Örgüt, çağrı mektubunu, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Abdullah Gül'e ve İçişleri Bakanı Abdullah Gül'e gönderdi.
HRW'nun yetkililerden talepleri şöyle:
* Acil soruşturma: İHD yetkililerine gönderilen tehditlerin bir an önce soruşturulmasının garantiye alınması. Tehdit mektupları, İHD yetkililerinin halka açık olmayan adreslerine gönderilmiş durumda. Türk İntikam Tugayı'nın (TİT) bu adresleri nasıl ele geçirdiği belli değil. Bu adreslerin dağılmasında polis yetkililerinin payının olup olmadığı soruşturulmalı. Akın Birdal'a düzenlenen saldırıda bir jandarma subayının da payının olduğu göz önüne alınarak, polis yetkililerinin tehditlere doğrudan katılımının olup olmadığı soruşturulmalı.
* İHD üyelerinin korunması: Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucuları Bildirgesi'nin 12.2 maddesine dayanarak, üç İHD üyesinin korunması için gerekli önlemlerin alınması. Bildirge'nin söz konusu maddesi şöyle:
"Devlet, herkesin tek başına ve başkalarıyla birlikte bu Bildirge'de belirtilen hakları meşru bir biçimde kullanması nedeniyle maruz kalabileceği şiddete, tehdide, misillemeye, hukuki veya fiili ayrımcılığa, baskıya ve her türlü keyfi muameleye karşı yetkili makamları vasıtasıyla korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır."
* Halka açıklama: Tehditleri ciddiyeti ve bu yasadışı silahlı örgütün daha önceki cinayetleri, mevcut milliyetçi şiddetin bağlamı göz önüne alındığında, üst düzey yetkililerin insan hakları örgütlerinin etkinliklerinin değerini ve meşruiyetini olumlayan, tehditleri kınayan bir açıklama yapması.
TİT adresleri nasıl ele geçirdi?
İHD üyelerine posta yoluyla gelen TİT amblemli mektupların, üyelerin kamuya açık olmayan adreslerine gönderilmiş olması, olayla ilgili birçok soru işareti doğuruyor.
İHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Eren Keskin, bianet'e yaptığı açıklamada, "İlginç olan, mektupların Emniyet'in Dernekler Masası'na bildirdiğimiz adreslere gönderilmiş olması" dedi.
HRW da bu duruma dikkat çekerek, açılacak soruşturmalarda, kolluk kuvvetlerinin tehdit olayında ya da adreslerin üçüncü kişilerle paylaşılmasında payının olup olmadığının araştırılmasını istiyor.
Eren Keskin, son olarak, İHD Genel Başkan Yardımcısı Kiraz Biçici'nin de, yine Dernekler Masası'na verilen adresine gönderilen bir tehdit aldığını söyledi.
Keskin: Tersine göç mü planlanıyor?
Eren Keskin, bu hafta sonu Ankara'da yapılacak genel kurul toplantısının ardından, önümüzdeki hafta suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti.
Olayları değerlendiren Keskin, tehditlerin zamanlamasının rastlantı olmadığını söylüyor:
"Tehditlerin zamanlaması, Genel Kurmay başta olmak üzere, devlet yetkililerinin açıklamalarıyla örtüşüyor. 90'ların başında da aynı mektupları almıştık. Ve ardından kanlı olaylar başlamıştı.
O zamanlar, Güneydoğu'dan, Doğu'dan göçler gerçekleşmişti. Acaba iç göçün bu kadar tartışıldığı bu günlerde, şimdi tersine bir göç mü planlanıyor?"
Uluslararası Af Örgütü de, yaptığı açıklamada, gerek Keskin'in gerek İHD üyelerinin yıllardır ölüm tehdidi altında yaşadıklarına değindi. Örgüt, Türkiye'de son dönemde "ultra-milliyetçi bir hareket" yaşandığına da dikkat çekti.
İHD de, dün yaptığı basın açıklamasında, üyelerin 90'lı yılların başında TİT tehditleri almaya başladıklarını belirtmişti:
"1990'lı yılların başlarında insan hakları savunucuları, Türk İntikam Tugayı'ndan bu şekilde tehdit mektupları almaya başlamışlardı. Bu tehditlerin ardından IHD yöneticisi ve derneğin Diyarbakır Şubesinin kurucusu, HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın katledilmiş, sonrasında gerçekleştirilen suikastlarla Türkiye faili meçhul cinayetler ülkesi haline gelmişti. Dolayısıyla yöneticilerimize yönelik bu tehdit Doğan Genç, Eren Keskin ve Şaban Dayanan'ın şahsına gözdağı olmanın çok ötesinde anlam taşıyor."
İHD: Mektuplar devletin yol ayrımı
İHD İstanbul Şubesi, açıklamasında, "bu mektuplar devletin yol ayrımını ortaya koyuyor" dedi:
"Devlet, ya hukuk devleti olma yönündeki irade beyanının sahiciliğini kanıtlayacak ya da karanlık güçlerin himaye edildiği gerçeğini kabul edecektir. Hukuk devleti olmak demek, linçlere ve insan hakları savunucularının ölümle tehdit edilmesine kadar varan şiddetin iktidarına karşı, hukukun üstün kılınması, demokratik hak ve özgürlüklerin dokunulmazlığının ilan edilmesi demektir.
(...)
Şimdi, kamuoyu önünde İçişleri Bakanlığı'na, Hükümete, Büyük Millet Meclisi'ne bu tehdit mektuplarını duyuruyoruz. Ve kendilerinden kamuoyu önünde suikastlara, faili meçhul cinayetlere, kaba kuvvete karşı hukukun üstünlüğünü sağlama, temel hak ve özgürlükleri koruma taahhüdünde bulunmaya davet ediyor, karanlık güçlere karşı herkesi de bu taahhüdün ısrarlı talepçisi ve takipçisi olmaya çağırıyoruz."
"Akın Birdal kadar şanslı olacak mısınız?"
Derneğin verdiği bilgilere göre, İHD İstanbul Şubesi Başkanı Avukat Eren Keskin, Marmara Bölge Temsilcisi Doğan Genç ve İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Şaban Dayanan'ın adreslerine, 18-19 Nisan tarihlerinde TİT amblemli tehdit mektupları gönderilmişti.
Mektuplarda şu metin yer alıyordu:
"Bu mektupla siz şerefsizleri, ABD ve Avrupa ajanlarını son kez uyarıyoruz. Türk milliyetçileri zamanı geldiğinde nasıl hareket etmesi gerektiğini bilir. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Aklınızı başınıza almadığınız takdirde sizin de sonunuz Akın Birdal'ın başına gelen gibi olur. Ama siz onun kadar şanslı olacak mısınız, onu bilmiyoruz. TANRI TÜRKÜ KORUSUN." (TK)