Genel olarak İnternet enformasyon ve iletişim bakımından size ne sağlıyor?.
Önce, insanın kendini güncelleştirmesi ve bilgiye anında ulaşıp izleyebilmesi açısından inanılmaz. Yaşım ilerliyor, vücudum eskiyor, ama beynimi yenilenmiş hissediyorum. Bilgi anlamında, sadece iletişim değil ama bilgiye ulaşabilme ve o bilgiyi özümseme anlamında insan kendini çok canlı, çok yeni ve yaşama doymamış hissediyor Onun ötesinde, bu düzen kurulmadan önce günde 200 kadar insanla, telefonla ve yüz yüze, muhatap olma gibi bir bunalmam vardı. Başka bir deyimle açıklamıyorum bunu. Gerçekten bir bunalmaydı. Onlara bire bir dert anlatmak çok sıkıntılıydı. Şu an bu üçte bir oranında hafifleyip bir kat fazlasıyla buraya yüklenmiş durumda. Sizi seçenlerle veya sizi temsilcisi sayanlarla irtibatınız açısından, bir zaman tasarrufu sağladım.
Son yıllarda Meclis çalışmalarının takibi açısından İnternet'te enformasyon, bilgi var artık. O tasarılarla ilgili tepkiler, görüşler geliyor mu?
Kendi yaptığım çalışmalara çok önemli katkılar alabilmeye başladım. Bu bağlamda işi hem kolaylaştırıyor, hem de çapını büyütebiliyor. O çapı taşımak, bunu kullanan insana, kendine güven duygusu da getiriyor. 91'de ben şu anda yaptıklarımı bir arada yapabileceğimi tahayyül etseydim, nasıl altından kalkacağım diye gerçekten zorlanırdım. Bunu aştığınızı hissediyorsunuz. Artı, tam sorunun cevabı değil ama, çok somut bir gözlem, ticarileşen medyayı da güncel sorunlara bu kanalla daha iyi yöneltiyorsunuz . Şimdi Star'daki büyük şey. Şu ana kadar bir yasa önerisine Türk basınında verilmiş en büyük yer. Neredeyse sayfanın yarıdan fazlası.. Sebebi? Ben bu yasa çalışmasını İnternet ortamında yaptığım için. Şöyle bir olay oldu. Geçtiğimiz salı günü ben Arnavutluk'taydım. Ekonomistler grubu (groups.yahoo.com/group/ekonomistler), sivil toplum kuruluşu gibi olan e-gruplardan biri.. Etik konusunda bir panel düzenledi. Ve siyasi etik konusunda benim konuşmamı istediler. Tiran'daki toplantı olunca oraya ben yazılı katıldım ve dedim ki, aslında bu gruptaki tartışmalar, milletvekillerinin etiği, vesaire, çok şey kazandırır. Bu bağlamda bir anlamda grubun bir önerisiydi yani. Bir yasa önerisi hazırladık. Bunu önümüzdeki günlerde Meclis'e vereceğim. O işi götüren delikanlı, Tuna Bekleviç, orada okudu benim adıma. Star'dan bir muhabir arkadaşın ilgisini çekmiş. Böyle çıktı. Benzer bir olayı, Tüketiciler'de yapmışlar. Kredi kartlarıyla ilgili.. Gene İnternet ortamında peşine düşüldü.
Çevrenizdeki durum..
Daha ziyade pasif arkadaşlar var. Ramiz Savaş arkadaşımız izliyor. Ahmet Tan izliyor. Ama onlar daha ziyade, izleme işini danışmanlarına bırakmış durumdalar. Kendileri fazla girmiyorlar. Fırat Dayanıklı arkadaşımızın da sitesi var. Benzer, bana yakın. Ben önce bir eleştiri aldım. Dışarıdaki etkinliklerimi de İngilizceyse İngilizce veriyorum. "Bunun Türkçesi yok mu?" falan diyorlar. Benim vaktim yok Türkçeleştirmeye. Ama birisi merak edip Türkçeleştirirse onun da Türkçesi olur. Şimdi ciddi bir şekilde SBF, ODTÜ ve Boğaziçi'nde, uluslararası ilişkiler bölümlerinde tartışma konusu olmaya başladı. Oralardan istekler geliyor, "şurdaki şunu ödevimde kullanabilir miyim, ek ne vardır?" diye. Onun üzerine ben bağlantıları koydum. Çünkü diyelim ki Çeçen meselesinde konu genişliyor, bütün tartışma ortamını sunuyorum. Öyle hoş bir iletişim sağladı. Şimdi bir adım ilerisini düşünüyorum. Belki gördünüz, makinenin üzerinde kamera var.. Mesela Bursa'daki toplantıya bundan sonra gitmeyeceğim. Mümkün olabiliyorsa, karşılığını kurabiliyorlarsa, bilgisayar ortamında gideceğim. Şimdi o sistemi kuruyorum. Bir sponsor olursa, buradan en az üç ayrı yere, seçim atmosferinde, yayın yapma imkânını bulmaya çalışıyorum . Bu biraz maliyetli şu an. Ona şeffaf finansman katkısı düşünüyorum. Sonra da, onu seçim yapıldıktan sonra herhangi bir kuruluşa, çağdaş yaşamı destekleme derneği gibi, devretmeyi düşünüyorum.
Geleceğe yönelik.. İnternet'le ne yapmalı, nereye doğru gitmeli, nasıl kullanmalı?
Asıl hayalim, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin komisyon çalışmalarını İnternet ortamında yapmak..
Herkese açmak mı, yoksa...
Herkese açmak. Ama abuk sabuk şeyler de olabilir.. Komisyon çalışmaları çok olgundur, çok zordur. Dışardan bilindiği gibi zevzek bir çalışma değildir. Ayrıntılıdır. Kredi kartları diyelim.. Tüketiciyi koruma yasası.. Bir insan feryadı.. Uğradığı bir haksızlık.. Eğer bu meclis 550 milletvekiline 5 bin 500 kişi yle çalışıyorsa, bunları anında süzüp anında milletvekillerinin bilgisine sunabilecek kadroların da varolması gerekir. Biraz niteliği değiştirmek gerekecek belki, ama bu zaman içinde oturur. Yasalar gerçekten yaşamla bütünleşir. Şu an yasa fabrikası gibi çalışıyoruz, ama yasalar yaşamla bütünleşmiyor . Yaşamla bütünleşmediği için bir yasayı, bir - iki yıl içinde yenilemek zorunda kalıyoruz. Şu ana kadar İnternet iki şey sağlamaya başladı. Bir, iletişimi bilgiye dönüştürmeye başladı . Yani, " information " evresini " knowledge "a döndürdü. Bunu yaşamınızda hissediyorsunuz. Bir başka olay.. Şehir demokrasileri... İnternet ortamı bunu büyük nüfuslarda mümkün kılabilir . Çoğulcu demokraside bir yasa yaparken, bir genel görüşme yapılırken, her şekilde vatandaşın tepkilerini tutanaklara geçirebilirsin. Bunu izleyenler katılabilsin. Bir milletvekili orada gördüğü bir şeyden etkilenebilsin. Tartışmanın içine onu katabilsin.
Yasaların sık sık yenilenmesi konusunda.. Mesela Yüksek Öğretim Kanunu saydığım kadarıyla 48 kanunun toplamından oluşuyor..
Şöyle düşün.. Mesela açtınız, komisyon tartışıyor. Veya bir alt komisyon tartışıyor. İnternet ortamında canı isteyen öğretim üyesi girsin, tartışsın . "Yahu şurasını şöyle yapıyorsunuz kardeşim, öyle olmaz" desin. Bunu izleyin. Doğruya ulaşacaksınız. Mecliste bence bunun için altyapı var, ama irade yok.
Şu anki Websitesinde bile, kanun tasarıları var, genel kurul tutanakları var..
Şimdi bakın, bütün bunları Hüsamettin Cindoruk yaptı . Altyapıyı o kurdu. Hüsamettin Cindoruk'tan sonraki meclis başkanları bu işe sadece günün gerektirdiği katkıları koydular. Ben inanıyorum ki, bir meclis başkanı bu iradeyi koyduğu zaman realize olur.
Toplum tarafında da bu bilgiye, iletişime bir talep olması lazım herhalde..
Bazı şeyleri zorlamak gerekiyor. Ne gün yapacağım, bilmiyorum, ama bir panele katılırken bilgisayar açık olacak. Ondan sonra da bir punduna getirip, o biraz danışıklı dövüş olmak zorunda ama bu mesajı vermekte yarar var, şimdi şurada İnternet girişiniz olsaydı ben size şimdi şu bilgiyi anında ulaştırırdım, falan gibi bir ukalalık etmek. Bunu yapmak gerekiyor. Şimdi mesela çok hoşuma gidiyor. Sabancı Üniversitesi'nde bir toplantıya gidiyorum. Müthiş bir şey, 8 bin İnternet girişi var üniversitede. 2 bine çıkacak öğrenci sayısı, 2 bin öğrenci için 8 bin İnternet girişi. Her yerde bunlar olabilir.
Bu Yüksek Öğrenim Kanunu tasarısı mesela.. Çocukları okuyan, okuyacak aileleri çok yakından ilgilendiriyor. Ama çoğu ailenin böyle bir tasarıdan haberi bile yok.
Türkiye bu Avrupa Birliği işini bir alafranga eğlence, tutku olmaktan çıkarıp bu konularda yabancılara da cazip gelebilecek. Ödüm kopuyor, bir parlamento çalışmalarını İnternet ortamına açacak diye. Çünkü küçük parlamentolar çok kolay yapabilir. Ben Belçika'da, Hollanda'da parlamenter olsaydım, şu ana kadar çoktan yapardım. Parlamentonun fiilen İnternet ortamında çalışması.. Bilimin geldiği evre bunu sağlıyor size..
Yankı.com.tr'de siz 4 bin küsur kişi arasında yüzde 83 tarafından başarılı, yüzde 17 tarafından başarısız bulunuyorsunuz ve şu anda DSP'nin en başarılı milletvekili seçilmiş durumdasınız. Aynı yerde 3300 küsur oy içinde Ecevit'i başarılı bulanlar yüzde 17, başarısız bulanlar yüzde 83. En başarısız da Bülent Ecevit, DSP içinde.
Enteresan. Bir şey gördüm, bu dediğinizi doğrulayacak. Bizim DSP içinde biraz yaramaz diye nitelenen, muhalif addedilen insanlar var. Ama bize sorarsanız biz DSP'nin özüyüz, vicdanıyız. Bu grupta, ekside olan arkadaş yok. Emin Karaa , Fırat Dayanıklı , Sadık Kırbaç ... Bir tek Sadık Kırbaç'ta, Çanakkale'de galiba yüklenen bir grup vardı.. Onda bir geriledi. Diğer arkadaşların hepsi yüzde 70 - 80 pozitif. Buna karşılık diğer şeylere bakıyorsunuz, her şeye evet diyen arkadaşlarımıza, hepsi dökülüyor.
Sivil toplum - siyaset ilişkisi açısından İnternet'e dönersek..
Bir kıpırtı var sivil toplum örgütlenmesinde. O kıpırtı İnternet'in gelişmesiyle, bilgi teknolojilerinin ilerlemesiyle paralel. Şu anda çok samimi bir şey söyleyeyim. Avrupa Konseyi'nde parlamenterlerle birlikteyim. Hiçbirinin İnternet ortamında seçmeniyle benim kadar yoğun diyalogu yok. Bir gün yanımda Terry Davis diye bir İngiliz parlamenter vardı. Bana takılıp duruyordu. İngiltere'de bir parlamenter varmış. "Sen onun kadar manyakmışsın" falan diye takılıyordu. Mail'ler inmeye başladı. Bir buçuk günlük.. Baktı, dedi ki, "Sen bizimki kadar manyaksın da, Türk halkı İngilizlerden daha manyak." Görünce mail'leri. Benim kalabalığı biraz da geyik muhabbetleri artırıyordu. Orada biraz hile var.
Mecliste İnternet kullanımının yaygınlaşması nasıl sağlanabilir?
Bizim Tayyibe Gülek 'in çok hoş bir projesi var, ben de destek veriyorum: Meclis kulislerine İnternet koyalım . Sekiz tane, dört iktidar, dört muhalefet kulisine konulmak üzere. Bu sayı Avrupa Konseyi'nde üç tanedir. İlke olarak kabul ettirdim fakat startı verdiremiyoruz. Şimdi Meclis bir firmayla irtibat kuracak. Firmanın da tek istediği, verdiğim bilgisayarın üzerindeki markam silinmesin. 'Reklam mı olacak?' deniyor. 'Ya oyun oynamaya kalkarlarsa?' Kardeşim oyun koymazsın. ' Ya porno siteye girerlerse?' Böyle hâlâ duruyor.
Parti içinde bu konuda uyum olmaması bu tür inisiyatiflerde yol alınmasını zorlaştırıyor herhalde. DSP bilgisayara en kapalı parti.
Yasal düzenleme meselesi. Satanizmle ilgili, Işılay Saygın'ın önerisi, İnternet Kurulu'nun çalışmaları.
Başıbozukluk bir biçimde önlenebilmeli, ama tehlikeleri engelleyeceğim diye oradaki o özgürlüğü ve gelişmeyi engellememek lazım . Çok ince bir çizgisi var. Bu ince çizgiyi tutturabilmek için, bu ortamda bazı şeylerden alınmamayı öğrenmemiz lazım. Bizim arkadaşları en çok kızdıran şeyler veya kendilerine gerekçe yaptıkları şeyler. "Ya, küfrediyorlar " falan diyorlar. O küfürü içinize sindireceksiniz. O küfürü önlemenin belki imkânı yok. Sistemli bir kullanımda, gereğince izi sürülür, çıkar belki, ama bir yerde bir mail adresi küfredip duruyor. Ben de onlara öyle cevap veriyorum. Adamın bir tanesi, "Meclise bomba patlatacağım, ahlâksızlar" falan dedi. Ben de ona cevap yazdım. Geri dönmediğine göre kendisi açıp okudu mu bilmem, ama benim anlayışıma göre kılıç kınından çıktığı zaman saplanmalı. "Boş konuşma, ne yapacaksan yap" dedim. O tür hakaretle tartışmaya başlayıp sonradan dost olan adam da çıktı. O kadarını içimize sindirirsek.
Sınır nerelerde? Mesela pornografi diye çok genel bir tanım geçiyor.
Tabii şimdi, Avrupa sınır ötesi televizyon sözleşmesinde bu konuda bazı kavramlar var. Bu kavramların içeriği, diyelim Danimarka'da farklı yorumlanabilir, Türkiye'de farklı yorumlanabilir. Sınır ne? Sınırı çizmenin imkânı yok . Bu, yerleşmiş kafalardaki anlayıştır. 312'de 159'da da bunu yaşadık. Tehlikenin doğmuş olması mı gerekiyor, doğabilecek olması mı? Doğmuş olmasıyla bir sınır koyabiliyorsunuz. Doğabilecek olması olasılığı falan, atıyorsunuz .
Türkiye'deki mevcut kanunlar İnternet göz önüne alındığında yetiyor mu?
Bence yetiyor. Bunların üstüne yeni bir şey ilave etmeye gerek yok . Kişilik haklarının korunması konusunda Türkiye'de mevzuat var. Uygulamaya yönelik bir düzenleme yeterli. Mevzuat değil. Kimin nasıl kullanacağına ilişkin... Yeni bir yasa değil. İnternet'i köreltecek hiçbir şey yapmamak lazım . Bu teknolojik gelişmeden Türkiye nasibini fazlasıyla alabilmeli.
İnternet'i sizin kadar aktif kullanan insanlar mecliste sınırlı sayıda. Partilerin bu konularda inisiyatif göstermelerinden ne kadar umutlusunuz? Genel başkanınız belki bilgisayar bile kullanmıyor.
Kullanmıyor. Değişecek artık bu nesiller . Önümüzdeki dönem, tahmin ediyorum, parlamentoya giren 40 yaşın altındaki her milletvekili, en kötü ihtimalle bilgisayarda oyun oynamış olarak gelecek.
Devam:
Gönül Saray Alphan:
"Orada insan olduğunu hissediyor insanlar"