ABD Başkanı Bush, çekilme baskıları karşısında hâlâ "ülke güvenliğinin büyük bir darbe alacağını" söyleyip Irak'a 43 bin yeni asker göndermeyi planlıyor.
Yoksunluk içinde yaşayan Iraklılarsa, şiddetten korkuyor. Son araştırmaya göre, ya ailelerinden ya da tanıdıklarından birinin şiddet gördüğünü söyleyenlerin oranı yüzde 47. Üçte ikisiyse, ya kendilerinin ya da ailelerinden birinin şiddet mağduru olması korkusuyla yaşıyor.
2006'da 35 bine yakın sivil öldürüldü
Birleşmiş Milletler (BM) Irak Yardım Misyonu'nun (UNAMI) raporuna göre, ülkede 2006'da 34.452 sivil öldürüldü; 36.685 sivil de yaralandı.
UNAMI, 206'nın son iki ayında da 6.400 Iraklı sivilin öldürüldüğünü açıkladı.
ABD kuvvetleri insan haklarını ihlal ediyor
UNAMI raporu, kolluk kuvvetlerinin sivillere yeterli koruma sağlamadığını, milislerin ve suç çetelerinin güvenlik kuvvetlerine sızdığını belirtiyor, güvenlik kuvvetlerinin ve ABD önderliğindeki çok uluslu kuvvetin operasyonlarının kişilerin keyfi olarak alıkonmasına ve yasal haklarından mahrum bırakılmasına neden olduğunu söylüyor.
Petrol gelirleri çokuluslu şirketlere
Bu arada, dünyanın üçüncü büyük petrol üreticisi olan ülkenin yeni petrol yasası, Britanya merkezli BP, Shell ve ABD merkezli Exxon ve Chevron gibi çokuluslu petrol şirketlerinin 30 yıllık sözleşmelerle Irak'ın petrol gelirlerinin büyük bir bölümünü almasına olanak veriyor.
6 Iraklıdan biri yerinden edilmiş durumda
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'yse (UNHCR) her altı Iraklıdan birinin yerinden edilmiş olduğunu söylüyor. UNHCR rakamları şöyle:
* 640 bin Iraklı, sadece geçen yıl içerisinde ülke içinde yerinden edildi.
* 2003'ten önce yerinden edilmiş olan birçok Iraklının dışında, özellikle Şubat 2006'daki operasyonların ve saldırıların ardından her ay yaklaşık 50 bin Iraklı evlerini terk ediyor
* Toplam, 1 milyon 800 bin Iraklı ülke içinde yerinden edildi. Bu sayının 2007 sonuna kadar 2 buçuk milyonu aşacağı tahmin ediliyor.
* 2 milyon kişiyse başka ülkelere göç etmek zorunda kaldı.
Yirmi altı milyonluk Irak nüfusu düşünüldüğünde bu rakamlar, her altı Iraklıdan birinin evini terk etmek zorunda kaldığı anlamına geliyor.
BM bu durumun, 1948'de İsrail'in kuruluşuyla Filistinlilerin topraklarını terkine yol açan göç dalgasından bu yana yaşanan en büyük nüfus hareketi olduğuna da dikkat çekiyor.
Kadınlardan çalınan hayatlar
Irak'ta durumu en zor olanlarsa kadınlar ve çocuklar. UNAMI 2006 raporunda, ülkenin orta ve güney bölgelerinde kadın haklarının ciddi oranda erozyona uğradığına dikkat çekiyor.
"Kadınlar sık sık yaşamlarına ve beden bütünlüklerine yönelik tehditlerle karşı karşıya kalıyor. Katı, keyfi olarak uygulanan ahlaki kodlara uymaya zorlanıyor."
Rapor, kaçırıldıktan sonra cinsel istismara uğramış, işkence edilmiş ve öldürülmüş genç kadınlardan söz ediyor.
"Kadınların cesetleri morglara bırakılıyor; aileler de namuslarının lekelenmesinden korkarak bu cesetleri almıyor" diyen rapor, 2006'da yalnızca Necef'te aileleri tarafından alınmayan ve gömülen 140 kadın cesedi olduğunu aktarıyor. "Bir başka namus cinayeti vakasında, ortaokul öğrencisi bir kız çocuğu doğu Bağdat'ta silahlı milisler tarafından halk arasında asıldı; onu kurtarmaya çalışan erkek kardeşi de vurularak öldürüldü."
Kuzeydeyse, kadınların ya kazara ya da intihar girişimiyle kendini yaktığını aktaran rapor, bu 239 vakayı "namus cinayeti" olarak niteliyor. "Namus cinayeti olmasından kuşkulanılan vakaların çoğunda, kadınların vücutlarında yemek pişirirken ya da ısıtıcıya yakıt koyarken kazara oluşamayacak denli korkunç yaralar vardı."
Iraklı kadın hakları savunucusu Yanar Muhammed Irak'ta yaşayan kadınların durumunu tarif etmeye çalışıyor:
"On yıllardır görmediğimiz aşırılıkçı, kadın karşıtı uygulamaların geri döndüğünü görmek yüreğimi burkuyor. Benim Irak'ta büyüdüğüm zamanlarda kadınlar okula giderdi; eğitimli, profesyonel, çalışan kadınlar toplumun bir parçasıydı. Bugün bakkala gitmeye kalkan bir kadın hayatını tehlikeye atmış oluyor. Hayatlarımız bizden çalındı."
İnsani kriz
İşgalden sonra elektrik kesintileri, sağlıklı suya erişimin olmaması, çalışmayan kanalizasyon sistemleri, çözülüp giden sağlık sistemi Irak'ta gündelik yaşamın olağanları arasında.
Doktor İntizar K. hastaneyi anlatıyor: "Günde yalnızca üç ya da en fazla beş saat elektriğimiz var. Temiz içme suyu yetersiz. Sağlıklı atıksu sisteminin yokluğu büyük bir sorun ve çocuklarda yetersiz beslenmenin, dizanterinin ve ölümlerin ana nedenlerinden biri."
İşgalciler çocukları ölüme terk ediyor
Britanya'da yüze yakın doktorun, Başbakan Tony Blair'e "işgalcinin sorumluluklarını" anımsatan mektubu, steril iğne, oksijen maskesi veya K vitamini olmadığı için ölen Iraklı çocukların olduğunu söylüyor, bu malzemelerin ederinin yaklaşık 2 YTL olduğunu vurguluyordu.
Doktorlar, ABD ve Britanya'nın Cenevre ve Lahey sözleşmelerinin işgalci ülkelere getirdiği "düzeni sağlamak ve nüfusun tıbbi ihtiyaçlarını gözetmek" yükümlülüğünü yerine getirmesini istiyor; bunun için de şunların gerçekleşmesi gerektiğini söylüyordu:
* Britanya, çocukların gerekli tedaviyi almasına yarayacak Irak kalkınma fonundaki 33 milyar doların hesabını vermeli. Doktorlar, bu fondaki paranın yaklaşık yarısının yolsuzluk, hırsızlık ve paralı askerlere aktarılarak ortadan kaybolduğuna dikkat çekiyor; bu paranın en az 2 milyarının ABD ve Britanya tarafından yerine geri konmasını istiyor.
* Irak petrollerinden gelen gelirin tamamı doğrudan Irak halkına geri dönmeli.
* Koalisyon Yönetimi tarafından yürürlüğe konan yasadışı sözleşmelerin hepsi hükümsüz kılınmalı.
İşgalden bu yana yaklaşık 260 bin çocuk öldü
* Uluslararası Save the Children kuruluşuna göre, Irak'ta her bin bebekten 59'u ölüyor. Bu dünyadaki en yüksek bebek ölümü oranlarından biri. Binlerce ocuk temel tıbbi gereçlerin yokluğu nedeniyle ölüyor.Bağdat'ın güneyindeki Divaniye hastanesinde bir doktor, yaklaşık 2 YTL'lik oksijen maskesi olmadığı için bir bebeğe burnundan plastik tüple hava vermeye çalıştı. Bebek öldü.
* Aynı hastanede, iç kanamalı bir bebek yaklaşık 2 YTL'lik K vitamini olmadığı için öldü.
* Bağdat'ta bir hastanede, bir çocuk steril iğne bulunmadığı için öldü.
* Lastik cerrah eldivenlerinin yokluğu enfeksiyon riskini artırıyor. Bu eldivenlerin çifti yaklaşık 85 Ykr değerinde.
* Irak'ta işgal öncesindeki doktor sayısının yaklaşık yarısı kadar doktor bulunuyor. ABD'nin Saddam Hüseyin'e sıcak bakan Baas Partisi üyelerini "temizlemesi" sağlık yönetiminin çökmesine yol açtı.
* Britanyalı doktorlar ABD ve Britanya kuvvetlerinin Irak'taki bütün sağlık personeline güvenlik garantisi vermesini istiyor. Silahlı milislerin doktor ve hemşireleri öldürmesinin de durdurulması gerektiğini söylüyor.
* Hastaneler bombalanmış, ambulanslar vurulmuş durumda. ABD ve Britanya, akut travma ve hastalıklar için bu vakaları Ürdün, Suudi Arabistan, Suriye ve İran'a taşımak için helikopterlerini tahsis edebilir.
* Irak'ın 2003'te başlayan işgalinden bu yana ölen çocuk sayısı 260 bin olarak tahmin ediliyor.
Akademisyenler öldürülüyor
Irak'ta bine yakın akademisyenin öldürüldüğü tahmin ediliyor. Ülkeden ayrılan akademisyenlerin sayısınınsa 2000 civarında olduğu tahmin ediliyor.
2005'te Türkiye'ye Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu'nun "Savaş Karşıtı Buluşma"sı için gelen Irak Öğretim Üyeleri Birliği'nin başkanı, jeoloji profesörü Isam El Rawi, "Açıkçası bizi kimin öldürdüğünü bilmiyoruz" diyordu.
"Öğretim üyeleri, din adamları öldürülüyor. Örneğin, yol üzerinde bozulan arabasıyla uğraşan bir öğretim üyesi, oradan geçen ABD askerleri tarafından öldürüldü. Biz ABD yetkilileriyle konuşup, "ABD devriyeleri olmasın, kamplarınızı şehir dışına kurun" diyoruz. Çünkü yolda durduğunu gördükleri arabanın bomba yüklü olduğuna hükmedip çevrede ne var ne yoksa ateş ediyorlar. Ama sonuç yok. Yollarda, bütün gün tanklar, askeri araçlar geziyor."
El-Rawi, 30 Ekim 2006'da Bağdat Üniversitesi'ndeki ofisine doğru yola çıkmışken, evinin yakınında silahlı kişilerce öldürüldü.
El Rawi, Mart 2006'da Doğu Konferansı'na bir yardım çağrısı göndermiş, Irak'taki katliamın sistematik bir şekilde yürütüldüğünü, bilim insanlarını, aydınları ve sanatçıları hedef alan kaçırma ve suikast olaylarının yaygınlaştığını, bunların Irak halkının geleceğini yok etmek üzere bilinçli bir şekilde yapıldığını bildirmişti.
Tarık Ali, geçen yıl Türkiye Sosyal Forumu'nda yaptığı konuşmada, bu durum için "Irak'ın beşeri sermayesi yok ediliyor" demişti. (TK)