Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) hükümetin Kuzey Irak'a operasyon düzenleme kararı vermesine olanak tanıyan tezkerenin ardından, eğer Irak'a askeri müdahale olursa, aynı gün savaş karşıtlarının protesto için sokağa çıkacağını açıkladı.
Kürt sorununun çözümünün yeni şiddet adımlarının atılmasından değil, demokratik ve barışçıl yöntemlerin geliştirilmesinden geçtiğini vurgulayan Küresel BAK, Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmesinin ABD'nin yarattığı savaş bataklığına girilmesi anlamına geleceğini, tezkerenin "Küçük Amerika" olma hevesi anlamına geldiğini de söyledi.
Tezkere Resmi Gazete'de yayınlandı
Bu arada, hükümete bir yıl süreyle operasyon yetkisi veren tezkere bugünkü (19 Ekim) Resmi Gazete'de yayınlandı.
Barış Meclisi: Operasyon çatışmaları yaygınlaştırabilir
Türkiye Barış Meclisi de dün yaptığı açıklamada, tezkere kararının askerlerin PKK militanlarınca öldürülmesinin doğurduğu acının duygusallığı içinde alındığını belirtti; Kürt sorununu salt askeri operasyonlarla çözme eğiliminin sonuç vermediğini, sınır ötesi operasyonun çatışmaların kalıcılaşması ve yaygınlaşması ihtimalini de beraberinde getireceğini açıkladı.
Kalıcı bir barışın şiddetten değil, hak ve özgürlüklerin herkes tarafından eşit kullanımından geçtiğini söyleyen, barıştan yana olan herkesi tezkerenin uygulanmasına karşı tutum almaya çağıran Barış Meclisi'nin bazı saptamaları şöyle:
- Türkiye'nin yeniden bir savaş ve olağan üstü hal ortamına sürüklenmesine onay vermek parlamentonun kendi iradesi ile inisiyatifi güvenlik bürokrasisine terk etmesi sonucunu doğuracak.
- Operasyon Ortadoğu'daki çatışmalara taraf olma sonucunu da kaçınılmaz olarak beraberinde getirecek.
- Operasyon bölgeye yeni dış müdahalelere zemin oluşturacak.
- Halklar arasında güven ve kardeşlik duygularının güçlenmesine hizmet etmeyen her tutum, telafisi imkansız yaralar açacak, ülke içinde de toplumsal gerilimi tırmandıracak.
İHD: Savaş tehlikesi var, önlenebilir
İnsan Hakları Derneği (İHD) de hükümeti Türkiye Barış Meclisi'nin uyarılarına kulak vermeye çağırdı; tezkerenin savaş tehlikesi olduğunu, ama demokratik kamuoyunun bunu önleyebileceğini açıkladı.
İHD Afganistan ve Irak'ın da "terör" bahanesiyle işgal edildiğini anımsatarak Kürt sorunun terör sorunu değil, insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunu, çözümünün demokrasi içinde ve barışçıl yöntemlerle olması gerektiğini belirtti; bunun için demokrasi paketlerine ihtiyaç olduğunu açıkladı.
MAZLUMDER: Bir tek can daha vermek istemiyoruz
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Urfa Şubesi de, sürecin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın 12 Nisan'daki konuşmasıyla başladığını, "savaş tamtamlarının çalındığını", operasyonun hedefinin PKK veya terörle mücadele değil, Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi olduğunu açıkladı.
MAZLUMDER'in operasyonla ilgili bazı saptamaları şöyle:
- Operasyon, tıpkı bundan öncekiler gibi, PKK’ye fazla zarar vermeyecek; sadece daha fazla insanın ölmesine neden olacak.
- Türklerle Kürtler arasında etnik düşmanlığa sebep olacak.
- Siyasi iktidar iradesini tamamen askeri bürokrasiye teslim etti.
- MAZLUMDER, tezkereye onay verenlere de şu soruları sordu:
- Operasyon yapılması halinde, PKK sorunu, dolayısıyla çatışmalı ortam sona erecek mi?
- Sınır ötesi operasyonla Kürt sorununu çözmüş olacak mısınız?
- Uluslararası hukuku görmezden gelerek başka bir ülkenin egemenlik alanını ihlal etmekle kendi ülkenizdeki egemenliğinizi de tartışmaya açma riskini hesap ettiniz mi?
- Sınır ötesi operasyon yapıldığı takdirde, şu ankinden daha az asker kaybı olacağı garantisi verilebilir mi?
"Onlarca yıldır on binlerce canı birileri savaş istiyor diye verdik. Artık değil on binler, bir tane bile can vermek istemiyoruz. Ne bir anne, ne babasız kalan bir bebe ağlasın istemiyoruz. Kürt sorunun çözümü konusunda mutlaka diyalog ve barış yolu denenmelidir. Kürt sorununun ve bölgedeki sorunların çözümünün güvenlik sorunu olmadığı anlaşılmalıdır. " (TK/NZ)