yumurtanın fiyatı mesela yüzde 40 artmıştı, kaygısıyla başladı. Altı gün içerisinde iki düzine şehir merkezine yayılan protestolar, İran’daki İslami liderliğe açık bir isyana dönüştü.
The Post’tan Erin Cunningham, protestocuların sloganlarının ve hükümet binalarına yaptıkları baskınların farklı düşünenlere tahammülü olmayan bir sistemi altüst ettiğini ve “Yüce Lider Ayetullah Ali Humeyni”ye atıfla “Diktatöre ölüm!” sloganları bile atarak güvenlik güçlerinin kendi saflarında olmasını isteyen protestocuların da bunun göstergesi olduğunu belirtti.
İktidarın büyük bölümünün vaizlerin elinde bulunduğu İran’da bazı protestocular, toplumsal özgürlüklerin ve politik açıklığın bu kurum tarafından bastırılmasından dolayı hayal kırıklığına uğramış durumda. Daha yüksek ücret ve işsizliğe bir çözüm bulunmasını isteyen İranlılar ise uluslararası nükleer anlaşmaya dair yaptırımların kaldırılmasına rağmen ekonominin büyümesinin yavaşlaması konusunda hayal kırıklığı içerisinde.
New York Times’a göre İranlı yetkililer göstericilerin örgütlenmesini sağlayabilecek sosyal medya ve mesajlaşma uygulamalarına erişimi engelledi. Bu karara ilişkin Başkan Trump Twitter’da “ülke barışçıl göstericiler iletişim kurmasın diye interneti kapattı. İyi değil!” paylaşımında bulundu.
Ayrıca protestocular, ülkesinde halk cebelleşirken, İran’ın neden Ortadoğu dış politikasına milyar dolarlarca harcama yaptığını merak ediyor. Örneğin; İran Suriye’ye para, silah ve savaşçı gönderiyordu ve Filistinlilere ve Lübnanlı Şii grup olan Hizbullah’a finansal olarak destek oluyordu.
New York Times, İran nüfusunun yarısını oluşturan genç kesim için işsizliğin yüzde 40 boyutunda olduğunu belirtiyor.
Nükleer anlaşmasının kabulünden itibaren İran ekonomisi, petrol sektörü sarkmış olsa da, sürdürülen petrol ihracatı sayesinde büyümüştü. Küresel petrol pazarı çoktan OPEC üyesi olan İran’daki huzursuzluğun etkisi ile karşılaştı. The Post, petrolün 30 ayın en yükseğine, varil başına 60 doların üstüne çıktığını belirtti.
Protestoların boyutu ne?
Ayaklanmalar, protestocuların ülke çevresindeki mahallilerde güvenlik güçleri ile çatışması sonucunda, 9’u Salı gecesi olmak üzere, 3 Ocak 2018’e kadar en az 20 ölümle sonuçlandı.
Çevrimiçi videolar biber gazı ve tazyikli sudan kaçan, polisle karşı karşıya gelen protestocuları gösteriyor. Reuters’ın yayınladığı resmi raporlara göre protestolarda gözaltına alınan protestocuların yaklaşık yüzde 90’ı 25 yaşın altında.
Devlet televizyonuna göre son olayların altısı Kehderican’da bir polis karakoluna saldırı sırasında gerçekleşti. Çatışmaların çıkmasının nedeninin karakoldan silah çalmaya çalışan protestocular olduğu söyleniyor. Ayrıca devlet televizyonu, 11 yaşında bir çocuk ile 20 yaşında bir erkeğin Humeynişehr’de öldürüldüğünü ve Necefabad şehrinde bir Devrim Muhafızları üyesinin öldürüldüğünü belirtti.
İslam Cumhuriyeti Haber Ajansı’nın ( IRNA) Salı günkü haberine göre, Tahran Vali Yardımcısı Ali Aşgar Naserbakht, 30 Fuflrj 2017 Cumartesi gününden beri Tahran’da 450 kişinin gözaltına alındığını kaydetti.
Associated Press’e göre Sadegh Larijani “Ülkedeki her savcının müdahil olmasını istiyorum. Onların yaklaşımı güçlü olur” diyor.
AP’nin haberine göre Tahran Devrim Mahkemesi protestocuların davalarının idam cezası ile sonuçlanabileceği görüşünde.
İran’ın yarıresmi haber ajansı olan Tasnim’in haberinde Musa Gazanferabadi “Suçlarından biri açıkça isyandır ya da Allah’a karşı savaşı sürdürmektir” dedi. “Allah’a karşı savaş açmak”, İran’da idamla cezalandırılan suçlardan birisi.
3 Ocak Çarşamba günü, önceki gösterilere karşı koymak için çağrı yapılan hükümet taraftarı mitinglerde on binlerce kişi yürüdü. The Post’tan Erin Cunningham’ın haberine göre, İran devlet medyası tarafından yayınlanan yürüyüşler, ulusal bayrak sallayan ve üzerine İran’ın “yüce lideri Ayetullah Ali Humeyni”yi destekleyen sloganların yazıldığı pankartlar taşıyan kalabalıklar, önceki devlet destekli toplanmaların izlerini taşıyordu.
Ülkenin güçlü Devrim Muhafızlarının başkanı Tümgeneral Muhammed Ali Caferi, bu yürüyüşlerin “fitne” olarak adlandırdığı hükümet karşıtı protestolara nokta koyduğunu söyledi.
Yine de protestocuların niceliği ve direnci hakkında birçok şey belirsiz. Bazı analistler muhalif hareket içinde belli bir liderlik veya siyasal tutkunun belirsizliğine rağmen rejimin yıkılacağını öngörüyor. Bazıları ise 2011 Arap Baharı ayaklanmaları ile bir paralellik öngörüyor.
Son protestolar 2009 ile nasıl benzeşiyor?
Protestolar 2009’daki tartışmalı seçim sonuçlarından sonra ortaya çıkan gösterilerden sonra ülkenin en büyük hareketi. Son mertebesinde “Yeşil Hareketi” olarak da bilinen 2009 protestoları, sonrasında Cumhurbaşkanı olacak olan Mahmud Ahmedinejad’ın seçimleri oy çokluğu ile kazandığı doğrultusundaki resmi iddialara karşı çıkan 3 milyon barışçıl göstericileri barındırıyordu. Altı ay sonra protestocular ülkedeki güvenlik güçleri tarafından bastırıldı.
2009’daki ayaklanmadan farklı olarak son protestolar, Tahran ve diğer illerdeki grupların başını çektiği politik eylemlere nadir katılan dar görüşlü ve gelenekçi muhafazakar bölgeler de dahil olmak üzere bütün ülkeye yayıldı. 2009 protestoları başlıca başkentin eğitimli seçkinleri ve kentli orta sınıf tarafından körüklenirken, internetteki dolaşımlar son protestolarda daha genç ve işçi sınıfından olan insanların ağırlıkta olduğunu gösteriyor.
New York Times’a göre, bazıları kasabadan bazıları köylerdeki küçük şehirlerden gelen bu genç insanlar, şimdi ekonomiyi kendi çıkarları doğrultusunda dönüştürmekle suçladıkları siyasi seçkinlere dair kendi hayal kırıklıklarını ifade ediyor.
Yeni protestolar başladığından beri, 2009 ayaklanmasında kimi ev hapsinde tutulan reform yanlıları fark edilecek derecede yoktu. Protestocular onların beraatini istemedi.
İnternet haber portalı El Monitor’ün İran ayağının editörü Muhammed Ali Şabani, Pazar günkü yazısında “Protestocular ya taleplerinde çok radikalleşti ya da sadece 2009 olaylarına yetişkin olarak şahit olan jenerasyona ait değil” diye yazdı.
İranlı liderlerin tepkileri ne oldu?
Hamaney, Salı günü, son protestoların ülkenin “düşmanları” – sıklıkla Amerika Birleşik Devletleri, onun müttefikleri ve İranlı muhalif sürgünlerin toplu adı olarak kullanılan terim - tarafından başa sarıldığını ifade eden yorumlar paylaştı.
Hamaney’in resmi internet sitesinde şu ifadeler yer alıyor: “Son günlerde İran’ın düşmanları, İslam Cumhuriyeti’ne zarar vermek için para, silah, politika ve istihbarat araçları dahil farklı araçlar kullanıyor.”
CNN’e göre, Mayıs’ta ikinci turda yeniden seçilen ve görece daha ılımlı olan Ruhani de artan şiddeti önemsiz olarak lanse etmeye çalıştı.
Pazartesi günkü İran Parlamentosu üyeleri ile gerçekleştirdiği toplantıda “Yüce ulusumuz bunun gibi geçmişte birçok hadise yaşadı ve onlarla başa çıktı” diyen Ruhani “Bu hiçbir şey” dedi.
Trump’ın tepkisi
Protestolar Trump’ın İran’a yönelik politikalarına kısa bir göz atılmasına vesile oldu: Ülkeye yönelik eski Başkan Barack Obama’dan daha sıkı bir pozisyonda mı duracak, yoksa rejimin değişmesini mi isteyecek?
Cuma günü Trump Twitter’daki paylaşımında İranlıların “nihayet akıllandığını” ve yönetimin hükümet şiddetine göz yumduğunu ifade etti. Ayrıca Amerika’nın daha önceden uyguladığı yaptırımları yeniden uygulama ihtimalinden bahsetti.
“İran’daki büyük protestolar. Halk nihayet kendi parasının ve varlığının terörizm uğruna çalınıp israf edildiği konusunda akıllanıyor. Buna daha fazla sessiz kalacaklarına benzemiyor. ABD insan hakları ihlallerini yakından izliyor.” – Donald J. Trump (realDonaldTrump) December 31, 2017
Trump’ın dili Obama’nın 2009’daki itirazlı cumhurbaşkanlığı seçimlerine tepkisinde kullandığı dile benziyor. Obama, İran’ın egemenliğine saygı duyduğunu; ama hükümetin barışçıl göstericilere uyguladığı şiddet hakkında “derinden üzüntülü” olduğunu söylemişti.
Trump bu keşmekeş hakkında başından beri, her ne kadar İranlıların ayaklanmasını büyütecek gibi olmasa da, Twitter’dan paylaşımlarda bulundu.
İran, Obama Yönetimi ile yapılan müthiş anlaşmaya rağmen her kademede yeniliyor. Büyük İran halkı yıllarca bastırıldı. Onlar yiyecek ve özgürlüğe açlar. İnsan haklarının yanı sıra İran’ın zenginliği yağmalandı. DEĞİŞİM ZAMANI! – Donald J. Trump (@realDonaldTrump) January 1, 2018
Atlantik Konseyi’ndeki İran İnisiyatifinin Geleceği’nin yöneticisi Barbara Slavin, The Post’tan Carol Morello ve Anne Gearan’a “Trump’ın bu ülkede hiç dostu yok” dedi. “Başkan olarak ilk yaptığı şey İranlıların buraya seyahat etmelerini önlemek oldu. Ama eğer açıklamaları İran’da olanlarla ilgisi yoksa, eylemlerinin ilgisi var. Eğer nükleer yaptırımları yürürlük dışı tutmazsa ve JCPOA’yı (nükleer anlaşma) geri çekerse, bunun İran’a yatırım yapmak ve İran’la ticaret yapmak isteyecek insanları soğutacak bir etkisi olacaktır.”
Kıdemli bir Trump yerel yönetim yetkilisi, Çarşamba günü, ABD yetkililerinin protestoların nasıl patladığı ve yayıldığına hayret ettiğini söyledi.
“Biz yeni bir şey, İran’da İslami Devrim’den beri görmediğimiz bir şey arıyoruz” diyen yetkili, protestoların yeniliğinin ABD yetkililerini bunun nereye varacağı konusunda öngörüde bulunmada zorladığını ekledi.
Erin Cunningham and Brian Murphy’nin katkılarıyla. (EC/HK)
* The Washington Post'un muhabiri Marwa Eltagouri'nin 3 Ocak Çarşamba günü yayınlanan "Tens of thousands of people have protested in Iran. Here's why" başlıklı makalesini Eda Canımana Türkçeye çevirdi.