İntihar eden genç kızın popüler sanatçı Hakan Peker'in sevgilisi olması en çok satan gazetelerimiz nezdinde olaya daha da "renk katmış" görünüyor.
18 Nisan 2001 tarihli Milliyet ve Sabah gazeteleri intihar haberini manşetten duyururken, Hürriyet sürmanşete -yani olağanüstü öneme sahip olaylar için kullanılabilecek yere- çekmeyi tercih ediyor.
Hürriyet ikinci sayfada devam ettirdiği haberinde Hakan Peker'in açıklamalarına öncelik verirken, sağ sütunda da genç kızın daha öncede intihara teşebbüs ettiği tüm detaylarıyla veriyor. Haberde bol fotoğraf kullanan Hürriyet'in neden genç kızın bir de bikinili bir fotoğrafını kullanmayı tercih ettiğini ise sorgulamaya ihtiyaç var.
Tehlikeli mizansen
Milliyet ise birinci sayfadaki haberinde kendilerince "romantik" ancak toplumsal sorumluluk açısından hayli tehlikeli bir mizansen uyguluyor. Genç kızın portre fotoğrafının yanına siyah harflerle "Hoşça kal bebeğim" başlığını atarken, Hakan Peker'in fotoğrafının yanında ise mor zemin üzerinde "Seni seviyorum" ifadesine yer veriyor. Aynı şekilde intihara ve bir önceki intihar teşebbüsüne ilişkin detaylı bilgi ve sevgilisine gönderdiği son mesaj vurgulu bir şekilde birinci sayfada yazılıyor.
Sabah ise intiharın nasıl gerçekleştiğini hemen manşetteki alt başlıkla duyuruyor. Hayli gereksiz bir romantizm ve hüzün kırıntılarıyla üst başlık ve başlık donatılıyor: "Ünlü şarkıcı Hakan Peker'le aşk yaşayan S.'in son mesajı", "Hoşça kal güzeller güzeli"
Sabah da bol fotoğraf kullanmaktan çekinmiyor, ne de olsa ünlü birisinin sevgilisi intihar eden... Hakan Peker'le yurt dışında çekilmiş bir dizi fotoğraf geniş metinlerle kullanılıyor. Kızını yitiren babanın küçücük yer tutan açıklamaları ve satır arasına sığdırılan "Peker'le ilişkisini bilmiyordum" açıklaması.
Yok sayılanlar
Ailenin bilmediği bir ilişkinin manşetlere fotoğraflarla taşınması bir başka duyarsızlık ve sorumsuzluk örneği. Nasıl ki basın ahlak kuralları gereği ölen insanların isimlerinin ilk aşamada medyada duyurulmaması önem taşıyorsa bu ilişki içinde benzer bir duyarlılık sergilenmeli, pek çok insanın acısına saygı gösterilmeliydi.
Başarılı, alımlı ve ünlü bir pop sanatçısıyla aşk yaşayan bir genç kızın ölüm haberi daha çok satmak için allanıp-pullanıyor. Ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada anti-depresan kullanımının çok yaygın olduğu, pek çok insanın özellikle de gençlerin zaten intiharın eşiğinde olduğu ve böylesi haberlerle intihar kararının tetiklenebileceği psikologlarca tekrarlanıp duruyor. Ancak medya sansasyon uğruna bu gerçeği ve uzman görüşlerini yok sayıyor.
Sabah 13. sayfada sürdürdüğü Değer Özergün imzalı metinde "Bu kez başardı" gibi çok savruk, çok duyarsız ve çok da tehlikeli bir ara başlık kullanıyor. Biraz ironi katarak, yaşamın kırılma noktasındakilerle de bir empati kurarak okursak: "Evet o intihar etmeyi BAŞARDI, sizde başarabilirsiniz."
Dilin kullanımı
Ayrıca kitlesel basında hâkim olan eksik bilginin aksine bu haber için epey çaba sarf edilmiş. Genç kızın arkadaşlarıyla görüşülerek Hakan Peker'le ilişkisi didiklenmiş, okul yıllığına bakılmış ve hemen "renkli" bir detay yakalanmış: "Senin kötü yanını, yaşamdan çok ölüme yakın oluşunu, özündeki saflığı sevdik."
Yaşamın en güzel yılları olması gereken lise çağlarındaki gençlerimiz bu psikolojiyi yaşıyor ve bu ifadeler yıllıklara yazılabiliyor. Konuyla ilgili psikologların söyleyecek çok şeyi olmalı, tabi kendilerini ifade edebilecek kanallar bulabilirlerse.
Muhabir kadrosundan yönetim kadrosundakilere kadar tüm gazetecilerin en temel araçları dilin kullanımına çok dikkat etmeleri meslek ahlakının ve taşıdıkları toplumsal sorumluluklarının bir parçasıdır. Hayat bitirmek ya da örselemek her zaman en kolay iştir, ancak tüm insanlığa yaraşan hayat hakkını korumak ve ona saygı duymaktır.
Hele ki özenme/örnek alma davranışının hayli yoğun olduğu intihar olaylarında fotoğraf kullanımı, anlamın kuruluşu, haberin nerede yer alacağı ve ne tür bir başlıkla verileceği diğer hayatlar göz önünde bulundurularak çok daha önemli olmalıdır. (İC/NM)