Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı, 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü'nde İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde düzenlediği basın açıklamasında göçmen ve mültecilerin karşılaştığı sorunlara dikkat çekti.
Göçmen ve Mülteci Dayanışması, açıklamada "Bir Arada İnsanca Bir Yaşamı İnşa Edeceğiz" yazılı bir pankart açtı.
Basın açıklamasından önce söz alan İHD MYK üyesi Gülseren Yoleri, iktidarın mülteci ve göçmen politikaları sebebiyle insan haklarına erişiminin engellendiğini belirtti. "Sınır güvenliği" siyasetinin sonuçlarına dikkat çeken Yoleri, savaşlar ve krizler sebebiyle sayısı artan göçmen ve mültecilerin sığınma hakkı başta olmak üzere temel insan haklarına erişemediklerini dile getirdi.
"Sözleşmeye uyun" çağrısı
Yoleri, Cenevre Mülteci Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ni imzalayan devletlerin taahhütlerini uygulamaları için çağrı yaparak "Mesele sadece yerel değil, uluslararası boyutlarda da sorunlar yaşanıyor. Uygulanan politikalar insan haklarını boşa düşürüyor. İnsan hakları herkes için her zaman ve her yerde savunulmalıdır" dedi.
"Süreç şeffaf değil"
Sınırda özellikle kayıtsız göçmenlere uygulanan geri-itme ve yasa dışı geri gönderme uygulamalarını eleştiren Yoleri, mültecilerin bu yolla hukuki haklarına erişiminin engellendiğini belirtti. Yoleri, paylaşılan resmi verilerin gerçeği yansıtmadığını söyledi ve şöyle devam etti:
"Yetkili kurumlar, verileri keyfi şekilde paylaşıyor. Şeffaf olmayan bir süreç yürütülüyor. Mülteci sayısının ne kadar olduğunu sadece kayıtlı göçmenler üzerinden ve zaman zaman yetkililerin açıkladıkları veriler aracılığıyla görebiliyoruz. Ayrıca ‘gönüllü geri dönüş’ adı altında zorla geri gönderme işlemi yapılıyor. Sığınma hakkına erişememek göçmen ve mültecilerin yaşam hakkına erişememesidir. İnsan hakları herkes için her zaman ve her yerde savunulmalıdır."
Ardından yapılan basın açıklamasında sınır dışı edilen mülteci hakları savunucusu Taha Elgazi'nin yaşadığı hukuk dışı prosedür hatırlatıldı. Açıklama Türkçe, Kürtçe ve İngilizce olmak üzere üç farklı dilde okundu. Açıklamanın Türkçe metnini Göçmen Mülteci ve Dayanışma Ağı’ndan Yıldız Önen okudu.
"Barış için hak temelli politika"
Göç etmek zorunda kalan milyonlarca insanın yaşadıkları zorlukları ve verdikleri yaşam mücadelesinin altının çizildiği açıklama şöyle:
"Göçmenlere yönelik ayrımcılık, nefret söylemi ve dışlayıcı yaklaşımlar toplumsal barışı zedelemekte; eşitlik ve kapsayıcılık temelinde geliştirilen politikalar ise ortak yaşamı güçlendirmektedir. Bir arada yaşamak, farklı kimlikler, diller ve kültürler arasında karşılıklı saygı ve dayanışmayı güçlendirmekle mümkündür. Barış, yalnızca çatışmaların sona ermesi değil; herkes için adil, güvenli ve onurlu yaşam koşullarının sağlanmasıdır. Göçmenlerin toplumsal yaşama eşit biçimde katılabildiği, haklarının korunduğu bir ortam, kalıcı ve sürdürülebilir barışın temelini oluşturur.
"Göçmen ve Mülteci Dayanışması olarak bugüne kadar hak ihlallerini takip etmekle birlikte barışı ve bir arada yaşamayı savunduk. Bugün de dayanışmayı büyütmenin ve barışı birlikte inşa etmenin mümkün olduğuna inanıyor, tüm kamu kurumlarını, yerel yönetimleri ve toplumu göçmenlerin haklarını gözeten, bir arada yaşamı ve barışı güçlendiren kapsayıcı ve hak temelli politikalara davet ediyoruz."
"Anahtar, ezilenlerin dayanışması"
Basın açıklaması sonrası konuşan DEM Parti İstanbul İl Eş Başkanı Çınar Altan, göçmen ve mültecilerin uğradıkları hak ihlallerine değindi. Göçmenlerin ve mültecilerin göçe zorlanmasının sebebinin kapitalizm ve savaş politikaları olduğunu söyleyen Altan, mülteciliği yaratan nedenlerin ortadan kaldırılması için çabaladıklarını belirtti:
"Kapitalizm ve savaş politikaları sebebiyle insanlar daha iyi bir yaşam bulmak umuduyla göçe zorlanıyorlar. Ancak gittikleri yerlerde de sömürüye maruz kalıyorlar. Sistemi, ezilenleri birbirlerine kırdırarak oluşturuyorlar. Bu kilidi açacak olan anahtarı arıyoruz. Anahtar, ezilenlerin kendi birliği ve dayanışmasıdır. Bu kadar kitlesel nefretin olduğu bu topraklarda bu mücadeleyi yürütme pratiği cesaret işi."
Hak savunucuları, konuşmaların ardından göçmen ve mültecilerin Türkiye’de karşılaştığı sağlık hakkına erişim önündeki engelleri de gündeme getirdi. Bu kapsamda, Mayıs ayından sonra mültecilerin Aile Hekimliği sisteminden düşürülmesi ve kapasiteleri çok sınırlı olan Göçmen Sağlığı Merkezleri'ne yönlendirilmelerinin yarattığı sorunlara dikkat çekildi.
(ÇTY/AB)







