Silivri'de yarın başlayacak olan Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) davasının arifesinde, Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA) Türkiyeli yetkilileri, yayıncı ve Nobel Barış Ödülü adayı Ragıp Zarakolu'ya karşı 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle "yasadışı bir örgüte yardım ve yataklık etmek" suçlamasıyla açılan davayı düşürmeye davet etti.
IPA tarafından yapılan açıklamada Zarakolu ile birlikte birkaç yazar ve aydının daha sadece yazılarından ve yaptıkları yayınlardan dolayı suçlandığının düşünüldüğü belirtildi.
"Bu, Türkiye'nin uluslararası insan hakları adına sahip olduğu yükümlülükleri ihlal etmesi anlamına gelmektedir."
"Zarakolu ağır bir takım koşullar altında serbest bırakılmış olmakla birlikte, yayıncı Deniz Zarakolu ve akademisyen Büşra Ersanlı hala tutuklular. IPA bu şahısların serbest bırakılmasını talep ediyor." "Türkiye'de onlarca yazar ve yayıncı hala ya hapiste tutulmakta, ya da mahkeme karşısında yargılanmakta."
"En çok tutuklu yazar Türkiye'de"
1 Temmuz Pazartesi günü KCK davasının ilk duruşmasını izleyecek olan Smith-Simonsen şöyle konuştu:
"Zarakolu gibi Türkiye'deki sansür duvarlarını yıkmaya çalışan şahıslarla şiddet yoluyla siyasi gündemlerini ilerletmeye uğraşanları birbirine karıştırmamak son derece elzemdir."
"Zarakolu yazma ve yayın özgürlüğünün uluslararası tanınırlığa sahip bir savunucusudur. Kendisi bu seneki Nobel Barış Ödülü'ne aday olarak gösterilmişti. IPA Türkiye'deki geniş çaplı yayın özgürlüğü ihlallerini yıllardır belgeleyen ve bütün yayıncıların yayınlama özgürlüğünü savunan bu cesur fakat barışçıl yayıncıya karşı süregelen taciz eylemlerini şiddetle protesto eder."
"Türkiye uluslararası insan hakları anlaşmalarını imzalamış olması dolayısıyla bireylerin insan haklarını, özellikle de Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin (ICCPR) 19. ve de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10. maddelerini gözetmekle mükelleftir."
"Türkiye'de, hapishanede veya yargı karşısında bulunan yazar sayısı dünyanın herhangi başka bir ülkesinden daha fazladır."
"14 Haziran 2012 tarihinde 29. IPA Kongresi "hakaret, devlet güvenliği, devletin gizliliği ve terörizm gibi geniş bir tanıma sahip olan ifadelerin suistimalini; sansüre yol açan, medyanın taciz edilmesine ve demokratik olmayan etkilemelere sebebiyet vermesi dolayısıyla reddeden" bir karar çıkardı. Yürütmede açıklık ve şeffaflık prensiplerine hak ettikleri önceliği tanımak kamunun çıkarınadır."
Türkiye'de Yayın Özgürlüğü
Avrupa Birliği Komisyonu'nun 2011 tarihli Türkiye İlerleme raporunda Türkiye'nin AİHM'in muhtelif kararlarıyla uyum sağlayabilmesi için, terörle mücadele yasalarını değiştirmesi gerektiğinin altının çizildiğinin hatırlatıldığı açıklamada, IPA'ın da yaklaşık son iki yıl süresince Türkiye'de yayın özgürlüğünü baskı altına almak için terörle mücadele yasasının giderek daha sık kullanılmaya başlandığını gördüğü ifade edildi.
* Bu yasanın öngördüğü terörizm ve terörist örgüt tanımının fazla muğlak oluşu uzun zamandır eleştiriliyordu. Bazen yıllarca süren uzun yargı süreçleriyle de birleştiğinde, terörle mücadele yasasının uygulanması özellikle sorunlu bir hal alıyor.
* Türk Ceza Kanunu'nun 226. maddesine bağlı olarak son zamanlarda ortaya çıkan müstehcenlik davalarındaki patlama konusunda da, IPA yine Türkiyeli üyelerinin Başbakanlığın Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'nun ilgasına yönelik talebini de desteklemektedir. Çünkü bu kurul AİHM tarafından "Avrupa'nın edebi mirasına ait" olarak tanımlanan eserleri yasaklamak konusunda ısrarlı bir tutum sergiliyor.
* IPA İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2011'in Ağustos ayında verdiği, bir kitabın yayıncısına benzediğinin kabul edilmesi gerektiğine dair kararı da endişeyle not etmektedir. Bu yorum, Berdan Yayınevi'nin sahibi Sadık Daşdöğen'in Abdullah Öcalan'la yapılan röportajları da içeren bir kitabı yayınlamasından dolayı gıyabında dokuz aylık hapis cezasına mahkum edilmesi için kullanılmıştı. Daşdöğen "yasadışı bir örgütün propagandasını yapmaktan" ötürü ceza aldı. Eğer yayıncılar bastıkları kitaplardan sorumlu tutulacaklarsa, bunun Türkiye'deki ifade, yazma ve yayınlama özgürlükleri üstündeki etkisi çok ağır olabilir.
* Türkiye'deki ifade ve yayın özgürlüğüne ilişkin davaların akışını frenlemek için, Türkiye'nin mevcut yasaları (125., 216., 301. [...] Türk Ceza Kanunu, 5816. yasa, terörle mücadele yasası, vs.) ve de bunların uygulanış şekli, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı da dahil olmak üzere uluslararası standartlara uyacak şekilde değiştirilmelidir. Bu konu zaten Türkiye'ye 2010 yılının Mayıs ayında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin Cenevre'deki 8. Evrensel Periyodik İncelemesi (UPR) sırasında muadilleri tarafından hatırlatıldı.
* IPA, PEN International ve Sansür Endeksi'nden oluşan UPR Çalışma Grubu'na verilen Türkiye'ye ilişkin ortak bildiriyi görmek için tıklayınız.