Fotoğraflar: Sosyal Medya
*İran’da kadınlar toplumsal eylem ve protestoların lokomotif gücü.
*Başörtüsü karşıtlığı giderek yükseliyor.
*Eylemler İslam karşıtlığına evriliyor.
Türkiye’de yaşayan İranlı gazeteci Savash Porgham, başörtüsü takmadığı için “ahlak polisleri”nin döverek öldürdüğü Mahsa Amini sonrasındaki İran’daki protestoları böyle değerlendiriyor.
Porgham, “başamada rejimden sokakların tansiyonunu düşürecek bazı adımlar beklenebilir ancak topyekun bir geri adım mümkün değil” diyor.
“Sivil itaatsizlik yapıyorlar”
*Siz uzun zamandır, İran’ı takip ediyorsunuz. Kadınların böyle bir başkaldırıya başlayacağını düşünür müydünüz?
Elbette, benim için ortada bir sürpriz yok. İran’da kadın hareketi temeli sağlam olan köklü bir geleneğe sahiptir. Öte taraftan zorunlu örtünmeye karşı İranlı kadınlar uzun zamandır çok etkili bir aktivist hareket ve sivil itaatsizlik yürütüyorlar.
Savash Porgham hakkında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktora eğitimini Sosyal/Yeni Medya üzerine yazdığı tezlerle İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Anabilim Dalında tamamladı. Aktif gazetecilik bağlamında Ulusal ve uluslararası basın mecralarında yayınlanmış haber, röportaj, makale ve çeviri çalışmaları bulunuyor ve çalışmaları sürüyor. |
Sosyal medyadan paylaşılan görüntülerle başlayan hareket aşama aşama çeşitli isimler alarak yükseldi.
Bunların en etkin olanları Kadınların Gizli Özgürlükleri (#MyStealthyFreedom), Beyaz Çarşamalar (#WhiteWednesdays), İnkılap Meydanı Kızları (#EnghelabSquareGirls) ve Haydi Konuşalım (#LetUsTalk) gibi eylemlerdir ve bu akımlar tüm dünyada İranlı kadınların sesi oldu.
Özetle evet; İranlı kadınlar uzun yıllardır her nevi toplumsal eylem ve protestoların lokomotif gücü halindeler.
“Kadınlar dini inanç için değil kadim bir nesne olarak başörtüsü takıyor”
*Mahsa Amini’nin hayatını kaybetmesinin ardından kadınlar sokağa çıktı kadınların talepleri neler? Buradan bakınca sadece başörtüsü zorlamasına karşı eylemde değiller gibi.
İran’da toplumun önemli bir kesimi zorunlu başörtüsüne karşı. İran Meclis Araştırmaları Merkezi ve İran İstatistik Merkezi’nin her yıl çeşitli vesilelerle yayınladığı araştırmalara ve bağımsız kuruluşların çalışmalarına göre artık İran’da büyük bir kesim tarafından başörtüsü İslami inanç gereği takılmıyor çünkü ciddi bir inanç erozyonu var ve kadınlar daha çok başörtüsünü örfi ve kültürel bir kadim nesne olarak gördükleri için takıyorlar.
Bu bilginin gerçekliğini zaten şu an İran sokaklarında yaşananlara bakınca görmek mümkün. Başörtüsü ve kıyafetleri İslam’a uygun olmadığı gerekçesiyle Ahlaki Emniyet Polisi’nin sokak devriyeleri tarafından gözaltına alınırken dövülerek öldürülen 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ardından yapılan protestoların niteliğine bakıldığında iki temel perspektif diğerlerinden öne çıkıyor: protestocu kadınların başörtülerini çıkardıklarını, salladıklarını ve ateşe verdiklerini ve bazılarının kendi saçlarını kestiklerini görüyoruz. Çok net bir şekilde başörtü karşıtlığı var.
İkincisi ise İslam ve rejim karşıtlığına yönelik sloganlar. İran’ın birbirinden farklı etnik bölgelerinde yapılan protestolarda “Hameneyi’ye Ölüm”, “Diktatöre Ölüm”, “İslam Cumhuriyeti İstemiyoruz”, “İslami Hükümet İstemiyoruz”, “Hameneyi Haya Et, Ülkeyi Özgür Bırak”, “Savaşacağız, Öleceğiz, İran’ı Geri Alacağız”, “Zafere Kadar Savaş”, “Korkmayın, Hep Birlikteyiz”, “Top Tank Çatapat, Molla Defolmalı”, “Kız Kardeşimi Öldüreni Öldüreceğim” gibi İslam ve rejim karşıtlığına evrilen sloganlar görüyoruz.
Bu da bize şu an sokakların nabzının hangi doğrultuda attığının işaretlerini veriyor. İran’ın uzun zamandır içinde olduğu siyasal, ekonomik ve toplumsal kriz haliyle her kıvılcımda sokaklarda patlamaya dönüşüyor.
“Rejim geri adım atmaz”
*Kadınların taleplerine polis ve asker gücüyle karşılık veriliyor. Sizce İran devleti bu süreci ne kadar daha götürebilir?
Şu tespiti yapmak gerekiyor; İran İslam devrimi sonrası oluşan müesses nizam başörtüsü serbestisi noktasında asla geri adım atmayacaktır.
Bunu hem 43 yılda oluşturulan Şii mezhebi doktrinine rağmen yapamaz, hem de siyaseten yapamaz. Temel sebep şu; eğer İran rejimi başörtüsü gibi yakıcı ve tartışmalı bir konuda yapısal ve radikal bir geri adım atarsa bundan böyle tüm despotik alanlarda halk rejimi zincirleme olarak geri adım atmaya zorlar ve rejim kendi bekası için bunun altından kalkamaz.
Bu aşamada rejimden sokakların tansiyonunu düşürecek bazı adımlar beklenebilir ancak topyekun bir geri adım mümkün değil.
“Kadın hareketi çok sert ve kararlı”
*Sizce İran’da bir kadın devrimi yaşanıyor denebilir mi? Kadınların kazanımları ne olur süreç sonucunda?
Devrim tabiri pek uygun olmayabilir ancak İran’daki kadın hareketinin arkasına aldığı diğer kesimlerin de desteğiyle son olaylarda hem psikolojik eşik hem de eylemsellik bağlamında çok önemli bir kırılma yaşadığını düşünüyorum. İran rejimi bundan böyle karşısında çok daha sert ve kararlı bir kadın hareketi bulacak.
Başörtüsü meselesinde de kadınlar da artık geri adım atacak eşiği çoktan geçtiler ve arkalarında çok önemli bir güç olduğu da ortada.
Zorunlu başörtüsü meselesinin bundan böyle rejim ile kadınlar arasındaki en önemli çatışma alanı olabilir, kazanımlar noktasında ise bu aşamada olabilecekleri tahmin edebilmek zor.
*İran’da büyük bir baskı furyası başladı. İnsanlar konuşmaya dahi korkuyor. Biraz oradaki atmosferi anlatır mısınız?
İran toplumu 1979 İslam devriminden bu yana hep baskı altında olduğu için aslında baskıya talimli. Öte taraftan yıllardır dozu değişen ancak sürekli devam eden bir eylem silsilesi var İran’da, yani toplum sürekli hareketli zaten.
Mahsa Amini’nin Ahlaki Emniyet Polisi tarafından dövülerek öldürülmesi tüm dünyada büyük bir tepki seli oluşturduğundan rejimin üzerinde baskı yüksek. Rejim de bu baskıyı protestocu halka yöneltmiş durumda ve aktivistleri, gazetecileri ve aydınları gözaltına alarak susturmaya çalışıyor.
Toplumun farklı kesimlerinden protestolara destek var, esnaflar dükkanlarını açmayarak protestolara destek veriyorlar.
Üniversite öğrencileri kampüslerde protesto gösterilerinde bulunuyorlar. Sokaklarda ise protesto ve çatışmalar devam ediyor.
Kitleler her zaman sansür mekanizmasına yönelik yollar geliştiriyorlar ve sokaklarda olanları kayda alıp dünya ile paylaşıyorlar. Şu an sokakların nabzı yüksek atıyor ve durumun nereye evrileceğini kestirmek bu aşamada zor.
Ne olmuştu?
Doğu Kürdistan'ın Sakız kentinden başkent Tahran'a akrabalarını ziyarete gelen genç kadın erkek kardeşinin kullandığı aracı durduran ahlak polisince gözaltına alınmıştı. Kardeşine, nasihat edilip serbest bırakılacağı söylenerek götürülen genç kadının, gözaltına alındıktan iki saat sonra komaya girdiği ve kaldırıldığı hastanede öldüğü ortaya çıktı.
Devlet televizyonu Amini'nin dövüldüğü iddialarını yalanlayarak, polisin genç kadını "nasihat etmek ve eğitmek" üzere karakola götürdüğünü ve orada kalp krizi geçirdiğini söyledi. Akrabaları, kadının herhangi bir kalp rahatsızlığı olduğunu yalanladı.
Devlet televizyonu bir polis karakolunda Amini olduğu söylenen bir kadının oturduğu koltuktan bir yetkiliyle konuşmak üzere kalktıktan sonra yere düştüğünü gösteren güvenlik kamerası kayıtları yayınladı. Ancak görüntülerden kadının Amini olduğu doğrulanamadı.
Amini'nin dövülerek öldürüldüğü yolunda sosyal medyada yayılan iddialarını reddeden Tahran emniyeti açıklamasında, "Ayrıntılı araştırmalara göre, Amini'nin araca alınması sonrasında ve tutulduğu karakolda fiziksel bir temas olduğunu" reddetti.
Ancak, İran'ın yarı resmi Fars haber ajansı, Mahsa Amini'nin ahlak polisince dövülmesi nedeniyle komaya girdiğini duyurdu.
VoA'nın haberine göre genç kadının karakolda ölümünü eleştiren sosyal medya yorumcuları arasında, sözünü sakınmamasıyla tanınan reformcu eski milletvekili Mahmud Sadıki, Ayetullah Ali Hamaney'i olayla ilgili kamuoyuna açıklama yapmaya çağırdı.
(EMK)