Irak ve Suriye'ye sınır ötesi operasyon konusunda hükümete verilen yetkinin bir yıl daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
AKP, CHP ve MHP'nin destek verdiği, HDP'nin karşı çıktığı tezkere dün akşam Meclis'te görüşüldü. Bugün Tezkere bugün Resmi Gazete’de yayınlandı.
Tezkere
Tam adı: "Türkiye’nin Milli Güvenliğine Yönelik Ayrılıkçı Hareketler, Terör Tehdidi ve Her Türlü Güvenlik Riskine Karşı Uluslararası Hukuk Çerçevesinde Gerekli Her Türlü Tedbiri Almak, Irak ve Suriye’deki Tüm Terörist Örgütlerden Ülkemize Yönelebilecek Saldırıları Bertaraf Etmek ve Kitlesel Göç Gibi Diğer Muhtemel Risklere Karşı Ulusal Güvenliğimizin İdame Ettirilmesini Sağlamak İçin Hudut, Şümul, Miktar ve Zamanı Hükümetçe Takdir ve Tayin Olunacak Şekilde, Gerektiğinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Yabancı Ülkelere Gönderilmesi, Yabancı Silahlı Kuvvetlerin Türkiye’de Bulunması ve Bu Kuvvetlerin Hükümetin Belirleyeceği Esaslara Göre Kullanılması ile Hükümet Tarafından Belirlenecek Esaslara Göre Gerekli Düzenlemelerin Yapılması İçin Anayasa’nın 92’nci Maddesi Uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisinin 02.10.2014 Tarihli ve 1071 Sayılı Kararıyla Hükümete Verilen ve Son Olarak 01.10.2016 Tarihli ve 1128 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararıyla 30.10.2017 Tarihine Kadar Uzatılan İzin Süresinin 30.10.2017 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Uzatılmasına Dair Karar"
Tezkerede şu ifadeler öne çıkıyor:
"Bütün bu gelişmeler çerçevesinde; terör ile Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü bozmaya ve sahada gayrimeşru oldu bittiler oluşturmaya yönelik, milli güvenliğimize tehlike oluşturabilecek her türlü risk, tehdit ve eyleme karşı, uluslararası hukuktan doğan haklarımız doğrultusunda gerekli önlemlerin alınması milli güvenliğimiz açısından hayati önem arz etmektedir.
"Ayrıca, BM Güvenlik Konseyinin kararlarıyla, Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve bağımsızlığının teyit edilmiş olmasının ve 2170 (2014) sayılı kararda bu ülkelerdeki terör faaliyetlerinin kınanarak, DEAŞ ve benzeri terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı Birleşmiş Milletler üyesi tüm ülkelere 1373 (2001) sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı ve uluslararası hukuk çerçevesindeki sorumluluklarına uygun şekilde gerekli tedbirleri alma çağrısında bulunulmuş olmasının ışığında, Türkiye'nin DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle mücadele amacıyla oluşturulan uluslararası koalisyon bünyesinde iştirak ettiği faaliyetlerin sürdürülmesi de önem taşımaktadır.
"Bu mülahazalar ışığında, Türkiye'nin milli güvenliğine yönelik ayrılıkçı hareketler, terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye'deki tüm terör örgütlerinden ülkemize, bundan sonra da yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı milli güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak, Türkiye'nin güney kara sınırlarına mücavir bölgelerde yaşanan ve hiç bir meşruiyeti olmayan tek taraflı bölücü girişimler ve bunlarla ilgili olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde, TSK'nın gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara matuf olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması, bu kuvvetlerin Hükümetin belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilebilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin Hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için, Anayasa'nın 92. Maddesi uyarınca sürenin 2 Ekim 2014 tarihli 1071 sayılı TBMM kararı ile hükümete verilen ve son olarak 1 Ekim 2016 tarihli ve 1128 sayılı TBMM kararı ile 30 Ekim 2017 tarihine kadar uzatılan sürenin, 30 Ekim 2017 tarihinden itibaren bir yıl uzatılması Genel Kurulun 23 Eylül 2017 tarihli 121'inci birleşiminde kabul edilmiştir."
Tezkere görüşmelerinden açıklamalar
AKP'li Bozkır: Referandum, Irak Anayasası'na aykırı
AKP İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır: Irak Bölgesel Kürt Yönetimi referandumu yaptığı zaman, Irak Anayasasına aykırı hareket içinde olmuş olacaktır. Irak Anayasasına aykırı hareket etmiş bir yönetimle, eskiden kurduğumuz ilişkileri devam ettirmemiz söz konusu olmayacaktır.
"Bugünkü tezkere; hem Irak hem Suriye'de yaşanan son derece ciddi gelişmeler sonrasında ülkemizin, gerektiği takdirde imkanlarını kullanabilmesi, diplomasinin bittiği yerde gerektiği takdirde askeri güçlerini devreye sokabilmesi amacıyla gündeme gelmiş bir konudur."
HDP'li Baydemir: Yaşasın onurlu barış
HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir: Kürt halkının düşmanlığı üzerinden kurulacak her sistem, tarih binlerce kez tanığıdır ki muvaffak olmamıştır ve bundan böyle de muvaffak olamayacaktır. İsterseniz Meclisten atın, zindana koyun, milletvekilliğimi düşürün bütün sözlerimin arkasındayım. Yaşasın onurlu barış, yaşasın adalet, yaşasın özgürlük.
CHP'li Yılmaz: Destek veriyoruz
CHP Genel Başkan Yardımcısı, Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz: [Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani'ye] "Siz bağımsızlığa gitmiyorsunuz, bu referandumdan sonra bağımlılığı açacak bir sürece gidiyorsunuz. Referandumu, yol yakınken bir şekilde durdurması lazım.
“Barzani'yi ağırlıyorsunuz, yediriyorsunuz, içiriyorsunuz ama 'yapma' dediğinizde dinlemiyorlar. Demek ki uluslararası alanda sizin sözünüzün gücü zayıflamış. Orada tatbikat yapıyorsunuz, Habur'dan TIR'lar vızır vızır geçiyor. Bu nasıl çelişki? Hem Irak'ın toprak bütünlüğünü savunduğunuzu söylüyorsun hem de Barzani'nin Ankara'da ofisi duruyor. Net olmanız lazım. Dış politikada yapmayacağınız hiçbir şeyi söylemeyeceksiniz. Söylediğiniz her şeyi de yapmak zorundasınız. Türkiye'nin kredibilitesi her şeyin üzerindedir. Bu milletin çıkarları, hakkı, hukuku hükümet olarak size emanet edilmiş ama siz gereğini yapmıyorsunuz.
"Bağdat ile Erbil oturup anlaşsalardı, Irak anayasası yazılırken 'Biz ayrılıyoruz' deselerdi, burada birisi ses çıkarsaydı, 'Size ne oluyor, bunlar oturmuş anlaşmışlar' derlerdi. Burada böyle bir anlaşma yok. Bağdat isyanda, Tahran, Ankara, Ortadoğu'da Arapların hiçbiri istemiyor, bir tek İsrail istiyor. Barzani'nin, bütün bu referandum hülyası yarın bir başka kuvvetin taşeronluğuna dönüşebilecek süreci başlatacak. Türkiye, büyük bir devlettir, tecrübesi olan bir devlettir ve gerektiğinde yol gösterebilecek özellikleri olan bir ülkedir. Bizim sözlerimiz başkaları için farklı algılanabilir ama şunu söyleyelim: Biz, herkesin iyiliğini istiyoruz ve bu referandumun bir an önce durmasını istiyoruz. Bu tezkereye de bu çerçevede destek veriyoruz."
Bakan Canikli: Her türlü karar masada
Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli: Bu referandum bölgeyi bir ateş çemberine atacaktır. Dolayısıyla bunun engellenmesi gerekmektedir. İlk adım olarak bu referandum kararından vazgeçilmesi gerekmektedir. Referandum yapılmadan yapılmış gibi adımlar atmak da ölçülü olmaz ve daha büyük bedeller ödenmesi sonucunu doğurur. Dolayısıyla bu çerçevede değerlendirildiğinde atılan adım, verilen karar son derece yerindedir. Blöf yapmıyoruz. Bizim blöf yapmadığımızı tüm dünya biliyor. Her türlü karar masadadır, gerektiğinde kullanılacaktır. Bundan da hiç kimsenin en ufak kuşkusu olmasın. Şaka yapmıyoruz." (BK)