Fakat ülkenin Kürtler ve onları gitgide daha fazla Amerika'nın işbirlikçisi olarak görmeye başlayan Sünni-Şii Araplar arasında ikiye bölünmesi de ihtimaller arasında.
Kürtler, daha şimdiden, geçici anayasada kendilerine otonomi veren maddeler değiştirildiği takdirde hükümetten çekileceklerini söylemeye başladılar.
Kuzey Irak'ta kurulacak federal bir Kürt devleti hem ABD hem de Türkiye'nin çıkarları açısından artı puan demektir; özellikle de bu gelişme Türkiye-ABD ilişkilerinin geliştiği bir ortamda gerçekleşirse.
Türkiye ABD'den kuşkulu
Türkiye, ABD'nin kuzey Irak ile ilgili planlarına büyük ölçüde kuşkuyla yaklaşıyor. Türk halkı ve medyasının çoğunluğu, ABD'nin nüfusunun yüzde 20'si Kürtlerden oluşan Türkiye'yi bölmek için bağımsız bir Kürt devletini desteklediğinden emin.
Türk yetkililer kuzey Irak'ta kurulacak bağımsız bir Kürt devletinin -federal bile olsa- Türkiyeli Kürtleri ayrılıkçık konusunda cesaretlendireceğini düşünüyor.
Etraf komplo teorisinden geçilmiyor. Bir teoriye göre, binlerce İsrailli, kendi kendini yöneten bir Kürt varlığı oluşturmak ya da bölgenin petrol kaynaklarını kontrol etmek için kuzey Irak'ta toprak alıyor. Bu tip teorilere fazla prim verilmemesinin nedeni ABD'nin, Avrupa Birliği üyeliği başta olmak üzere birçok ayrı cephede Türkiye'yi desteklemesi.
Türkiye'nin ABD'nin politikalarından duyduğu rahatsızlık Irak savaşının başlangıcına kadar geri gidiyor. Bir Türk yetkili yakın zaman önce bana Suudi elçi Prens Bandar ibn Sultan'ın harekattan, başlamadan önce haberdar olduğunu fakat Türkiye'nin karanlıkta bırakıldığından yakındı.
Benzer bir şekilde, Washington'un 30 Haziran'daki devir ile ilgili olarak da çok ağzı sıkı davrandığını söyledi. "Amerika bilgi saklıyor" dedi, "çünkü ABD bizim kuzey Irak'la ilgili planlarımız olduğunu düşünüyor".
"Türkmenlere destek yeni bir olgu"
İşin doğrusu Türklerin kuzey Irak'la ilgili planları var: Orada, federal ya da bağımsız, bir Kürt varlığının oluşmaması. Bu durum ABD'yi, Kürtlere karşı duyduğu ahlaki bağlılık ile Türkiye'nin hassasiyetleri arasında bir seçim yapmaya zorluyor.
Türkler aynı zamanda, Irak'ın Amerikalı yöneticilerinin Türkmenleri -Türkçe konuşan, petrol açısından zengin Kerkük üzerinde, Kürtlerle birlikte, hak iddia eden azınlık- yok saydığından da şikayet ediyor.
İlginç bir şekilde, Türklerin Türkmenlere destek vermesi yeni bir olgu. Türkmenler Saddam Hüseyin tarafından sürüldüğünde ya da hakları alındığında Ankara bu kadar çok ses vermemişti. Türklerin Türkmenlere gösterdiği bu ani ilgi ABD ve Irak'ta, geçen yıl Amerikan birliklerinin Türk istihbarat elemanlarını tutuklaması ve başlarına çuval geçirmesine varan kuşkulara yol açtı. Türklerse bu aşağılamayı unutmadılar.
Herşeye rağmen, iki ülke arasından karşılıklı kuşkuları aşacak büyüklükte bir birlikte çalışma azmi var. ABD'nin Irak'ta başarısız olması, oluşacak her türlü radikal rejimin etkisine maruz kalacak olan Türkiye için bir felaket demek. Eğer ABD, Irak'la ilgili politikalarında Türkiye'nin desteğini almak istiyorsa Kürt meselesini ele almak zorunda.
"Federal Kürt devleti herkesin çıkarına"
Türkiye'nin Kürtlerle ilgili korkularından kurtulmasına yardımcı olunması lazım. Sınırında oluşacak bir federal Kürt varlığının Türkiye içerisinde daha fazla şiddet yaşanmasına yol açması pek olası değil. Çoğu Iraklı Kürt, Türkiye'nin kendilerinin potansiyel olarak en önemli müttefiki olduğunun farkında; dolayısıyla oradaki soydaşlarının ayrılıkçı politikalardan vazgeçmesini memnuniyetle karşılarlar.
Türkiye'nin yeni reform yanlısı hükümeti de Kürt azınlığın durumunun iyileştirilmesinin ülkenin Avrupa Birliği'ne girmesini kolaylaştıracağını anlamış durumda.
Bir Türk temyiz mahkemesi yasadışı ayrılıkçı bir partiye üye olmaktan 10 yıldır hapiste olan dört Kürt milletvekilini serbest bıraktı. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, hükümetin Kürt azınlık için alternatif politikaları düşünebileceğini gösteren bir şekilde, dört milletvekili ile makamında görüştü.
Kürtler için Batı'yla bağlantı
Batı'ya bakan Iraklı Kürtler için Avrupa'nın parçası olmak isteyen bir Ankara en iyi dokunma noktasını oluşturuyor. Şimdiden, ekonomik bağlantıların daha güçlü siyasi bağlara dönüşeceğini umarak, Türk iş çevrelerini bölgelerinde yatırım yapmaları için davet ettiler.
Kuzey Irak'ta kurulacak egemen bir Kürt varlığı iki basit sebepten dolayı Ankara'nın çıkarlarına uygun olur. Her ne kadar Türkiye'nin düşüncelerine aykırı olsa da, böylesi bir federal devletle kurulacak yakın ilişkiler Türkiyeli Kürt azınlığın Ankara'ya duyduğu kızgınlığın erimesine yol açar. Türkiyeli Kürtler sınırın öte yanındaki soydaşlarına değer veriyorlar ve Bağdat'ta kurulacak Saddam Hüseyin tipi rejimlere karşı bir tampon görevi görecek bir devletin kurulmasını tehlikeye atacak hiçbir şey yapmazlar.
İronik bir biçimde, eski Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal bu gerçeği fark etmişti ve 1993'te öldüğünde Iraklı Kürtleri desteklemeye çalışıyordu.
Dahası, Kürtler, Sünni ve Şii Araplar gibi değiller. Çok daha laikler ve ABD koruması altında geçen 12 yıllık yarı özerk bir dönemde, demokrasi ve kendi kendini yönetme konusunda büyük ilerleme kaydettiler.
ABD'nin, bu federal Kürt devletinin tüm taraflar için başarılı olmasını sağlamak üzere hala yapması gereken işler var. Öncelikle, Ankara'ya söz verdiği gibi, İran sınırındaki dağlarda konuşlanmış ayrılıkçı grubun geriye kalan kısmını halletmek zorunda. Aynı zamanda, daha milliyetçi Kürtleri, Türkiye'yi rahatsız eden "Kürdistan" retoriğinden vazgeçmeye ikna etmeli. Son olarak, ABD, Ankara'ya "Türkiye'nin önemli olduğunu" göstermeli
Bu durumun önündeki en önemli engel Ankara'daki işlevsiz milli güvenlik yapılanması. Güçlü askeri yapı, hem Türkiyeli ve Iraklı Kürtlerden hem de kendi İslam taraftarı hükümetinden korkuyor.
Fakat ABD'nin Türkiye'deki ve kuzey Irak'taki tüm taraflarla, Türkiye'nin Irak'taki varlığını yapılandıracak kadar, iyi ilişkileri var. Dolayısıyla, ABD'nin Irak'taki yeni elçisi John Negroponte, yolculuğuna Ankara'ya bir uğrayarak başlamalı. Demokratik bir kuzey Irak üzerinde Türkiye ve ABD'nin ortaklaşa bir şemsiye oluşturması konusunda ısrarcı olmamalı. Bir paradoks olarak, Iraklı Kürtleri yakın zamanda tam bağımsızlık istememeye ikna etmenin tek yolu buradan geçiyor. (EÜ/BB)
* Henri J. Barkey, Lehigh Universitesi Uluslar arası İlişkiler Bölümü üyesidir. Barkey, 1998-2000 yılları arasında ABD yönetiminin politika planlama ekibinde yer aldı.
* Barkey'in 20 Haziran 2004'te Los Angeles Times'da yayımlanan yazısını, Erhan Üstündağ Türkçeleştirdi.