Panelin moderatörlüğünü Columbia Üniversitesi'nden Uluslararası Barış Eğitimi Enstitüsü (IIPE) kurucusu Betty Reardon yaptı.
"İnsan Güvenliği: Türkiye Üzerine Değerlendirmeler" başlıklı panelin açılışını yapan Reardon, insan güvenliğinin esas olarak "insanın esenliğinin sağlanması" olduğunu söyledi.
İnsan güvenliği kavramının henüz üzerinde anlaşılmış bir tanımı olmadığını vurgulayan Reardon, güvenliği sağlamak için oluşturulan mekanizmaların tarihsel süreç içinde "insan faktöründen arındığını ve işlevini yerine getiremez hale geldiğini" söyledi.
"Barış eğitimini" daha iyi verebilmek için toplandıklarını ve her sene farklı bir tema üzerinde tartışmalar yürütüldüğünü söyleyen Reardon, "Esenlik içinde yaşamayı öğrendikçe daha güvenli bir biçimde yaşamayı da öğrenmiş olacağız" dedi.
Özerk üniversite, eleştirel eğitim
Konferansa ev sahipliği yapan Sabancı Üniversitesi Rektörü Terzioğlu, yükseköğrenim üzerine bir konuşma yaparak, her geçen gün artan uzmanlaşma eğiliminin "insan güvenliğinin yok olmasına yol açan nedenlerden biri olduğunu" söyledi.
Yükseköğrenimin bütün dünyada, özellikle 1990'lardan sonra gitgide daha fazla uzmanlaşmaya yöneldiğini vurgulayan Terzioğlu, oysa üniversitenin asli görevinin eleştirel, rasyonel düşünceye sahip öğrenciler yetiştirmek olduğunu vurguladı.
Bütün öğrencilerin, uzmanlık alanlarından bağımsız olarak, bir beşeri ve fen bilimleri temeli alması gerektiğini belirten Terzioğlu, endüstri devrimi, artan rekabet ve son olarak da hızlanan küreselleşme sürecinin uzmanlaşmayı dayattığını bu durumun insan güvenliğini tehdit ettiğini vurguladı.
Yoksulluk insanı ve dünyayı güvenliksizleştiriyor
BÜ Sosyal Politikalar Forumu kurucusu Ayşe Buğra, yoksulluğun insanların birarada uyum içinde yaşamasını tehlikeye atan bir neden olduğunu söyledi.
Birçok insanın bu konuda hem fikir olduğunu belirten Buğra, yoksulluğun nasıl giderileceği konusunda görüş ayrılıkları olduğunu vurguladı.
Yoksulluk ve güvensizlik arasında sıkı bir bağ olduğunu belirten Buğra, "Yarın ne yiyeceğim?" diye düşünen bir insanın kendini güvende hissedemeyeceğini söyledi.
Küreselleşmenin yoksulluk problemini derinleştirdiğinin altını çizen Buğra, yoksulluğun yokedilmesi için her bireye koşulsuz olarak varlığını idame ettireceği bir "temel gelir" verilmesi gerektiğini söyledi.
Güvenlik için yurttaşlık eğitimi
Gürkaynak Yurttaşlık Enstitüsü Kurucusu İpek Gürkaynak, temel eğitimin güvenlik için çok önemli olduğunu vurguladı.
Yurttaşlık eğitiminin önemine dikkat çeken Gürkaynak, özellikle kadın ve kız çocuklarının okuma yazma oranının düşük olduğunu, parasız zorunlu eğitimin çoğu ülkede uygulanmadığını söyledi ve bu durumun insan güvenliği için önemli olduğunu vurguladı.
Umut Vakfı çatısı altında çalışan Yurttaşlık Enstitüsü'nün 1995'den beri özellikle 12-15 yaş arası çocuklara yurttaşlık eğitimi verdiğini söyleyen Gürkaynak, bugüne kadar binden fazla öğretmen ve 800'e yakın gönüllüye eğitim verdiklerini söyledi.
Öğretmenlerin eğitimin en önemli ayağı olduğunu vurgulayan Gürkaynak, "sınıfların insan haklarını merkeze alan, güvenli, öğrenmenin iyi bir şey olduğunu gösteren yerlere dönüşmesi gerektiğini" söyledi.
Türkiye'de çoğulculuğun engebeli tarihi
İBÜ Sosyoloji Bölüm Başkanı Arus Yumul, Türkiye'deki müslüman-gayri müslim ayrışmasına dikkat çekerek 1990'lardan sonra belirginleşen "çoğulcu, çok kimlikli" resmi söylemin altındaki kaygan zemine değindi.
Günlük dilin ve söylemin altında yatan ayrımcılığın tarihsel arka planındaki 6-7 Eylül, Aşkale gibi olayları hatırlatan Yumul, medya ve sesini duyurabilme gücü olanların müslüman-gayri müslim ayrımını beslediğini vurguladı.
Sunuşların bitmesinin ardından konuşmacılar salondan gelen soruları yanıtladı. (EÜ/YS)