İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Planlama Ajansı (İPA), “Kamu Kaynaklarının Halk İçin Kullanımında Neredeyiz? Türkiye’nin İsraf Karnesi” başlıklı bir rapor yayımladı.
Dr. Ozan Bingöl ve Dr. Buğra Gökce’nin katkı sunduğu raporda, “kamu kaynaklarının israf edilmesinin, verimsiz ve etkinlikten uzak şekilde kullanılmasının halk için yapılacak yatırımları ve halka sunulacak hizmetleri sekteye uğrattığı” vurgulanıyor.
Altı bölümden oluşan, 22 sayfalık raporda öne çıkan başlıklar şöyle:
Kamuda israfın genel görünümü
2023 yılında Türkiye’de kamu harcamalarının Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'nın (GSYH) %36,69’u seviyesine ulaştığını belirten İPA, bu oranın, kamu kaynaklarının etkin kullanımı açısından önemli sonuçlar doğurduğunu vurguluyor. Raporda ayrıca, kamusal harcamalardaki şeffaflık eksikliği ve denetim mekanizmalarının zayıflamasının israfı artırdığı ifade ediliyor.
“Kamuda İsraf Neden Önlenemiyor?” başlıklı bölümde ise, kamudaki israfın temel nedenleri arasında liyakate dayanmayan atamalar, plansız yatırımlar ve kamu-özel işbirliği projelerindeki denetim eksiklikleri gösteriliyor. Özellikle kamu harcamalarının yeterince şeffaf olmaması ve denetim mekanizmalarının etkin çalışmaması, kamu kaynaklarının etkin kullanılmasının önündeki engeller arasında sıralanıyor.
Faiz giderleri ve borçlanma
Raporda, Türkiye’de faiz giderlerinin kamu kaynakları üzerinde önemli bir yük oluşturduğu belirtiliyor.
2022 yılı itibarıyla merkezi yönetim borç stokunun iki yıl içinde %127 oranında arttığı ve faiz harcamalarının hızla yükseldiğini belirten İPA, 2024 yılı itibarıyla her 100 lira verginin 16 lira 93 kuruşunun faize gittiği ifade ediyor. Raporda, bu durumun, kamusal hizmetler için kullanılabilecek kaynakların azalmasına neden olduğu vurgulanıyor.
Kur Korumalı Mevduat’ın kamuya maliyeti
Rapor, Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının başlangıçta bütçeye hiçbir yük getirmeyeceği iddia edilse de, iki yıl içinde Merkez Bankası ve merkezi yönetim bütçesine toplamda 1 trilyon 58 milyar lira maliyet getirdiğini belirtiyor.
KKM için yapılan ‘devasa’ harcamaların, kamu kaynaklarının etkin kullanımı konusundaki büyük eksikliklerden biri olduğuna dikkat çeken İPA, bu uygulamaya harcanan kaynakların okul, hastane, yol gibi kamuya doğrudan fayda sağlayacak projeler için kullanılabileceğini belirtiyor.
KÖİ ve YİD projelerinde şeffaflık sorunları
Raporda dikkat çeken bir diğer başlık, Kamu-Özel İşbirliği Projeleri (KÖİ) ve Yap-İşlet-Devret Projeleri (YİD) oldu. Bu projelerin kamu kaynaklarının kullanımında geniş bir kaynak aktarımını içerdiği belirtilirken, “şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık ilkelerinin işletilememesi sebebiyle” tam maliyetlerin bilinmediği ifade ediliyor.
Kuzey Marmara Otoyolu Projesi gibi bazı projelerde verilen garanti tutarlarının yatırım maliyetlerinin çok üzerinde olduğuna işaret eden rapor, Dünya Bankası verilerinden şu örnekleri aktarıyor:
- 2,5 milyar dolar garanti verilen Kuzey Marmara Projesi’nin Kınalı-Odayeri kesiminin yatırım tutarının 1 milyar 40 milyon dolar; garanti tutarının yatırım tutarının 2,4 katı.
- 4,5 milyar dolar garanti verilen Kuzey Marmara Projesi’nin Kurtköy-Akyazı kesiminin yatırım tutarının 1,6 milyar dolar; garanti tutarının yatırım tutarının 2,7 katı.
- 2,4 milyar avro garanti verilen Ankara-Niğde otoyolu projesinin yatırım tutarının 1,2 milyar dolar; garanti tutarının yatırım tutarının 2,1 katı.
Raporda ayrıca, Devlet Hava Meydanları İşletmeleri verilerine atıfla, YİD kapsamında verilen yolcu garantisinin tutmaması nedeniyle 2023 sonu itibarıyla işletmeci şirketlere 199,7 milyon avro (yaklaşık 6 milyar 940 milyon lira) ödeme yapıldığı belirtiliyor.
İPA raporu, istisnai kadro uygulamaları, baskı ve cilt giderleri, büro mefruşat alımları, lojman kiralama ve taşıt bakım onarım giderlerinde de ciddi artışlar yaşandığını belirtiyor. Bu harcamaların önceliklendirme ve verimlilik sorunlarına işaret ettiğini vurgulayan rapor, ayrıca şeffaflık ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor.
“Halk odaklı ve sürdürülebilir israfla mücadele politikası”
Kamu harcamalarındaki israfın, halk için sunulacak hizmetleri sınırlandırdığı ve ülkenin ekonomik refahını olumsuz etkilediğini belirten İPA, kamusal kaynakların etkin kullanılabilmesi için şeffaflık ve hesap verebilirlik mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Raporun ‘Sonuç’ bölümünde, merkezi ve yerel yönetimlerde halkın çıkarlarını önceleyen, sürdürülebilir bir israfla mücadele politikasının geliştirilmesi gerektiği belirtilerek, “Aksi takdirde israfın boyutları daha da büyüyerek, ülkenin hem bugünü hem de geleceği açısından ciddi tehditler oluşturmaya devam edecektir” uyarısında bulunuluyor.
(VC)