Boğaziçi ve Sabancı üniversiteleri, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) çatısı altında savaş karşıtı birçok etkinliğe destek veren DİSK, KESK, Hak-İş sendikaları, bazı meslek odalarının ev sahipliğinde dünyanın birçok yerinden birçok savaş karşıtı yazar, düşünür, aktivist, Irak işgalinin mahkemesini yapacak.
Irak Dünya Mahkemesi ve benzer girişimleri, etkisiz olmaya mahkûm siyasi fanteziler olarak baştan mahkûm eden veya etmeye eğilimli olanlara daha önce, başka vesilelerle söylemiştim, tekrar edeyim; insanlık başından beri, çok güçlü olandan korkup oturmak yolunu tutmuş olsaydı, bugün hâlâ mağaralarımızın kapısından dışarı çıkamıyor olurduk.
Uymayın, "Böyle gelmiş böyle gider, dünyayı değiştirmezsiniz" diye yıldırma edebiyatı ile sizi etkisizleştirmeye çalışan tabansızlara. Dünyanın içinde bulunduğumuz halinden rahatsızlık duyan, vicdanı sızlayan herkesin bir şeyler yapması, var olduğunu, itirazı olduğunu barışçı yollardan ama sonuna kadar duyurması şart.
Başka bir dünya mümkün ve siz isterseniz, elinizden geldiği kadar gayret eder, katkı sunarsanız, gayret edenlere katılırsanız mümkün.
Irak Dünya Mahkemesi çerçevesinde yapılacak toplantılar, kuşkusuz sembolik bir duruşmanın oturumları. Sembolik olmaları anlamlarını azaltmıyor, daha iyi bir dünyayı önce zihnimizde kurmamızdan daha anlamlı ne olabilir.
İşgalcileri şimdilik durduramıyorsak, en azından ama en önemlisi zihinlerimizi işgalden koruyalım.
Irak Dünya Mahkemesi toplantılarına ilişkin duyurular elinize geçmemiş olabilir, BAK duyurusu olayı çok iyi özetliyor, kısaltarak dikkatinize sunuyorum:
"Irak'ın istilasına karşı uluslararası bir mahkeme düzenleme önerisi, 2003 yılı içinde Berlin, Cakarta, Brüksel, Cenevre, Paris ve Cancun'da yapılan geniş savaş karşıtı toplantılarda tartışılarak ilke olarak desteklendi. Cakarta Konferansı katılımcıları, 25 Mayıs 2003'te uluslararası bir savaş suçları mahkemesi toplamak için çalışacaklarını ilan ettiler...
* Proje meşruiyetini resmi uluslararası kurumların, uluslararası suçlar işleyenlerden ve dünya barışı için tehdit oluşturmaya devam edenlerden hesap sorma konusundaki aczinden,
* Dünya çapındaki savaş karşıtı hareketin bir parçası olmaktan,
* İşgale karşı direnen Irak halkından,
* Saldırı savaşlarına, savaş suçlarına, insanlığa karşı suçlara ve diğer uluslararası hukuk ihlallerine karşı harekete geçmenin her vicdan sahibi insanın görevi olmasından,
* Bu savaşın sesi duyulmayan kurbanlarının sesi olma, sivil toplumun dünya çapındaki sosyal adalet ve barış hareketlerince ifade edilen kaygılarını dile getirme niyetimizden,
* Uluslararası hukuk ilkelerini ön plana çıkarma irademizden kaynaklanmaktadır.
Uluslararası mahkemenin ilk görevi ABD hükümetinin Irak savaşını başlatmakla işlediği suçları araştırmaktır.
İkinci görev, saldırı sırasında işlediği iddia edilen savaş suçlarını, işgal hukukuna, insancıl hukuka ve insanlığa karşı işlenen suçları ve soykırım iddialarını araştırmaktır. Üçüncü görev, Yeni Emperyal Dünya Düzeni konusunu soruşturmak ve teşhir etmektir.
Mahkeme, "tedbir savaşı", "önleyici savaş" doktrinlerini ve bu doktrinlerin "koruyucu hegemonya", "her alanda tam hâkimiyet" ve "eşzamanlı çok sayıda savaş alanı" gibi bütün uzantılarını ve bunların arka planını ele alacaktır.
Mahkeme, raporları ve belgelere dayalı kanıtları inceleyip, Iraklı ve dünyanın diğer ülkelerinden mağdur ve uzman tanıkları dinledikten sonra karar alacaktır."
Son olarak, Meral Tamer'in mahkemeye ilişkin yazısının sonundaki, önerisine de sonuna kadar katılıyor ve bu konuda hepinizi öneriyi desteklemeye çağırıyorum.
Tamer, tıpkı Port Allegre örneğinde olduğu gibi, bu toplantının da devamlı hale getirilerek, İstanbul'un savaş karşıtı hareketin entelektüel ve aktivistlerinin buluşma noktası olmasını önermiş. Gelin, reel politika diye bizi savaşa, suça alet etmek için dil dökenlere inat, önce Dünya Mahkemesi toplantılarını izlemeye, sonra bu öneriyi hayata geçirmeye girişelim.(NM/EÜ)