Av. Barış Çilingir, "işkencenin sistematik olması, sistemin tüm aygıtlarının, işkence ve kötü muamele karşısında net tavır almamaları, kolluk güçlerinin, savcılığın, adli hekimliğin, yargıçların, uluslararası sözleşmelerle belirlenmiş standartları yerine getirmemesidir" diyerek "sistematik" kavramına açıklık getiriyor.
Av. Çilingir, hükümetin işkence ve kötü muameleyi önleme konusunda mevzuatta ilerlemeler kaydettiği; ancak bu ilerlemelerin hayata geçirilemediği görüşünde.
İÖG'ye yapılan 566 başvurunun 155'i 18 yaşın altında
İzmir Barosu İşkenceyi Önleme Grubu'nun sürekli işkence ve kötü muamele şikayeti aldığını söyleyen Av. Çilingir "Başvuruların sayısından işkence ve kötü muamelenin devam ettiğini, aynı zamanda işkence türlerinde fazla bir değişiklik olmadığını görüyoruz" diyor.
Elektrik verme, falaka gibi işkence türlerinin azalmasına karşın tamamen ortadan kalkmadığını ifade eden Av. Çilingir "Çok yakınlarda, 13. Ağustos'ta İzmir'de elektrik işkencesine ilişkin başvuru yapıldı" diye bilgi veriyor.
Mağdurlara aynı zamanda hukuki destek veren İzmir Barosu İşkenceyi Önleme Grubu, Savcıları harekete geçirmek için suç duyurusu yapıyor ve başvuruları izliyor.
"Şu anda açılmış 112 dava dosyası var, bunlardan 26 tanesi Ağır Ceza mahkemelerinde, 86'sı bireye kötü muamelede bulunma suçundan Asliye Ceza mahkemelerinde açılmış" diyor Av. Çilingir ve ekliyor:
"Bize Şubat 2002'de kuruluşumuzdan bu yana 566 kişi işkence ve kötü muamele nedeniyle başvurdu. Bunlardan 155 tanesi 18 yaşından küçük, 411'i 18 yaşından büyük".
Başvuru sayılarını sürekli güncelleştiren İÖG'ye başvuranların 69'u kadın, 497'si erkek.
"Ağırlıklı başvurucularımız yüzde 73 oranında adli vakalar. Başvuruların sadece yüzde 27'sini politik nedenlerle bir şekilde kötü muamele ve işkence ile karşılaşmış kişiler oluşturuyor" diyen Av. Çilingir, başvurular arasında 69 kişinin kadın olmasına da dikkat çekiyor:
"Sayı olarak az görünse de, toplumumuzda kadınların bu tip olaylarda başvuru mekanizmalarını işetmekteki çekingenliği söz konusu olduğundan bu sayı da az değil."
Dosyaların izlenmesi
İÖG'nin verdiği sayılar yalnızca İzmir metropol ilçeleri için geçerli.
Türkiye ölçeğinde çok vahim bir tablo ortaya çıkacağını düşünen Av. Çilingir, İÖG'nün izlediği davalar arasında kolluk güçlerinin cezalandırılmasına karar verilmiş beş dosya olduğunu anlatıyor:
"Bir tanesinde asker, diğer dördünde polisin işkence ve kötü muameleden cezalandırılmasına karar verildi. Yargıtay'da 21 dosya var".
Geçen yıldan bu yana Ceza Usulleri Yasasında yapılan bir değişiklikle İşkence davalarının acele görülmesi gereken davalar arasına lındığını belirten Av. Çilingir "Davalara adli tatilde de bakılıyor ve 30 günden fazla ara verilemiyor. Buna mahkemeler de riayet ediyor. Ancak farklı eksiklikler var" diyor.
Av. Çilingir izledikleri davaların geç sonuçlanmasını başka eksikliklere, bağlıyor: Tebligatın işkenceyle suçlanan sanığa ulaşmaması, delillerin geç toparlanması, Adlı Tıp Kurumuna gönderilen dosyaların çok geç neticelendirilmesi.
"Sistematik işkence var"
Verdiği örneklerle "sistemin tüm aygıtlarının, işkence ve kötü muamele karşısında net tavır almadıklarını" ve yasaların pratiğe geçirilmesindeki sorunları anlatan Av. Çilingir "Grup olarak kanımız Türkiye'de sistematik işkencenin varolduğu" diyor ve ekliyor:
"Biz bunu ikiye ayırmak gerektiğine inanıyoruz: Birincisi Ceza Usul sistemindeki hatalardan kaynaklanan, sanıktan delile ulaşma amacıyla, ikrar elde etmek için yapılan işkence ve kötü muamele var. Bir de sanığı, kolluğun cezalandırmak, caydırmak amacıyla yaptığı işkence var".
"Klasik işkence denilince suç itiraf ettirmek amacıyla işkence yaptığı anlaşılıyor; ama sadece o değil. Cezalandırma ve korkutma amacıyla da işkence yapılıyor".
"Bunlar bizim somut dosyalarımızdan çıkardığımız veriler". (YS/EÜ)