Doğu Blok'u ülkelerini Sosyalist olarak görmeyen bir siyasetten geliyordum. Bu yüzden sosyalist ülkeler yıkıldı diye bir üzüntüm olmadı.
Ancak diktatörlükler yıkıldı diye de sevindiğimi hatırlamıyorum. Yani biraz kafam karışmıştı. Bu yüzden, o dönem çalıştığım Sokak Dergisi'nde çok da düzgün haberler yaptığımı zannetmiyorum ama çok da iyi hatırlamıyorum.
Ben "sol bu duvar bu duvarın altında kaldı" diye hiç düşünmedim. Zaten o duvar ülkelerini sol olarak görmüyordum. O açıdan benim durumun daha bir şeydi. Ama böyle düşünen arkadaşlarım oldu, tabii onlar üzüldüler, onlarla bayağı bir tartıştığımı hatırlıyorum. Fakat ben bir sene sonra kalktım, Almanya'ya gittim ve duvarın durumunu gördüm. Tabii, o zaman kafam daha da karıştı. Kapitalizm mi bunu yıkıyor, yoksa demokrasi isteği mi yıkıyor, belli olmuyordu. Ama gittikten sonra gördüm ki hakikaten bir demokrasi isteği yıktı duvarı diye düşünmüştüm.
Yani iki senelik Almanya tecrübem ve Almanyaların birleşmesi sırasında düşündüğüm, evet sol ayakta kalacak, bu olaydan zarar gördü, zedelendi ama böyle bir dönem geçecek şeklindeydi.
Hep kafamın bir kenarında bu kapitalizmin mi bir zaferiydi mi bu sorusu kemiriyordu. Ama bugün de bu mesele açığa kavuşmuş değil. Ama yani tabi sol adına uygulanan bir baskıcı yöntemin son bulması iyi oldu ama bu çok kafa karıştırıcı, bunu da kabul etmemiz lazım.(BÇ)