Uluslararası Af Örgütü ve Dijital Haklar İçin Irak Sosyal Medya Ağı (INSM) Vakfı bugün yayımladıkları ortak açıklamada, hükümetin parlamentoya iki yasa taslağını yeniden sunduğunu ve meclisten geçmesi halinde bu yasaların Irak halkının ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma haklarını ciddi ölçüde zayıflatacağını belirtti.
Yasa taslakları, hükümet yetkililerini eleştiren kişilere yönelik çok sayıda davanın devam ettiği ve İçişleri Bakanı’nın internet ortamındaki “edebe aykırı içerikleri” bastırma politikası uyguladığı bir dönemde yeniden gündeme getirildi. Bu yıl Ocak ile Haziran ayları arasında yetkililer en az 20 kişiyi ifade özgürlüğü haklarını kullandıkları için yargıladı. Altı kişi hapis cezasına çarptırıldı, ilerleyen tarihlerde serbest bırakıldı.
Uluslararası Af Örgütü Irak ve Yemen Bölgesel Kampanyacısı Bissan Fakih konu hakkındaki açıklamasında, “Irak yetkililerinin ifade özgürlüğünü bastırmaya dönük son girişimleri, 2019 ayaklanmasında özgürlüklerini korumak için sokaklara çıkan Iraklıların olağanüstü fedakarlıklarını hiçe saydıklarını gösteriyor. Irak hükümeti acilen bu baskıcı yasa tasarılarını geri çekmeli ve parlamento Iraklıların insan haklarını gereksiz yere kısıtlayacak hiçbir yasayı geçirmemelidir” dedi.
Gazeteci yargılamaları
Önerilen İfade Özgürlüğü ve Barışçıl Toplanma Yasası, Irak yetkililerine, “kamu ahlakı” ve “kamu düzenini” ihlal eden yorumlar yapan herkesi keyfi şekilde yargılamaları için demokratik yollarla çıkarılmış süsü verilen bir yasa sunacak. Siber Suçlar Yasası kapsamında ise muğlak bir biçimde tanımlanan “ülkenin yüksek ekonomik, siyasi, askeri veya güvenlik çıkarlarına” zararlı addedilen içerikler paylaşan kişiler müebbet hapis veya 50 milyon Irak Dinarı (yaklaşık 38 bin Amerikan Doları) para cezasıyla karşı karşıya kalabilir.
Mayıs ayında Bağdat’ta Uluslararası Af Örgütü ile görüşen insan hakları savunucuları ve aktivistler, yasa tekliflerinin yetkilileri barışçıl muhalefeti bastırmak konusunda daha da güçlü kılabileceğinden kaygı duyduklarını ifade etti. Önerilen değişiklikler, son dönemdeki ifade özgürlüğü davalarındaki artış nedeniyle derin endişe yaratıyor.
Gazeteci Haydar El Hamdani, bir milyondan fazla takipçisi olan Facebook hesabından Basra Valisi’ni yolsuzlukla suçladığı bir video paylaşmasının ardından hakkında açılan hakaret davasında yargılanıyor.
“Edebe aykırı içerik” politikası kapsamında yargılanan Iraklı bir komedyen Uluslararası Af Örgütü’ne, “Artık bir partiyi veya devleti ya da kamuoyunda bilinen bir kişiyi tiye alamıyorum. Veyahut yolların, suların, okulların ya da köprülerin durumunu… Neden? Çünkü bunların hepsi (siyasi) partilerin malı” dedi.
Yasa taslağında neler var?
Parlamento 9 Mayıs 2023’te, önerilen İfade Özgürlüğü ve Barışçıl Toplanma Yasası’nı ikinci kez görüştü. Parlamento Sözcüsü Muhammed El Halbusi her an taslağın genel kurulda oylanması için çağrı yapabilir.
Görüşmelere katılan ve taslaklarda yeni bir dil önerildiğini gören kişilerin aktardığına göre, milletvekilleri her iki yasa taslağındaki değişiklikleri kapalı olarak görüştü. Ancak bu değişiklikler kamuoyuna açıklanmadı ve taslakların olası bir oylama öncesinde halkla paylaşılıp paylaşılmayacağı bilinmiyor.
Yasa tasarısı “dinlere, dini otoritelere ve mezheplere hakareti” ve dini figürleri veya sembolleri “aşağılayan” ifadeleri yasaklıyor. Bu “suçu” işlediği belirlenen kişiler 10 yıla kadar hapis ve 10 milyon Irak Dinarı (7 bin 600 Amerikan Doları) para cezasına çarptırılabilecek.
Dini figürler Irak’ın belli başlı siyasi partilerinde önemli roller oynadıkları için onları eleştirmenin yasaklanması, halkın ifade özgürlüğü hakkını kullanabilmesini ciddi ölçüde kısıtlayabilir.
Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi uyarınca sözleşmeye taraf olan bir devlet ifade özgürlüğü hakkının kullanımına çeşitli kısıtlamalar getirdiğinde, bunlar hakkın kendisini tehlikeye atmamalıdır. Hak ve kısıtlama, norm ve istisna arasındaki fark tersine çevrilemez.
Yasa taslağı aynı zamanda yetkililerin, en az beş gün önceden izin alınmadığı sürece kamusal toplanmaları yasaklamasına imkân sağlıyor.
Taslak, Irak yetkililerinin protestoları onaylarken veya yasaklarken hangi kriterleri kullanacağını belirtmeyerek esasen yetkililere tüm protestoları yasaklama yetkisi vermiş oluyor.
BM İnsan Hakları Komitesi, Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin toplanma özgürlüğü hakkındaki 21. Maddesine ilişkin 37 No’lu Genel Yorumunda, “izin rejimleri, barışçıl toplanmanın temel hak olduğu fikrine zarar vermektedir. Kalıcı oldukları durumlarda bu tür gereklilikler uygulamada, aksini yapmak için zorlayıcı bir sebep yoksa iznin kendiliğinden verildiği bir bildirim sistemi olarak çalışmalıdır” ifadelerine yer vermektedir.
Irak’ta protestocular halihazırda güvenlik birimleri tarafından baskıya maruz kalıyor ve bu risk, yetkililerin bir protestoyu “izinsiz” addettiği her seferinde güvenlik güçleri bu türde protestoları dağıtmak için devamlı güç kullanımına başvurduğundan daha da artıyor. Uluslararası Af Örgütü, 2019’da ülke çapında düzenlenen hükümet karşıtı protestolar sırasında güvenlik güçlerinin öldürücü güç kullanması sonucu en az 600 protestocunun öldürüldüğünü, binlercesinin ise yaralandığını belgelemişti. (EMK)