Son bir haftada zorunlu askerlik yaparken iki kişinin daha intihar ederek hayatını kaybettiğinin açıklanması üstüne 2002’den bu yana Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde intihar sonucu öldüğü iddia edilenlerin sayısı 971’e yükseldi.
Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA) kurucularından, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Toplumsal Travma ile Başetme programı koordinatörü Dr. Necdet İpekyüz, askeriyede yaşanan intiharların militarizmin kurumsal yapısı ve Kürt sorununu nedeniyle yaşandığını savunuyor.
bianet’e konuşan İpekyüz, askeriyede yaşanan intiharların açıklanandan daha fazla olduğunu düşünüyor.
İpekyüz: Travma taşınıyor
İpekyüz, son 10 yıl değil, çatışmaların başladığı dönemin yani son 30 yılın incelenmesi gerektiğini savunuyor.
“Maalesef istatistikler üzerinde durarak insanı vicdan ve duygudan çıkarıp rakamlar üzerinden konuşuyoruz.
“Son 30 yıla baktığımızda bu bölgede ciddi bir nüfus artışı var. Zorunlu olarak askere gelen de kolluk gücü olarak gelenler de var. Bunların intihar oranlarını düşündüğümüzde kötü bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu insanların ailelerini de düşündüğümüz zaman Kürt coğrafyasında yaşanan sorunlar nedeniyle batının da etkilendiğini görüyoruz.
“30 yıllık süreci düşündüğümüzde, bundan 30 yıl önce Kürt coğrafyasında askerlik yapanların çocukları şimdi buraya askerlik yapmaya geliyor. Bu travmayı taşımadır.”
“Askeriyedeki tüm ölümler ciddiyetle incelenmeli”
İpekyüz, şehit ve gazilerle ilgili bazı düzenlemeler olduğunu ama ruhsal sorun yaşayanların göz ardı edildiğini ifade ediyor.
“Geçmişten beri gazi denildiğinde fiziksel sorunu olan kişiler göz önünde bulunduruluyor. Oysa ruhsal sorun yaşayanlar görmezden geliniyor.
“Bu durum da son derece tehlikeli. Pek çok olumsuzluğa tanık olan ve bunları içine atan genç terhis oluyor. Terhis olduktan bir süre sonra içinde patlamalar yaşayabiliyor.
“Zorunluluğun kendisi başlı başına bir travma. Ayrıca hiyerarşinin beraberinde getirdiği ruhsal sıkıntılar da evvelden beri var.
“Militarizmin kendi gelenek ve görenekleri hiyerarşik olduğu için zorunlu kelimesiyle yan yana geldiğinde insanın insanlığını olumsuz yönde etkiliyor.
“Askeriyedeki her türlü ölümün ciddi şekilde incelenmesi lazım. Bu intiharlar için de geçerli. Biz TİHV olarak TSK ve MSB’ye başvurduk ama cevap alamadık. İntihar edenlerin rütbeleri ne, doğum yerleri neresi, hangi bölgelerde askerler intihar ediyor ve askerliğin hangi aşamasında intihar olayları yaşanıyor… Bunların tespit edilmesi lazım.
“TSK’de ne kadar antidepresan kullanılıyor?”
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da halkın askeriyede Kürtlerin daha çok intihar ettiğine ilişkin bir düşüncesi olduğunu dile getiren İpekyüz, bunun da öteki olma korkusunu daha da artırdığını ifade ediyor.
“TSK gibi kapalı ortamlarda dayanışma sergilenmesi gereken ortamlarda ötekilik duygusu sezildiği zaman bunun sonuçları travmatik olabiliyor.
“Mesela bana gelen bir başvuruda askerliğini komando olarak yapan birisi, kendisine ‘Kürtler şöyledir, böyledir, ezeceksiniz’ diye emir verildiğini ve bu durumun kendisini kötü etkilediğini söylemişti. Kendisi de Kürt olan bu kişi nöbette de uykuda da öldürülme korkusu yaşadığını aktarmıştı.
“TSK’nin kendi eğitim sistemini mutlaka gözden geçirmesi lazım. TSK’nın rehabilitasyon merkezi de hep fiziksel rehabilitasyona odaklı ama ruh sağlığı açısından da rehabilitasyon şart.
“TSK’de son yıllarda ne kadar antidepresan kullanıldığının ve bu ilaçların hangi rahatsızlıkların tedavisinde kullanıldığının bir soru önergesiyle ortaya çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.
“Diğer bir nokta da askerlik yapan gençlerin terhis olduktan sonra ruhsal durumlarıyla ilgilenilmesi. Çalışmaların sadece TSK bünyesinde tutulması yeterli değil.” (EKN)