Türkiye’de kalan yüzbinlerce Suriyeli arasında doğal olarak birçok LGBTİ de var.
Ama onlara Suriye’deyken de, sığınmacı oldukları ülkelerde de söylenen şey “Öncelik insan hayatı, gey hakları değil”.
Onlar da doğal olarak soruyor: “Bizimkisi ‘insan’ hayatı değil mi?”
Rejim de muhalifler de homofobik
Subhi, 26 yaşında bir Suriyeli. Dokuz aydır Antakya’da yaşıyor ve bir sivil toplum örgütünde çalışıyor.
Suriye’de hiçbir zaman güçlü bir LGBTİ hareketi olmadığını, insanların korktuğunu, çekindiğini anlatıyor. “Böyle bir hareket olsaydı, ayaklanmalar başladığında durum LGBTİ’ler için daha farklı olabilirdi” diyor.
Ne rejimin, ne Özgür Suriye Ordusunun ne de İslamcı grupların, Suriye’de LGBTİ’lere yaşama olanağı tanımadığını anlatıyor. Eşcinsellikle hükümetin ideolojik olarak, İslamcıların ise silahlarla mücadele ettiğini söylerken, “Her iki açıdan da durum bizim açımızdan pek iyi değil” diyor.
“Çatışmalar başlamadan önce, geyler sadece cinsel yöneliminden dolayı tutuklanmaya başlamıştı. Human Rights Watch’a bununla ilgili şikayette bulunmuştuk. 27 kadar gey milisler tarafından tutuklandı. Bir ay kadar sonra serbest bırakıldıklarında biriyle röportaj yaptım. Arınmalarının ve para ödemelerinin istendiğini ve çok ağır şiddet gördüklerini ve tecavüze uğradıklarını anlattı.
“Çatışmalar şiddetlendikten sonra, milisler gitti, İslamcılar geldi. Daha geçtiğimiz günlerde Şam’da iki geyin kafalarının kesilerek idam edildiği bilgisi geldi.
“Bu sırada hükümet de tuhaf bir medya kampanyası yürütüyordu. İsyancıların hepsinin eşcinsel olduğunu söylüyordu.
“Çatışmalar artıp, hava bombardımanları da başlayınca daha fazla dayanamadım. Önce Lübnan’a, oradan Türkiye’ye geldim”.
Hem Suriyeli hem LGBT olmak zor
Türkiye de eşcinsel dostu ülkelerden değil tabii. Ama Subhi için durum görece daha iyi. “En azından saat başı kafanıza bombalar düşmüyor ve gey olduğunuz için idam edilmiyorsunuz” diyor. Suriye’deyken düzenledikleri LGBTİ partilerinin her an baskın endişesiyle sürdüğünü, çoğu kez kapının silahlı kişilerce kırılmasıyla sonlandığını söylüyor.
Dokuz aydır yaşadığı Antakya’da eşcinsellerin de Suriyelilerin de pek hoş karşılanmadığını da anlatıyor.
Antakya’da tanıdığı hem Türkiyeli hem Suriyeli geyler var. Ama hiçbirinin bunu açık yaşamadığını belirtiyor.
“Arada insanlarla konuşmaya gidiyorum, şaşırtıcı derecede iyi Arapça konuşuyorlar. Neden açılmadıklarını, cinsel yönelimlerini neden sakladıklarını konuşuyoruz. Bu konuda iletişim kurmaktan da kaçınıyorlar.”
LGBTİ mültecilere sığınmaevi
Şimdi amacı yaşadığı bölgede LGBTİ aktivizmine devam etmek. “Suriye’deyken böyle bir imkanımız yoktu ama şimdi, dışarıdan bunu yapıp hem buradaki hem orada kalan arkadaşlarımıza yardım edebiliriz” diyor.
Ama sivil toplum örgütlerinden destek bulamamaktan şikayetçi. “STK’lar sığınmacılarla ilgileniyor ama kimliğini saklayarak yaşamak zorunda bırakılan LGBT’lerle ilgilenmiyorlar”.
Şimdiye kadar iki proje için çeşitli kurumlara başvurmuş. İkisi de “öncelik insan hayatı” denilerek reddedilmiş. Ama Subhi, bu projelerde ısrarlı.
İlk olarak ülkelerindeki savaşlardan kaçan LGBTİ’ler için bir sığınmaevi kurmak istiyor.
Ayrıca Arapça ve İngilizce bilgilendirme broşürleri hazırlayarak bunları Suriye’ye göndermek, orada kalan LGBTİ’lere cinsel yönelimler, cinsiyet kimlikleri, cinsel hastalıklar ve insan hakları konusunda farkındalıklarını arttırmak için çalışmalara başlamış…