Hiç durup kendinizi ya da çevrenizdeki insanları, dışarıdan bir göz gibi izlediğiniz oluyor mu? Zamanı yakalamak, gün geçtikçe çetinleşen yaşam koşullarıyla baş etmek, türlü ekonomik ve yaşamsal sorunlar karşısında yaralanmadan durabilmek için nasıl da uğraşıyoruz, çoğu zaman yaşamı ıskalayarak!
Yaşadığımızın çağın, çağdaş vahşeti her an dünyanın bir yerlerinde birilerine çarpıyor acımasız yumruğunu..
Öte yandan, yaşamlarımızı kuşatan teknoloji, günlük hayatımızı avucunun içine almış. O teknolojinin getirdiği olanaklar, yaşamımızın neredeyse, vazgeçilmezleri olmuşlar.. Telefonsuz, televizyon ve bilgisayarsız yapamazmışız gibi geliyor..
Aklım ülkemizde yaşananlarla karmakarışık iken, dünya dans günü için bir şeyler yazmak zor geldi doğrusu.. Kolları sıvamadan önce düşündüm "ne yazsam da işe yarar bir şey olsa?" diye.. Gündemle, dans olgusunu bir arada düşünmekte güçlük çekti aklım, duygularım... Sonra, birden anımsadım; insan şarkı-türkü söylerken, dans eder, halay çekerken, işte tam da öyle an'larda gerçekten sadece kendi kendisiyle oluyor... Yaşamla arasında teknolojik araçlar olmadan, sadece bedeni ve duygularıyla "insan"..
Dün gece, (27.04.2009) erken bir dünya dans günü kutlama temsili yaptı H.Ü. Ankara Devlet Konservatuvarı'nın bale öğrencileri. Aralarında, doktor çocuğu da var, memur çocuğu ya da işçi, köylü, sanatçı çocuğu da.. 11 yaşından, 19 yaşına dek 80 çocuğun, 80 insanın dans ederken mutluluğu nasıl da eşitçe paylaştıklarını izledim kulisten.. Ne evlerinde, derslerinde yaşadıkları sorunlar, ne pek çoğunun yaşamakta olduğu ergenlik sorunları.. Her biri, bedenleri ve dans yoluyla; bir bütünün dolaysız parçası olmanın, ortaklaşa emekle bir iş yaratmanın mutluluğunu paylaşıyorlardı..
"Bunca yaşamsal, somut sorunlar var iken, dans ile kim uğraşacak?" dediğini duyar gibiyim bazılarının.. Belki de, yaşamdan; dans etmeyi, şarkı-türkü söylemeyi talep etme hakkımızı kullanmalıyız, o canımızı sıkan, hayatı zorlaştıran "somut" sorunlarla baş edebilmek için..
Şarkı söylemeyi, dans etmeyi unutturan yaşam koşullarına inat, şarkı ile dans ile bağımızı korumalıyız belki de.. İnsana dair özelliklerimizi korumak için, insan olmayı unutturan koşullara inat...
Sevdiğinize sarılıp dans etmeyi, sevdiklerinizle kol kola girip halay çekmeyi, yüreğinizden geçenleri dans ile şarkı-türkü ile dışa vurmayı, her şeye inat sık sık anımsamanız dileğiyle...
____________________________________________
(*) Müride AKSAN, Hacettepe Üniverisitesi, Ankara Konservatuvarı, Bale Anasanat Dalı, Sanatçı Öğretim Elemanı