* Fotoğraf: Marakeş / Nadire Mater / bianet
Çin, ABD ve Avrupa'da 6 üniversiteden arkeologlar, ekologlar ve iklim bilimcilerden oluşan uluslararası ölçekteki bir araştırma ekibinin sera gazı emisyonlarına ilişkin araştırmalarının sonucuna ilişkin rapor, Ulusal Bilimler Akademisi'nin bilimsel dergisinde yayımlandı.
Wageningen Üniversitesi, Nanjing Üniversitesi, Exeter Üniversitesi, Aarhus Üniversitesi, Washington Eyalet Üniversitesi ve Santa Fe Enstitüsü’nün bir yılı aşkın süredir üzerinde çalıştığı araştırma; sera gazı emisyonlarının azaltılmadığı durumda 50 yıl sonra sıcaklıkların dünyadaki 3,5 milyar insan için yaşanamayacak seviyede olacağını ortaya koyuyor.
Rapor, 2070 yılına gelindiğinde, insanlığın üçte birine ev sahipliği yapan coğrafyaların Sahra Çölü'nün en sıcak noktalarındaki sıcaklığa ulaşacağını öne sürüyor.
Wageningen Üniversitesi'nden Prof. Marten Scheffer ve Nanjing Üniversitesi'nden Xu Chi koordinasyonunda gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları, emisyonlarındaki artışın devam ettiği durumda, dünyanın daha önce görülmemiş bir krizle karşı karşıya kalma riskine dair önemli bir uyarı niteliği taşıyor.
Nüfus dar bir iklim bandında yoğunlaşıyor
Rapora göre, insan nüfusunun büyük bölümü, dar bir iklim bandında yoğunlaşmış durumda. Çoğu insan, ortalama yıllık sıcaklığın yaklaşık 11 ile 15 derece olduğu yerlerde yaşarken, daha az kısmı ortalama sıcaklığın yaklaşık 20 ile 25 derece olduğu bölgelerde bulunuyor.
Araştırmacılar, tarihteki teknolojik yenilikler ve göçlere rağmen, insanların birkaç bin yıldır çoğunlukla bu iklim koşullarında yaşadığını ortaya koyuyor.
Prof. Scheffer “Bu iklim koşullarındaki ekonomik konum, insanların hayatta kalma ve hayatını idame ettirme amacıyla ihtiyaç duyduğu şartlar açısından temel kısıtlamaları temsil ediyor” diyor.
7,5 derece artış
İnsan etkisiyle oluşan sera gazı emisyonlarının artışı sonucunda, sıcaklıkların hızla artması beklentiler arasında.
Emisyonların artış hızının değişmediği senaryoda, ortalama bir kişinin yaşadığı sıcaklık 2070 yılına gelindiğinde 7,5 derece artmış olacak.
Bu durum, kara ekosistemlerinin okyanuslara kıyasla daha hızlı ısınması ve nüfus artışının sıcak yerlerde daha hızlı olması sebebiyle, 3 derecenin biraz üzerinde gerçekleşmesi öngörülen küresel ortalama sıcaklık artışından daha fazla.
“3,5 milyar insan yaşanmaz koşullarda kalabilir”
Sera gazı emisyonlarındaki artışın devam etmesi durumunda küresel nüfus değişiklikleri öngörülüyor. Bu değişiklikler, 50 yıl sonra dünyadaki tahmini nüfusun yaklaşık yüzde 30'unun, ortalama sıcaklıkların 29 derecenin üzerinde olan bölgelerde yaşaması anlamına geliyor.
Bu iklim koşullarına sahip günümüzdeki tek yer, küresel kara yüzeyinin yalnızca yüzde 0,8'ini oluşturan Sahra Çölü'nün en sıcak bölgeleri. Ancak 2070 yılına gelindiğinde, gezegenin kara yüzeyinin yüzde 19'u, bu iklim koşullarında yaşıyor olabilir.
Çalışmanın yazarlarından ve Aarhus Üniversitesi'nde görev yapan Jens-Christian Svenning, “Bu durum, 3,5 milyar insanı, yaşanmaz koşullara maruz bırakacaktır” diyor.
"Emisyonların azaltılması sayıyı yarıya indirebilir"
Sera gazı emisyonlarının hızla azaltılması, bahsi geçen sıcak koşullara maruz kalan insan sayısını yarıya indirebilir.
Raporun yazarları arasında olan, Exeter Üniversitesi’ndeki Küresel Sistemler Enstitüsü’nün direktörlüğünü yapan ve iklim uzmanı olan Tim Lenton şu değerlendirmeleri yapıyor:
“İyi haber şu ki, insanlık küresel ısınmayı engellemeyi başarırsa, bu etkiler büyük ölçüde azaltılabilir. Senaryolarımız, mevcut seviyenin üzerinde gerçekleşen her bir derecelik ısınmanın, bir milyar insanın sıcaklığın dayanılamayacak seviyenin üzerine çıktığı iklim koşullarında yaşaması anlamına geldiğini gösteriyor. Günümüzde, sera gazı emisyonlarının önüne geçmeyi yalnızca parasal terimlerle değil, insani değerlerle ifade edebilmemiz önem arz ediyor.”
Göç isteği artabilir
Yazarlar, iklim değişikliğinin etkileri sebebiyle aşırı sıcaklık seviyelerine maruz kalan 3,5 milyar insanın bir bölümünün göç etmek isteyebileceğini belirtiyor. Ancak göç etme kararları, iklim dışındaki birçok faktörden etkileniyor ve olası göçün bir kısmı iklim değişikliğine uyum kapsamında oluşturulan mekanizmalar yoluyla azalabileceğini vurgulanıyor.
Scheffer “İklim değişikliğine bağlı göçlerin gerçek büyüklüğünü öngörmek zor. İnsanlar göç etmeyi tercih etmiyor. Dünyanın bir kısmı yerel ölçekteki uyum mekanizmalarını uygulamaya koyarak yaşam koşullarını artırsa da gelişmekte olan ülkelerde uyum mekanizmaları, insani kalkınma göstergelerinde hızlı artış gerektiriyor” diyor.
* İşlerin olağan seyrettiği iklim senaryosunda aşırı sıcak bölgelerin genişlemesi. Mevcut iklim koşullarında, ortalama yıllık sıcaklıkların 290 dereceden yüksek olduğu bölgeler Sahra bölgesinde siyahla belirtilmiş alanla sınırlıdır. RCP 8.5 senaryosunun gerçekleşmesi durumunda, 2070 yılına gelindiğinde 290 dereceden sıcak olacak bölgeler gölgeli alan boyunca gösteriliyor. Göç olmadığı durumda, 2070’te bu bölgenin, SSP3 demografik gelişim senaryosuna göre 3,5 milyar kişiye ev sahipliği yapması öngörülüyor. Arka plan renkleri, mevcut ortalama yıllık sıcaklıkları temsil ediyor.
“İklim değişikliği virüs gibi sonuçlanabilir”
Koronavirüsün dünyayı birkaç ay önce “hayal edemeyeceğimiz” şekilde değiştirdiğini de açıklamalarına ekleyen Scheffer, araştırmanın sonuçlarının iklim değişikliğinin de benzer şekilde sonuçlanabileceğini gösterdiğini ifade ediyor:
“Değişimin hızı daha yavaş şekilde ortaya çıkabilir, ancak küresel salgından farklı olarak, gezegenin büyük bölümünün hayatta kalmanın zor olduğu seviyelerde ısınması ve tekrar soğuyamayacak olması nedeniyle, krizin sonlanmasını sağlayacak bir çözüm bulunamayabilir.
“Bu durum yıkıcı nitelikteki doğrudan etkilerinin yanı sıra, toplumların oluşabilecek yeni küresel salgınlar gibi krizlerle başa çıkma kapasitesini de azaltıyor. Bunun gerçekleşmesini engelleyebilecek tek çözüm emisyonların hızla azaltılmasıdır.”
Sera gazı salınımı nedir?Karbon dioksit (CO2), Metan (CH4), Nitröz Oksit (N2O), Hidroflorür karbonlar (HFCs) gibi sera gazlarının atmosfere verilen miktarına sera gazı emisyonu deniyor. Atmosferdeki ısıyı tutan ve hapseden sera gazları, atmosferdeki sıcaklığı artırırlar ve sera gazı etkisi ile küresel ısınmaya ve dolayısıyla iklim değişikliğine neden oluyorlar. TIKLAYIN - Atmosferdeki Karbondioksit Oranı 140 Yılda % 42 Arttı Sera gazı miktarının atmosferde artmasının iki yolu var. Bunlardan birincisi insan faaliyetlerinin etkisiyle olur. Sera gazı emisyonlarının başlıca insan faaliyeti kaynakları: fosil yakıt kullanımı, ormanların kıyımı, sentetik gübre kullanımı, endüstriyel prosesler ve hayvancılık. |
(TP)
* Raporun İngilizce olarak yayımlanan tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.