Panellerde, Borçlar Kanunu'ndan Medeni Kanun'a ve Türk Ceza Kanunu'na kadar tüm ilgili düzenlemelerin gözden geçirilmesi, insan merkezli yaklaşımların ön plana çıkarılması, İnternete ilişkin uygulama ve kavramların hukuki temellerinin oluşturulması ve bir an önce Avrupa Konseyi Siber Suçlar Sözleşmesi'nin ele alınması istendi.
Ayrıca, Ulusal Program'da "Adalet" başlığı altındaki "Türkiye Avrupa Birliği'nin İnternete ilişkin sözleşmesine katılır" maddesi de hatırlatıldı.
İnternet ve Hukuk Platformu üyesi, Bianet Hukuk Birimi danışmanı, Cumhuriyet gazetesi yazı işleri müdürü, İletişim hukukçusu avukat Fikret İlkiz, "eylem ve sorumluluk alanları iyi uygulanmalı; insancıl, devleti kutsamayan ve insan hak ve özgürlükleri esas alan bir TCK çıkarılmalı: tanımlar üzerine esaslı çalışma yapılmalı, Avrupa Konseyi Siber Suçlar Sözleşmesi bir an önce ele alınmalı dedi.
Paneller öncesinde Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Belgin Erdoğmuş,İstanbul Barosu Başkan yardımcısı Avukat Osman Ergin ve Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı birer açılış konuşması yaptılar.
Prof. Erdoğmuş : "İnternet çocuk gibi"
İnternet kullanımını Türkiye'de ilk yıllarda yasal düzenleme olmadan yayın yapan televizyon kuruluşlarına benzeten Erdoğmuş, "anne ve babalar nasıl ki iyi ve kötü genlerle doğan çocuklarını eğitiyor, İnternetin de iyi ve kötü yanları var. Buna bir düzenleme getirilmesi gerekiyor" dedi.
Eczacıbaşı : "Biz yaramaz çocuğu dövmeye kalkıyoruz"
Dünyadan uyuşturucu, çocuk pornografisi ve kara para siteleri konusunda bilgi veren Faruk Eczacıbaşı, İnternetin günah keçisi olarak seçildiğini belirtti.
Eczacıbaşı, Boğaziçi Köprüsü'nden atlayarak intihar eden Lara'nın ailesine ait bir söze yer verdi : "Boğaziçi Köprüsü ne kadar suçluysa, İnternet de o kadar suçlu".
Ergin : "Önce özgürlükler, sonra İnternete düzenleme"
3984 Sayılı Yasada yapılmak istenen düzenlemelerle, İnternetin sanık sandalyesine oturtulmak istendiğini anlatan Avukat Osman Ergin, "Bu yaklaşımla kitap ve gazete toplatan bir Türkiye'de, site kapatmak gibi çok tehlikeli bir yaklaşım yaygınlaştırılmak istendi" dedi.
"Türk Ceza Kanunu Tasarısı'nda Bilişim Suçları" Paneli
Prof. Dr. Uğur Alacakaptan'ın yönettiği "Türk Ceza Kanunu Tasarısı'nda Bilişim Suçları ve Uluslar arası Bağlam" konulu Birinci panele Marmara Üniversite Hukuk Fakültesi öğretim üyesi yard. Doç. Dr. Yılmaz Yazıcıoğlu, İstanbul Basın Savcısı Cevat Özel, İletişim Hukukçusu avukat Fikret İlkiz ve avukat Vedat Gürer katıldılar.
Alacakaptan : "Türkiye rehavetli davranıyor"
İnternet yoluyla işlenen suçların takibi ve kavramların tanımlanması önündeki zorluklara örnek veren Prof. Dr. Uğur Alacakaptan İnternete ilişkin düzenleme konusunda Türkiye'nin rehavetli davrandığı, bunun da çok yanlış olduğunu açıkladı.
Yazıcıoğlu : "Düzenlemeler yetersiz"
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi 'nin bilişime ilişkin kapsamlı düzenlemelere karşılık Türkiye'de yalnızca TCK 525. madde çerçevesinde bir çalışmanın yapıldığını belirten Yılmaz Yazıcıoğlu, "Donanım, yetiştirilmiş personel ve maddi altyapı çok önemli" dedi.
Gürer : "Daha çok etik açıdan yaklaşılsın"
"Suçun ispatı", "bilgi girme", "kırma" gibi işlem ve uygulamaların iyi tanımlanması gerektiğini belirten Vedat Gürer, hukuki düzenlemelerin İnternete uyarlanmasına ilişkin zorluklara örnekler verdi. Gürer, "Bilgisayar müsaderesinin klasik yöntemlerle yapılmaması gerektiği, İnternet suçunda cezai yanın bulunduğu ancak daha çok etik açıdan yaklaşılması gerektiğini" de ifade etti.
İlkiz : "Önce insancıl TCK"
İnternete ilişkin düzenlemeye girişmeden evvel insancıl, devleti kutsamayan ve temel insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir Ceza Yasası'nın çıkarılması gerektiğini açıklayan Avukat İlkiz, suç kapsamında eylem ve sorumluluk alanlarının İnternette iyi uygulanması gerektiğini söyledi.
Denizli'de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin düzenlediği yerel seminerde bir milletvekilinin ifadelerine de değinen İlkiz, İnternetin daha çok cezai ve kısıtlandırıcı bir yaklaşımla ele alınmasını eleştirdi.
İletişim hukukçusu İlkiz, "Bugün Devlet sırrının dahi belirli kavramlara oturtulmasını istiyor insanlar. Çeşitli suç tanımları üzerinde esaslı çalışmalar yapılmalı ve Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi Türkiye'de tartışılmalı" dedi.
Panel 2 : "AK Siber Suç Sözleşmesi, Değerlendirme ve Eleştiriler"
Öğleden sonra düzenlenen "Avrupa Konseyi (AK) Siber Suç Sözleşmesi, Değerlendirme ve Eleştiriler" konulu İkinci paneli İstanbul Barosu Fikri Haklar Komisyonu Başkanı Avukat Erdem Türkekul yönetti.
Panele, Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Aydın Uğur, Güvenlik Bilimleri Fakültesi Öğretim üyesi Mehmet Özcan, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Leyla Keser Berber,İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Hasan Sınar ve Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Okan Tanşu katıldı.
Tanşu : "İnsana yatırım, norm ve işbirliği"
Siber suç için bilgisayarı ele almanın yetersizliğe değinen Okan Tanşu, günümüzde cep telefonuyla bağlanarak da suç işlenebildiğini söyledi. Sanayi devriminin bir ürünün çok daha geç eskimesine karşılık teknolojik bir ürünün en geç 6 ayda eskidiğini ifade etti.
Berber : "Türkiye'de elektronik imza geçerli değil"
Dünyada birçok ülkenin ticaret ilişkilerinde elektronik imza (e-imza, dijital imza) kavramını geliştirdiği söyleyen Leyla Keser Berber, bu ülkelerin ticari sözleşmelerde bu uygulamayı hukuki taahhüt altına aldıklarını açıkladı.
Berber, Türkiye'de dijital imza kanunu bulunmadığı, hazırlanan Dış Ticaret Elektronik Yasa Tasarısı'nda da "taraflardan biri itiraz etmediği taktirde el imzası yerine elektronik imza atılabileceği" hükmünün yer aldığı ve bunun yetersiz olduğunu açıkladı.
Özcan : "Örgütler İnterneti tercih ediyor"
İnternette çocuk pornografisi, kara para aklama işlemleriyle ilgili dünyadan rakamlar veren Mehmet Özcan, ABD ve AB'deki birçok sitenin kapatılması için Türkiye'nin resmi girişimlerde bulunduğu, bu taleplerin tümünün reddedildiğini bunun da "içeriğe müdahale açısından" normal olduğunu açıkladı.
Türkiye'de birçok örgütün İnternetten yararlandığı, İnternet yoluyla eylemlerin, "duygusal tepkinin az, risksiz ve masrafsız olması"bakımından tercih edildiğini bildirdi. Dünyadan siyasi örgütlerden örnekler veren Özcan, Siber-mafyanın dünyada yılda 700 milyon dolar ciro yaptığını da ekledi.
Sınar : "Tasarıyı Ankara değil Platform yapsın"
İnternet alanındaki düzenlemelerde Türkiye, Ulusal Programda yer alan taahhütlerine rağmen diğer ülkelerin çok gerisinde kaldığını belirten Hasan Sınar, Almanya'nın dünyada bu konuda düzenleme yapan ülkelerden olduğu, Avrupa Konseyi Siber Suçlar Sözleşmesi benimsenmeden önce dahi bir yasayı uygulamaya soktuğu, söz konusu sözleşmeyi imzaladıktan sonra ise bunu iç hukukuna uyarladığını açıkladı.
Fransa'nın1986 tarihli İletişim Yasası'na bir 4. madde eklenerek, içerik sağlayıcılarının tespit edilmesine ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen İnternet Site Sağlayıcıların sorumluluklarına ilişkin düzenlemeler yapıldığı ifade etti.
Türkiye'de bir düzenleme için Ankara'yı beklememek gerektiğini savunan Sınar, İnternet ve Hukuk Platformu'nun öncülüğünde ve tüm tarafların görüşü alınarak bir İnternet Yasa Tasarısı'nın kaleme alınmasını istedi.
Uçkan : "Türkiye AK Siber Suçlar Sözleşmesi'ni imzalamadı"
Sözleşmenin oluşum sürecine ilişkin eleştirilerde bulunan Özgür Uçkan şunları söyledi : Avrupa Konseyi, Sivil Toplum Kuruluşları ve önemli ISS ve endüstri kuruluşlarını Siber Suçlar Sözleşmesi'nin oluşumuna katmadı. Dolayısıyla Sözleşme, kanun uygulayıcı tarafından hazırlandı.
Türkiye bu sürece katıldı. Türkiye özellikle Siber-terör alanında öneriler götürdü, sözleşmeyi benimsediğini ifade etti ama bunu imzalamadı.Bir düzenleme gerekli kuşkusuz. Ama bunu yaparken ne güvenlik yanı ne de en temel insan hakları ilkeleri çiğnenmelidir. Çünkü bu konudaki olası eksiklikler yine insan hakları üzerine olumsuz etkiler bırakacak. (EÖ/NM)