Kalabalık katılımla gerçekleşen gecede Türkiye'nin yakın tarihini irdeleyen kısa belgesel gösterilerinin yanı sıra katledilen aydınların, çetelerin, Susurluk ve Şemdinli olaylarına değinildi, "temiz toplum, temiz siyaset" öne çıkan ortak talepti.
Sunuculuğunu oyuncu, yönetmen Orhan Alkaya'nın üstlendiği gece sosyolog yazar Oya Baydar'ın Yurttaşlar Girişimi olarak hazırladıkları imza metnini okumasıyla başladı.
Yurttaşlar Girişimi: Taleplerimizin takipçisi olacağız
Baydar, "Ülkemize ve insanlarına daha fazla kötülük yapılmasına, yaşadığımız ortamın devlet tarafından korundukları izlenimi veren çetelerce kirletilmesine, ülkemizin vatan, bayrak gibi değerlerin ardına sığınan katillerle gurur duyan, mafyaya özenen insanlar ülkesi olmasına izin vermeme kararlılığımızı ve taleplerimizin takipçisi olacağımızı bildiriyoruz" diyerek talepleri dile getirdi.
Ardından, Susurluk'taki kazayla gün yüzüne çıkan olaylara tepki olarak yapılan "Sürekli aydınlık için 1 dakika karanlık" eyleminin arşiv görüntüleri sunularak hatırlatma yapıldı.
Akar: Puzzle'ın eksik parçası yok
Mehmet Ali Birand ile birlikte 32. Gün Programını hazırlayan Gazeteci Rıdvan Akar,1955'den günümüze derleme görüntülerle izleyenlerle kısa bir belgesel sundu.
6-7 Eylül olaylarıyla başlayan belgesel, 1 Mayıs 1977'de Taksim Meydanı'nda 126 kişi yaralanması ve 34 kişinin öldürülmesiyle sonlanan olayın "sol iç çatışması" olarak lanse edilmesine, 16 Mart 1978'de Beyazıt Meydanı'nda 7 öğrencinin aralarında Abdullah Çatlı'nın da bulunduğu kişilerce öldürülmesine, Gaziosmanpaşa' da Gazi Mahallesi'ndeki kahvehanelerin taranmasıyla başlayan olaylarda 34 kişinin hayatını kaybetmesine dikkat çekiyor.
Taner Kışlalı'dan, Uğur Mumcu'ya, Kemal Türkler'e, Abdi İpekçi'ye katledilen tüm aydınların sırayla anıldığı görüntülerde, Susurluk kazasıyla ve son olarak Şemdinli'de yaşanan bombalama olaylarına yer veriliyor.
Akar yaptığı kısa konuşmada "Bütün bu olaylar puzzle'ın eksik parçalarıydı. Artık eksik parça yok ve karşımıza hep 'devlet' çıkıyor" dedi.
Akar ayrıca Mehmet Ali Ağca'nın hapisten kaçırılmasına yardım edenlerin kendi açıklamalarına göre devletçe tutulduklarına, Musa Anter'in katili olduğunu öne sürenlerin de aynı güç tarafından yönlendirildiklerini açıkladıklarına dikkat çekti.
Cinmen: Karanlık bir durum yok ama yargı da yok
Daha sonra kürsüye çıkan Avukat Ergin Cinmen de "Bu ülke sağcı ve solcu insanların aynı silahla öldürüldüğü günler yaşadı" dedi.
Cinmen, Susurluk'un karanlığı değil aydınlığı temsil ettiğine, kazayla birlikte varlığı hep kabul edilen ama ispatlanamayan aktörlerin ortaya çıktığına değindi.
Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun hazırladığı Susurluk Raporu'nda açık kabul ifadelerinin olduğunu belirten Cinmen, devletin Susurluk'a "Yanlış ama hukuk devletinde olur böyle şeyler" tutumuyla baktığını ifade etti.
Cinmen "Susurluk karanlıkta kalmadı ama aktörler de bütün delillerin aydınlık olmasına rağmen yargılanmadı" dedi. Avukat Cinmen katledilen aydınlara karşı bütün Türkiye'nin sorumlu olduğunu da ekledi.
Canan: Aydınların katkısı önemli
Hakkari Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski milletvekili Esat Canan, Şemdinli olayları tanıklığını aktardı. Canan "Şemdinli olaylarının açığa çıkmasında, faillerin yargılanacak olmasında aydınların, gazetecilerin katkısı çok büyük ve çok anlamlı. Destek devam etmeli" dedi.
Canan İpekçi'nin ölümünden bu yana her şeyin çok değiştiğini ama terör zihniyetinin hiç değişmediğini ifade etti.
Salman. Hesap soralım
Reklamcı, şair Ersin Salman, "Yurttaş olarak devlete" başlığıyla işkence yapmayın, kitap toplamayın, yakmayın, kitap evi bombalamayın, inançlı-inançsız ayrımı yapmayın, siyasetin önüne baraj kurmayın" dedi.
Salman "Yurttaştan mafyaya" çağrısıyla "Hapisten insan kaçırmayın, kontrgerillayla iş yapmayın" dedi.
"Yurttaştan yurttaşa" çağrısında ise "Haklarımızı arayalım, üstümüze vazife olan olmayan her işe karışalım, hesap soralım" mesajı verdi.
Gecede Edip Akbayram ve Yasemin Göksu da birer şarkı seslendirdiler.
Gece İpekçi'nin anıtı başında anılmasıyla sona erdi. (EZÖ)
Gecede okunan imza tam metni şöyle:
Biz aşağıda imzası bulunan yurttaşlar
Çetelerden arındırılmış, hukukun üstünlüğünü benimsemiş çağdaş ve uygar bir ülkede, barış, demokrasi ve özgürlük ortamında yaşamaya hakkımız olduğuna inanarak;
*Devlet içine yuvalanmış suç şebekelerinin; nereye, kimlere kadar uzanırsa uzansın, bütün bağlantılarıyla açığa çıkarılmasını,
*Devletin ve siyasetin; tetikçileri, planlayıcıları ve koruyucularıyla çetelerden vakit geçirmeksizin temizlenmesini,
*Bu amaçla, artık gözlerden saklanamaz hale gelen karanlık ilişkilerin örtbas edilmek ve korunmak yerine açıklığa kavuşturulmasını,
*Bu türden "derin" yapıların ve ilişkilerin yeniden kurulmasını engelleyecek idari, siyasi ve yargısal önlemlerin alınmasını, gerekli hukuk reformlarının derhal gerçekleştirilmesini, sorumluları yargılama yolunun açılabilmesi için her türlü dokunulmazlık zırhının kaldırılmasını,
*Adaletin, kamu vicdanında yara açmayacak, yargıya güveni yıpratmayacak şekilde, ülkemizin her köşesinde, herkes için ayrımsız ve eşit uygulanmasını talep ediyoruz.
Ülkemize ve insanlarımıza daha fazla kötülük yapılmasına, yaşadığımız ortamın devlet tarafından korundukları izlenimi veren çetelerce kirletilmesine, ülkemizin, vatan, bayrak gibi değerlerin ardına sığman katillerle gurur duyan, mafyaya özenen insanlar ülkesi olmasına izin vermeme kararlılığımızı ve taleplerimizin takipçisi olacağımızı bildiriyoruz.
Sesimize kulak verin, çağrımıza imzanızla katılın.